İmamoğlu Dosyası: Bir Satranç Oyunu

Bir Siyasetçinin Yükselişi

Bundan tam 16 yıl önce, Ekrem İmamoğlu adında genç bir siyasetçi, İstanbul’un batısındaki bir ilçede, Beylikdüzü’nde sahaya indi. Siyasi kariyerine CHP saflarında başlayan bu isim, 2009 seçimlerinde belediye başkanlığına aday oldu, ancak kazanamadı. O dönemde pek az kişi, onun yıllar sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olacağını ve hatta ülke siyasetinin en önemli figürlerinden biri hâline geleceğini tahmin edebilirdi.

İmamoğlu pes etmedi. 2014 seçimlerinde Beylikdüzü Belediye Başkanı oldu ve kısa sürede adını duyurdu. Şehir planlamasına verdiği önem, sosyal projelere yaptığı yatırımlar ve halkla kurduğu samimi iletişim, onun İstanbul’daki büyük değişim için aday gösterilmesini sağladı.

İmamoğlu, 2019 Seçim Kampanyası. https://ovipot.hypotheses.org

Ve 2019 yılı geldi. Türkiye’de yerel seçimlerin belki de en çok konuşulan yılı…

İstanbul, 25 yıl boyunca Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) yönetimi altındaydı. Ancak bu kez yarış, iktidarın ezici üstünlüğünden çok uzaktaydı. Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım arasındaki rekabet, Türkiye’nin dört bir yanından dikkatle takip edildi. 31 Mart 2019’da sandıklar açıldığında İmamoğlu, yalnızca 13 bin oy farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Ancak seçim sonuçları, siyasi tansiyonu daha da yükseltti.

AKP ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçim sonucuna itiraz etti ve tarihe geçecek bir karar alındı: İstanbul seçimleri iptal edilecek ve 23 Haziran 2019’da tekrarlanacaktı.O an, Ekrem İmamoğlu için bir dönüm noktasıydı. Seçimlerin iptali, halkta büyük bir mağduriyet algısı yarattı. Siyasi yasaklarla, medya sansürleriyle ve baskılarla dolu Türkiye siyasetinde, bu mağduriyet algısı bir kişiyi adeta en öne çıakrabilirdi. Nitekim öyle de oldu. 23 Haziran 2019’da İstanbullular tekrar sandık başına gitti. Ancak bu sefer sonuç bambaşkaydı: İmamoğlu, 806 bin oy farkla kazandı.

Ahmak Davası ve Bitmeyen Hukuki Mücadele

Ekrem İmamoğlu, 30 Ekim 2019’da Fransa’nın Strazburg kentinde düzenlenen Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde davetli olarak bir konuşma yaptı. Konuşmasında, iptal edilen ve tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin demokrasi açısından tüm dünyaya öğretici bir nitelikte olduğunu vurguladı. Ayrıca, mülteci sorunu, kayyum belediye başkanı atamaları, geleceğe yönelik projeleri ve karşılaşabileceği olası engeller hakkında da değerlendirmelerde bulundu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019’da İmamoğlu’nu hedef alarak, “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek” ifadelerini kullandı. Gazetecilerin bu sözlere ilişkin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, “Ben lafa bakarım, laf mı diye; bir de söyleyene bakarım, adam mı diye” ifadesini kullandı. Sözlerine, “Bu seviyeye dair zaten yaptıkları ve söyledikleri ortada. Bu konuya çok girmek istemiyorum ama bir cümle eklemek isterim: 31 Mart’ta seçimi iptal edenler, Avrupa’da ve dünyada ülkemizin nasıl bir duruma düştüğünü anlamalıdır. Tam da bu nedenle 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır. Önce buna odaklanılmalı” şeklinde devam etti.

Bu açıklamalar, İmamoğlu’nun siyasi kariyerinde yalnızca İstanbul Belediye Başkanı olarak değil, muhalefetin en güçlü figürlerinden biri olarak öne çıkmasına yol açtı.

4 Kasım 2019’da düzenlediği basın toplantısında, seçimleri iptal edenlere yönelik eleştirilerini yineledi. “Seçimi iptal edenler ahmaktır” şeklindeki çıkışı, yıllar sonra bile gündemde kalmaya devam etti. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu ifadeleri Yüksek Seçim Kurulu’na hakaret olarak değerlendirdi ve suç duyurusunda bulundu. 2021 yılında açılan davada savcılık, “kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine hakaret” suçlamasıyla 2 yıl 7 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak talep etti.

