Yıl 1819, İspanyol kraliçesi dillere destan Louvre Müzesi’ni görüyor ve bunu üzerine Madrid’de “El Paseo del Prado” sokağında bulunan “Museo Nacional Del Prado” müzesinin hikayesi başlıyor. Günümüzde Dünya’nın en ünlü ve görkemli sanat galerilerinden biri olarak kabul edilen Prado, neoklasik bir binaya sahip.
İspanyol Kraliyet Ailesi’nin koleksiyonlarının bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş müzede 8600 tablo, 5000 çizim ve birçok değerli koleksiyon yer almakta. Özellikle İspanyol sanatının tarihini yansıtan müzede İtalyan, Felemenk, Fransız ve Alman resimleri de bulunmakta.
Prado Müzesi’nde Goya, Bosch, Tintoretto, Velazquez, Rubens, El Greco, Fra Angelica, Van Der Weyden, Mantegna, Tiziano, Ribera ve Murillo gibi birçok önemli sanatçının eserleri bulunmakta.
Müzedeki en etkileyici eserlerin başında Hollandalı ressam, Rönesans’ın kuzeydeki temsilcisi Hieronymus Bosch’un “Tuin Der Lusten” yani “Dünyevi Zevkler Bahçesi” olduğunu söyleyebilmek mümkün. İspanyolların “El Basco” diye andığı Bosch, bu eserde adeta çağlar ötesinde bir yapıta imza atmış.
Üç ayrı bölümden oluşan tablo, dünyanın varoluşundan 3 gün sonrasını anlatıyor. Tablonun sol panelinde, Adem ile Havva’nın içiresinde yer aldığı cennet tasvir edilmekte. Orta panelde dünyevi zevkler ve sağ panelde ise cezalandırılmaların tasvir edildiği cehennem tasvir edilmekte. Görüldüğünde insanı gerçekten dehşete düşüren bir etkileyiciliği olan bu tablo 1500’lü yılların başında resmedilmiştir.
Bir diğer etkileyici eser ise Velazquez’in “Las Meninas” yani “Nedimeler” adlı tablosu. Üç boyutun ilk kez bir resme aktarıldığı bu eser zamanında Picasso’yu da çok etkilemiştir. Öyle ki, Picasso’nun Barcelona’daki müzesinde bir bölüm, Picasso’nun Les Meninas üzerine yaptığı 58 ayrı çalışmaya ayrılmıştır.
Sadece güzelliği değil her şeyi resmeden sanatçıya gerçeğin gerçek ressamı ismi verilmiştir. Kendisininde yer aldığı eserin en önemli karakteri prenses Margarita’dır. Bir diğer önemli ayrıntı ise aynadaki yansımalarını gördüğümüz kral ve kraliçedir.
Gelmiş geçmiş en önemli İspanyol sanatçılardan biri olan Goya, eserleriyle İspanyol tarihine dair önemli ipuçları vermekte. Romantizm akımından etkilenmiş olan Goya’nın Prado Müzesi’ndeki en özel eserinin “3 Mayıs 1808” olduğunu söyleyebilmek mümkün. Goya, Fransızların 1808’de Madrid’i işgali sırasında Napolyon’a direnen İspanyolların anısına çizdiği bu eseri şu şekilde tanımlamakta:
“Avrupa’nın zorbalarına karşı giriştiğimiz şerefli ayaklanmanın en olağanüstü ve kahramanca hareketlerini fırça darbelerim ile ebedileştirmek.”
Müze’de bulunan bir diğer önemli isim ise Alman ressam ve matematikçi Albrecht Dürer. Özellikle “Kendi Portresi” ve “Adem ile Havva” eserleriyle adeta resimde gerçekçilikte çağ atlayan Dürer’in eserleri de Prado’da görülmesi gerekenlerden.
İspanya’ya gidip Madrid’e uğramamak ne kadar büyük bir hataysa, Madrid’e gidip Prado Müzesi’ni görmemekte aynı derecede büyük bir kayıp olur. İnsanın ufkunu açan Prado Müzesi sizi aynı zamanda sürprizlerle de karşılayabilir. Örneğin, bu sene Mart ve Eylül ayları arasında Picasso’nun on tane tablosu Prado Müzesi’nde sergilenmekteydi.
Picasso’nun Les Meninas üzerine yaptığı çalışmalardan bazıları :
Kaynak:
https://www.museodelprado.es/en/museum