Ara tatilde uzun zamandır dilediğim Gaziantep gezisini gerçekleştirme fırsatım oldu. Spor birimi yazarımız Ogün Can Çetiner ile Antep’i görmek ve müthiş yemeklerini tatmak için çıktık yola. Peki neden diledim bu kadar Antep’e gitmeyi? Çünkü öncelikle liseden arkadaşım, daha ötesi can dostum Umut Caner Bayuk orada, Gaziantep Üniversitesi’nde öğrenimini devam ettiriyordu ve yıllardır bir fırsat olsa da arkadaşımın yaşadığı yere gitsem diyordum. İkinci olarak canımın içi Ogün Can ile gidebileceğimiz her yere fırsat oldukça gitmeye çalışalım demiştik ve “Antep’e gitsek ne güzel şeyler yeriz ” diye içimizden geçirmiştik. O yüzden bu güzel tatili sizlerle iki yazıdan oluşan bir dizi halinde paylaşmak; yiyebileceğiniz, içebileceğiniz, gezebileceğiniz, eğlenebileceğiniz yerleri kısa Antep tecrübem sayesinde sizlere aktarmak istedim.
Haydi İlk Bölüme Başlayalım!
Gazi Antep ülke için takdir edersiniz ki önemli bir şehir. Tarihteki rolü kültürel ve siyasal açıdan oldukça büyük. Bunu, şehrin gezdiğiniz her yerinde hissetmek mümkün. Hatta o kadar mümkün ki şehrin iki merkez ilçesi Kurtuluş Savaşı zamanında işgal güçlerine karşı gelmeye çalışan iki insandan adını almış. Bunlar, Şehit Kamil ve Şahin Bey.[1] Ayrıca bu güzel şehrin yemekleri Aralık 2015’te UNESCO tarafından gastronomi dalında korunmaya alınmış.[2]
Bizse, bir Cuma günü öğleden sonra Antep şehir merkezindeydik. Arkadaşım Caner’le hemen buluştuk. Caner biz aç gençleri Antep’in en çok bilinen, en köklü kebap ve baklavacılarından İmam Çağdaş’a[3] götürdü.
İmam Çağdaş Antep’te gittiğim en büyük kebapçılardan biriydi. İki katlı ferah bir mekandı. Giriş katında, hemen solda kutu kutu baklavalar dikkatimi çekmişti. Yaklaşıp içi baklava dolu kutluların nerelere gideceklerine baktığımda, büyük şehirlerdeki restoranların isimlerini gördüm.
Tatlarına bakabildiğim yiyecekler: mevsimlik yapılan “soğan kebabı”, bulgur ve etin karışımından yapılan “simit kebabı”, ali nazik ve çeşit çeşit önünüze serilen baklavaları.
Elbette ki kebapçı olmak önden meze, salata ve fındık lahmacun sunmayı gerektirirdi. Ama bilmediğim büyüklükte bir fındık lahmacun geldi. Ankara’da benim diyen kebapçıda yediğim fındık lahmacun avucumun içi kadarken İmam Çağdaş’ta yaklaşık 20cm çapındaydı diyebilirim.
Aynı akşam 7-8 civarında Antep’in hanlarından biri olan Tütün Hanı‘na [4] gittik. Tütün Hanı’nın meşhur yanıysa içinde menengiç kahvesi yapan ve Antep’in en iyi nargilecilerinden biri olan bir kafenin bulunması. Kafenin orta kısmında insanların ayakkabılarını çıkarıp ısıtmalı yorganların altında oturabilecekleri bir alan mevcut. Ayrıca mekan yörenin türkülerini söyleyen ve misafirlerini eğlendiren müzisyenlere sahip. Eğer giderseniz saatler ilerledikçe ortamın coşkusuna kendinizi kaptırıp halaya karışabilirsiniz.
Tatlarına bakabildiğim içecekler: menengiç kahvesi, zahter çayı ve nane-portakallı nargile.