İmamoğlu’ndan ‘ahmak davası’ çıkışı. https://www.birgun.net

14 Aralık 2022’de mahkeme, İmamoğlu’nu 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı ve siyasi yasak getirilmesine karar verdi. Ancak temyiz süreci devam ettiği için İmamoğlu, başkanlık görevine devam etti ve 2024 yerel seçimlerinde halkın desteğiyle tekrar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

Genel Seçimlerde İmamoğlu: Bir Yapıtaşı

Temyiz süreci devam eden bir kaç ay sonra gerçekleşen 2023 genel seçimleri, Türkiye siyasetinde taşları yerinden oynatan bir dönüm noktası oldu. Altılı Masa’nın adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu belirlendiğinde, muhalefetin en büyük kozlarından biri olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun rolü merak konusuydu. Masada yaşanan çalkantılar, özellikle İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in sert çıkışlarıyla krize dönüşürken, çözüm yine İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın devreye girmesiyle bulundu. Akşener’in çağrısıyla iki belediye başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı olarak seçim kampanyasına dahil edildi ve muhalefetin sahadaki en büyük gücü haline geldiler. Sahaya indiklerinde, İmamoğlu’nun 2019’daki mağduriyet algısını arkasına alan güçlü hitabeti ve Yavaş’ın halk nezdindeki güvenilirliği, muhalefet bloğunun en büyük umudu oldu. Ancak seçim sonuçları muhalefetin lehine dönmese de, İmamoğlu artık yalnızca İstanbul’un değil, ülke genelinde değişim isteyen milyonların en büyük umutlarından biri haline gelmişti.

Fakat İmamoğlu’nun umut vadeden bu gelecekte bir yapıtaşı konumuna gelmesine rağmen davalar bitmiyordu. 2025 yılına girildiğinde, İmamoğlu bir kez daha yargı sürecinin merkezine yerleşti.

Yeni Kriz: Başsavcıya Yönelik Açıklamalar ve Soruşturma

20 Ocak 2025’te, Ekrem İmamoğlu “Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması” başlıklı bir panelde konuşma yapıyordu. O esnada gündeme gelen bir haber, İmamoğlu’nu öfkelendirdi: CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek hakkında yaptığı bir paylaşım nedeniyle gözaltına alınmıştı.

İmamoğlu, sahnede mikrofonu eline aldı ve konuşmaya başladı:

“Bak başsavcı, sana söylüyorum: Biz var ya, senin evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız. Bunu unutma. Söküp atacağız ki senin evlatlarının kapısına birileri dayanmasın; senin evlatlarını sabahın köründe kimse evinden almasın.”

İmamoğlu, Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması panelinde; 20 Ocak 2025. https://www.haberinnabzi.com

Bu sözler, Türkiye gündemine bomba gibi düştü. İktidar cephesinden tepkiler gecikmedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu hakkında “tehdit” ve “terörle mücadelede görev alan kişileri hedef göstermek” suçlamalarıyla soruşturma başlattı.

Bunun üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda önemli gelişmeler yaşandı. İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde “ihaleye fesat karıştırma” suçlamasıyla yargılandığı davada, 2 Ekim 2024 tarihinde Büyükçekmece 10. Adliye Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına zaten çıkmıştı. Duruşmada, savcılık mütalaasının henüz hazır olmaması nedeniyle mahkeme, duruşmayı 20 Kasım 2024 tarihine ertelenmişti. 

Başsacıya yönelik sözlerinin ve kamuoyunda “ahmak davası” olarak bilinen ve İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ile siyasi yasak getirilmesine neden olan dava, istinaf sürecinde devam etmesinin yanında, İmamoğlu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi’ne başvurarak, duruşmaya bizzat katılma talebinde bulundu. Bu talebini, adil yargılanma hakkının korunması ve kamuoyunun sürece olan güveninin pekiştirilmesi amacıyla yaptığını belirtti. 

İmamoğlu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi önünde açıklama yapıyor. https://tr.euronews.com

Ve 31 Ocak 2025’te, Ekrem İmamoğlu bir kez daha adliyeye çağırıldı. İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde toplanan kalabalık, ona destek vermek için oradaydı. O kalabalığın içinde dikkat çeken bir isim daha vardı: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş.

İfade verdikten sonra adliye önünde kameraların karşısına geçen İmamoğlu, halkına kısa ama güçlü bir mesaj verdi:

“Yılmadık, yılmayacağız.”

