Henüz Vakit Varken Gülüm: Volver

Geçmişle yüzleşmeye korkuyorum
Yine hayatıma baskın yapıyor
Gecelerden korkuyorum
Ki hepsi hatıralarla dopdolu
Tüm rüyalarımı kaplıyorlar
Fakat kaçan bir yolcu
Er ya da geç yürüyüşü kesiyor
Ve her şeyi mahveden bu unutuş
Eski hatıralarımı yok etse de,
İçimde hep bir umudu saklıyorum
Ki bu, kalbimin tek serveti
Geri gelmek
Alnı çizgilerle dolu
Şakaklar gümüşi olmuş
Sanki zaman kar gibi yağmış
Hissetmek
Hayatın tek bir nefes olmadığını…

Pedro Almodovar sinema dünyasının en özgün, en çarpıcı hikaye anlatıcılarından biridir. Onun filmleri tıpkı kullanmayı çok sevdiği mavi ve kırmızı renkleri gibi bir yandan çok huzurlu ve dingin detaylara sahipken bir yandan da hırsın, tutkuların, intikamın filmleridir. Böyle bir portfolyonun kalbinde yer alan filmi ise Volver’dir. Volver, kelimenin tam anlamıyla döngülerin filmidir, reenkarne olan acıların, kederlerin, yasların ve mutlulukların filmidir.

Almodovar sinemasının karakteristik bir özelliği olarak kadınlar yine bu filminde de ön plandadır. Hatta anlatı tamamen kadınlar üzerine kuruludur ve erkekler bu anlatının sadece pürüzlerini oluşturur. Kadınlar, yaptıkları bütün gündelik işlerle hayata yön verirler. Günleri birer birer işlerken yaptıkları yemek, yaşamak dininin ayinini oluşturur. Bu kadınlardan biri Penelope Cruz’un hayat verdiği Raimunda karakteridir. Raimunda bütün sıradanlığıyla yaşamak dininin en imanlı insanlarından biridir. Onun varlığı bir kızı, bir ablası, bir de kocasından ibarettir. Ancak bu varlık kendi dünyasının kurbanı ve aynı zamanda kurtarıcısıdır. Küçük dünyalarında var olmakla meşgul olan insanların bu meşguliyete fazla önem atfetmelerinin bir sonucu olarak attıkları her adım bir gürültü koparır. Raimunda’nın hayatına etki eden bu küçük adımlar da bir bütün halinde kocaman bir kıyametin nedeni olur. Elbette ki Raimunda bu kıyametten sağ çıkan bir süper kahraman değildir aksine kıyameti bile içselleştirip, adım adım yaşayarak yaşamak dininin başka bir ayinini yerine getirir. 

Volver, kocaman bir insandır sanki. İğrenç dürtülerin, gizli saklı entrikaların, aşkın, başarının, ailenin filmidir. Rüzgar da Volver için önemli bir metafordur. Getirdiği kadar götürdüğü de çoktur rüzgarın. Kimi sırları evrenin uzak köşelerinden esip getirirken, anın sakladıklarını da alır uzaklara götürür. Bu yönüyle insanlığın sahip olduğu bütün yaşanmışlıkları bir döngü halinde döndürür durur asırlar boyu. Kocaman bir insanın bütün gizemini rüzgar çekip çevirir.

Volver aynı zamanda bir hayalet filmidir de. Hayaletler de pişmanlıkların reenkarne olmuş halleridir bu filmde. İspanyol-Latin kültüründe yer aldığı şekliyle yer alır filmde de ölüler ve hayaletler. Onlardan korkulmaz, tersine iletişim kurulur, birlikte yemek yenir, dertleşilir. Dünyayla işi bitmeyenlerin dünyaya hapsolmalarının hikayesidir Volver. Raimunda’nın annesi Irene de bu hayaletlerden birisidir işte. Raimunda hikayedeki ego, hayalet annesi Irene ise iddir. Hatta Raimunda’nın kızı Paula da süperegodur. Yani kimlik, basıtırlan gerçeklik ve ideal gerçeklik olarak karşımıza çıkar bu üç kuşak. 

İşte anlatının bu kadar güçlü olduğu Volver, sinema teknikleri açısından da çok kalitelidir. Almodovar filmlerinin tamamında olduğu gibi kullanılan renkler ve kamera teknikleri hikayenin akışına birebir uyar. Örneğin filmin açılış sahnesi olan mezarlık sahnesindeki açının geniş olması ve çekimin yüksekten yapılması kadınlar arasındaki birliğin ve beraberliğin gücünü göstermek içindir. 

Volver, kadınların filmidir. Kadınların kendi aralarındaki bağları yaşamı oluşturan diğer bütün bağlardan farklıdır ve dünyayı asıl döndüren de bu bağlardır. Kısaca Volver’in kadınları hem yaşamı doğurur hem de öldürür. 

Leave a Reply