(Zahter Antep’in meşhur bir baharatı. Yemeklere kullanılmasının yanı sıra kahvaltılarda tüketilen ve çayı yapılan bir baharat. Faydaları ise anlatmakla bitmiyor. Hatta Caner’den öğrendiğimiz kadarıyla, Antep’te halı sahadan sonra gençler vücutlarını çabuk toparlansın diye Zahter içerlermiş)
Geldik İkinci Güne…
Dört günlük gezinin tansiyonumuzu yükselten kısımları bu günden itibaren başladı. Bazen yediklerimize değil Caner’in yediklerine inanamadık. Biz alışkın olmadığımızdan bir yerde tıkandık. Ama Caner sağ olsun her şeyin de tadına bakabildik.
İkinci günün başlangıç noktasını meşhur Katmerci Zekeriya[5] ile yaptık.
Antep’e gitmeden önce aldığımız tavsiyelerden de bildiğimiz kadarıyla sıcakkanlı Zekeriya Abi’mizin katmerleri sabah 11 civarında bitiyordu. O yüzden olabildiğince erken gitmeye çalıştık. Ogün Can’ın “Cevizli de yapıyor musunuz Abi?” sorusuna Zekeriya Abi’den “Burası Antep, burada her şeyi fıstıklı yaparız abicim” cevabını da aldıktan sonra çay eşliğinde fıstıklı katmerlerimizi yedik. Anlatılması çok zor bir lezzet olan katmer şahsi fikrimce baklavadan daha lezzetliydi.
Mekan olarak Zekeriya Abi’nin yeri Tütün Hanı’ndan yaklaşık 500m uzaklıkta ve bir ara sokakta. Açıldığı günden beri yerini hiç değiştirmemiş. Sadece katmer yapmış ve yapmaya devam ediyor. O kadar meşhur olmuş ki duvarlarında bir sürü tanıdık simayla Zekeriya Abi’nin fotoğrafları var.
Bir sonraki mekanımız Tostçu Mehmet[6]. Diyeceksiniz Antep’e gitmişsin o kadar yenecek bir sürü şey, gezilecek bir sürü yer var tostçuya mı gittin. Demeyin. Siz hiç her çeşit tost yapan (yok artık onun tostu da yapılmaz dediğiniz ama yapan) bir tostçu gördünüz mü? Ben görmemiştim. Yediğimiz tost acı ezmeli kavurmalı yumurtalı sucuklu kaşarlı ketçaplı mayonezli bir tosttu. İşte tam da o sırada anladım ki Tostçu Mehmet her şeyin tostunu yapabilmesiyle meşhur bir yerdi.
Oradaki sohbetimizden aklımda bir şey kaldı. Antep’teki neredeyse bütün apartmanların balkonlarında iki adet demir çubuk vardı. Öğrendim ki o çubuklar mangalları tutmak içinmiş. Çünkü Antepliler her daim mangal yakma potansiyeline sahipmiş.
Hiç mi durmuyoruz? Elbet duruyoruz. Dediğim gibi biz Caner kadar yiyemiyoruz. O yüzden de bizi sağ olsun karış karış gezdiren can dostum midemizin dinlenmesi için bir sonraki durak olarak Zeugma Müzesi’ni seçmişti. (Aslında bütün amaç müzeden sonra bizi yine meşhur bir kebapçıya götürmekmiş)
Ama öncelikle size biraz Zeugma Mozaik Müzesi’nden bahsedeyim.
Zeugma Mozaik Müzesi’nde, Antep’in Nizip ilçesinde bulunan Zeugma Antik Kenti’nden çıkarılmış mozaikler bulunmakta. Zeugma Antik Kenti’nin MÖ 300 yılları civarında Büyük İskender tarafından kurulduğu biliniyor.[7] Yani müze o zamanlardan bugüne tarihi bazı konularda tahminler yapabilmemizi sağlayan mozaikleri bünyesinde barındırıyor. Bunlardan en meşhuru Çingene Kız olarak adlandırılan mozaik. Esasında, bu mozaikteki kişinin Büyük İskender veya yer tanrısı Gaia olabileceği de farklı görüşler tarafından iddia ediliyor. Fakat, mozaik halk arasında örgülü saçları ve kulağındaki küpeden ötürü “çingene kız” olarak adlandırılıyor.
Antep’in çeşitli yerlerinde Çingene Kız mozaiğinin resmini görmek mümkün. Mozaik Antep’in sembolü olmuş desek yeridir.