İmamoğlu’nun Geleceği: 2028’e Giden Yol ve Ön Seçim

Ekrem İmamoğlu, artık yalnızca İstanbul’un değil, Türkiye siyasetinin en önemli figürlerinden biri. Ancak önündeki yargı süreçleri, onun siyasi geleceğini doğrudan etkileyebilir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı ikinci kez kazandıktan sonra yerel yönetimlerdeki gücünü pekiştiren İmamoğlu, muhalefetin en güçlü lider adaylarından biri olarak öne çıkıyor. 

CHP’de ön seçim yapılması durumunda, Cumhurbaşkanı adayı olarak İmamoğlu’nun belirlenmesine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Fakat Mansur Yavaş’ın da endişelerinin beraberinde bazı üyeler meclis grubunun kararının önemine dikkat çekti. Üyeler İmamoğlu’nu seçse de bunun yasal bir dayanağı ve resmi bir geçerliliği söz konusu değil. 

Mansur Yavaş, https://www.indyturk.com

Yavaş, “Aday kim olursa olsun, seçime 2-3 yıllık bir süreç varken ilan edilmesinin hem partiyi, hem de adayı yıpratacak” diye belirtti. Yavaş’a göre ülke gündeminde halihazırda önemli problemler varken erken bir seçim sebebiyle partinin iç çatışmaya girmesi oldukça yanlış. CHP’de tartışmalar devam ederken, 9 Şubat Pazar günü Özgür Özel’in İmamoğlu ve Yavaş ile yapacağı üçlü zirve de gündemde yerini bulmuş, 10 Şubat’ta yer alacak parti meclisi toplantısında nasıl bir yol izleneceği konusunda vatandaşı merak içerisinde bırakmış durumda. Peki, İmamoğlu’nun aday olarak belirlenmesi, gerçekten kesin bir sonuç olacak mı?

İmamoğlu’nun karşı karşıya olduğu davalar, sadece onun şahsi hukuki durumunu değil, aynı zamanda Türkiye’deki yargı bağımsızlığına dair tartışmaları da beraberinde getiriyor. Özellikle “ahmak davası” olarak bilinen ve 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ile siyasi yasak getirilmesine yol açan mahkeme kararı, muhalefet cephesinde bu sürecin siyasi olduğu yönünde geniş bir algı oluşturdu. İstinaf ve Yargıtay aşamalarında kararın bozulması ihtimali, İmamoğlu’nun siyasi geleceğini doğrudan belirleyecek. Eğer karar kesinleşirse, 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olması mümkün olmayacak ve muhalefet için büyük bir liderlik krizi ortaya çıkabilir.

Özgür Özel, Ankara’da Çankaya Belediyesi Zübeyde Hanım Sosyal Tesislerinde düzenlenen Türkiye Kent Konseyleri Platformu 32. Genel Kurulunda. https://yetkinreport.com

Bunun yanında CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinin sona ermesi ve Özgür Özel’in genel başkan seçilmesi, partide önemli bir değişim sürecini başlattı. Özgür Özel’in liderliği, İmamoğlu’nun parti içindeki konumunu güçlendiren bir faktör oldu. Kılıçdaroğlu döneminde merkeziyetçi bir yapıya sahip olan CHP, yeni dönemde daha çok yerel yönetimlerden beslenen bir siyasi anlayışa yönelmiş gibi görünüyor. İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinin başarıları, muhalefetin 2028’de nasıl bir aday profili oluşturacağı konusunda belirleyici olacak. Peki 2028’de İmamoğlu’nun şansı ne kadar yüksek?

Geçtiğimiz haftalarda ifade veren İmamoğlu’na ise, bu sefer 7 yıl 4 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak isteniyor. 

Eğer İmamoğlu, hakkındaki siyasi yasak kararından kurtulursa, 2028 seçimlerinde CHP’nin ve muhalefetin en güçlü adayı olabilir. Ancak adaylığının kesinleşmesi için sadece hukuki süreçleri aşması yetmeyecek; aynı zamanda CHP içinde ve muhalefette uzlaşma sağlaması gerekecek. 2023 seçimlerinde yaşanan dağınıklık ve ittifak içindeki uyumsuzluklar, muhalefetin en büyük zayıflıklarından biri olarak öne çıkmıştı. Bu nedenle İmamoğlu’nun, 2028’e giderken hem parti içi hem de diğer muhalefet partileriyle olan ilişkilerini dikkatli bir şekilde yönetmesi gerekecek.

Kaynakça

https://www.bbc.com/turkce/articles/cz6p8w01427o

https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-47751170.amp

https://medyascope.tv/2024/09/23/imamoglunun-ahmak-davasi-hakkinda-ne-biliyoruz/

https://www.youtube.com/watch?v=NFALF1wdt3s

Leave a Reply