Dilimize Osmanlıca’dan geçmiş olan “Kerr” kelimesini büyük ihtimalle çoğumuz belki de şimdiye kadar duymamıştır. Kerr, Türkçe’de “tekrar etmek” anlamına gelmektedir. Diğer taraftan ise adını bir sanat filmine verebilmeyi başarmış, kısacık ama üzerinde bir o kadar anlamlı ve uzun hikayeler yazılabilecek bir kelime.
“Kerr” filmini izlemem Ankara Gezici Film Festivali sayesinde oldu. Okuldan çıkmış, yorgunluktan tükenmiş bir şekilde kırmızı sinema koltuklarında yerimi almıştım. Filmde kesin uyuyacağımı düşünürken, “Kerr” bir şekilde kafamın içini düşüncelerle doldurup 2 saat boyunca beni ekrana kitlemeyi başardı.
Anlayacağınız, Can herkesin asıl önemli olan olayları duymamazlıktan geldiği, şikayetlerin bol olup yapıcı çözümlerin üretilmediği, çıkışı olmayan bir kasabada, değişik insanlarla birlikte kapana kısılmıştır. Aslında tam olarak bizler de bu kasabanın koca bir ülke versiyonunda yaşıyor ve sesizimiz çıkarmıyoruz ya da daha az gündem olması gereken olaylara dikkatimizi veriyoruz. Herkes durmadan ekonomiden, açlıktan, katillerin ve tecavüzcülere yeterli cezanın uygulanmamasından, hayvan haklarından, çevre temizliğinden şikayet edip duruyor. Ama sonuca baktığımıza şikayet edenlerden çok azı icraata geçiyor ve gerçekten az da olsa bir değişime sebebiyet verebiliyor. Geri kalanlar olarak ise 3 maymunu oynamaya devam ediyoruz. Yüzdüğümüz nehirin kirliliğini görmüyor, içinde çırpınmaya devam ediyoruz.