Yazmamak bir seçenek değildir, deliliktir, çelişkidir.
merhaba niyetine
Sebeb-i telif ile başlamak âdettir, mâlum. Öyleyse, eylemin kendisi üzerine düşünerek başlayalım bu yazı serüvenine. Bu kadar insan yazmışken, belki daha iyisi yazılamayacak şaheserler elimizdeyken bugün hâlâ neden yazar, neden yayınlarız?
“Haritada Bir Nokta” öyküsünde Sait Faik belki en sade, en yerinde, yani en şairane yanıtı vermiştir bu soruya: “Yazmasam deli olacaktım.” Öykünün başında anlatıcının niyeti yazmak değildir; namuslu insanlar arasındadır, burada bu kötü “yazmak huyunu” bırakmaya niyetlidir. Bir bakıma, olumlu yapıda bir yanıt kurmanın bu kadar zor olduğu bir gerekçelendirmede olmayana ergiyi sanatsallaştırır yazar. Nitekim öykünün sonunda bu hâlin sürdürülemezliği çıkar ortaya. Yazmamak bir seçenek değildir, deliliktir, çelişkidir.
Bu yanıtı bir kişisel duygulanım düzeyinde değerlendirmemek için okumaya devam etmek gerek zira yazar kağıda koşmadan, kalemini hasretle öpmeden önce bir sahneye tanık olmuştur. Daha önceden duymazdan geldiği bir haksızlık ile yüzleştiği anı anlatır. Kayıklarını temizleyen birine pay vermeyen balıkçıları; payını alamayan adamın yüzünde donan, çürüyen gülümsemeyi; o adamın bu haksızlığı kabullenişini izlemiştir. Olay cereyan ederken hep umut bağladığı, itiraz edeceğini sandığı birileri vardır ama onlar da suç ortaklığı yaparlar. İşte, yazmama sözünü bozması bu olaydan sonradır yazarın; yazmak zorundadır şimdi, yeniden.
Sisifos belki de yazan insandır. Her cümleyi, her kelimeyi, her anlamı inceden inceye işlemesi gerekir yazarın. Anlatımını kurana dek belki ömürlerce yazacak, silecek, vazgeçecek, geri dönecek, pişman olacaktır ancak her seferinde o kaya tekrar yukarı taşınacaktır. Sisifos kesinlikle yazan insan olmalı. Çünkü hem kaçınılmaz hem çilesi kendisine içkin olan eylem yazmaktan daha kusursuz somutlaşamazdı. Yazan insan saçmanın farkına muhakkak varmış olmalıdır ki yazıyordur, uyumsuzdur muhakkak. Camus yine de yanılıyor olmalı, Sisifos muhtemel ki mutsuz çizilmeli. Sait Faik’in anlatıcısı duymazdan gelmeyi sürdürmedikçe hem bir nebze mutsuzluğa hem tümüyle yazmaya mahkûmdur. Belki yaşamaktan ziyade, tanık olduğu için. Hayatlarımızda bizler de sürekli bir tanıklık hâlindeyiz. İnsanın yüzünde donan gülümsemeler, söylenecek gibi olup söylenmeyen sözler, kavgalar, aşkların içerisindeyiz. Bazen durup anlamak, bazen hakikatimizi haykırmak için de yazmaya mahkûmuz. Filmler, öyküler, şiirler boyunca insanı kovalayıp hakkı verilmeyen her ırıpçı1 için ses çıkarmaya bir yolumuz var. Ne mutlu ki gazetemiz var! Bu durumda yazmanın da namuslu insanın işi olduğuna inanmak2, yazmakta diretmek gerek.
- TDK tanımıyla ırıp; Bir tür büyük balık ağı; ığrıp. Sait Faik’in öyküde sözü geçen balıkçılar için kullandığı sözcük. ↩︎
- Adnan Binyazar’dan ilhamla. ↩︎
Bahse Konu Okumalar
Abasıyanık, Sait Faik. Son Kuşlar. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2022. Baskı
Camus, Albert. Sisifos Söyleni. Çev. Tahsin Yücel. Can Yayınları, 1997. Baskı
Adnan Binyazar’ın Sait Faik’te İnsan Gerçeği adlı makalesi için;