Müzedeki çoğu mozaiğin kurtarılma hikayesi ise GAP projesi kapsamında yapılan Birecik Barajı’ndan geliyor. Barajdan ötürü antik kent sular altında kalacağı için birçok yabancı ve yerli arkeoloğun ortak çalışmasıyla mozaikler kurtarılabilmiş.
Sizlere müzede denk geldiğimiz bir organizasyonu anlatmak ve bu dizinin ilk bölümünü tamamlamak istiyorum.
Zeugma Mozaik Müzesi’ne ilk girdiğimizde bir defilenin provası olduğunu fark ettik. Modacı Dilek Hanif’in Antep’in “kutnu” kumaşından hazırladığı tasarımlarının defilesiydi. Müzede, defile ortamının oluşturulabilmesi için yüksek sesli müzikler ve aralıklı olarak yerleştirilen stüdyo ışıkları vardı. Provalarda dahi normalde yasak olmasına rağmen çokça flaşlı fotoğraflar çekildi.
Bu konuda naçizane görüşümü paylaşmak istiyorum. Zeugma müzesinin yanında, en az müze kadar büyük bir binada sergi ve kongre salonu bulunuyor. Müzeyi gezerken; mozaiklerin hassaslığını, özenle korunması gerektiğini, yabancı ve yerli arkeologların bu mozaikleri kurtarmak için gösterdikleri çabaları size söyleyen veya işaret eden çokça ibare var. Bu kadar kutsal bir mirası taşıyan bir şehirde, Zeugma Antik Kenti’nden kalmış ve baraj inşaatından kurtarılmış değerli mozaiklerin olduğu bir müzede; bu defilenin yapılışını, yapılması için verilen izinleri hadsizlik ve cahillik olarak değerlendirdim. Üstelik hemen yanında bu işler için yapılmış bir bina varken.
Elbette ki takdir sizlerin.
(Bu da müzenin içinde gerçekleşen defilenin kısa videosu: https://www.youtube.com/watch?v=0Lvnf6krNfg )
Yazının ikinci kısmı, daha çok müze gezili ama bir o kadar da lezzetli yemekleri tatmaktan vazgeçemediğimiz bir bölümle devam edecek…
Kaynaklar
[1] http://www.gaziantepturizm.gov.tr/TR,95115/ilcelerimiz.html
[2] http://www.hurriyet.com.tr/gaziantep-unesco-yaratici-sehri-uyeligini-kazandi-40026094
[4] https://www.facebook.com/gazianteptutunhani
[5] http://www.gaziantepkatmeri.com
[6] https://www.facebook.com/tostcumehmet/
Göresellerin alındığı internet siteleri
1. http://www.tripadvisor.com/LocationPhotoDirectLink-g297998-d939594-i64059984-Imam_Cagdas-Gaziantep_Gaziantep_Province.html (Ali Nazik)
2. http://www.imamcagdas.com/imam-cagdas-mutfagindan-2/kebaplar/ (Soğan Kebabı )
3. http://gezgicler.blogspot.com.tr/2011/01/gaziantep.html (Simit Kebabı )
4. http://www.panoramio.com/user/3392457/tags/Tütün%20Hanı (Tütün Hanı)
5. http://www.lezzetyolu.com/siz-hic-menengic-kahvesi-denediniz-mi/ (Menengiç Kahvesi)
6. http://www.tripadvisor.com/LocationPhotoDirectLink-g297998-d2615512-i156832418-Tahmis_Kahvesi-Gaziantep_Gaziantep_Province.html (Zahter Çayı)
7. http://www.sinanalmac.com/category/genel/ (Katmerci Zekeriya)
8. http://www.tripadvisor.com/Restaurant_Review-g297998-d7626224-Reviews-Tostcu_Mehmet-Gaziantep_Gaziantep_Province.html (Tostçu Mehmet)
9. http://www.cocuklageziyorum.com/gaziantep-zeugma-muzesiyeni-tatlar/ (Zeugma Mozaik Müzesi)
10. http://www.milliyet.com.tr/-cingene-kizi-mozaigi-ziyaretci-tatil-1979424/ (Çingene Kız Mozaiği)