Paris’e gittiniz. Gare de Lyon tarafındasınız, etrafınıza bakına bakına yürüyorsunuz ve L’Européen‘ın olduğu ışıklara geldiniz. Diderot Caddesiyle kesişen ve Bastille Meydanına uzanan Rue de Lyon‘a doğru şöyle bir baktınız; şehrin başka herhangi bir yerinde göreceğiniz binaların aynıları bu sokak boyunca da dizilmiş, yani ilginizi çekebilecek ekstra bir şey yok. Yine de girdiniz bu sokağa ve yürümeye devam ediyorsunuz. Biraz ilerledikten sonra solunuzdaki binaların arasından ince bir ışık süzüldüğünü fark ettiniz. Evet, Rue Crémieux orası.
Şehrin en ücra köşesinde bile Haussmann tarzı binaların büyüsüne kapılmaktan, başınızı öne eğip yürüyememekten yorulmuş olabilirsiniz. Çarpık kentleşmeye hasret kalan iç huzurunuz “Yok ya, her yerde yok o binalar” demeye can attığı için herkesin Paris’in bildiğimiz sokaklarından farklı olduğunu söylediği bu yere koşa koşa gitmek istiyorsunuz, biliyorum. Kalabalığa tahammül edemeyen turist kimliğiniz sizi sabah erkenden yola düşürdüğünde ayılmak için gri binaların arasından tüm renkleriyle sizi güne uyandıracak bu sokaktan başkasını bulmayı beklemeyin.
Tarihçesi
Rue Crémieux 1865 yılında ilk olarak Avenue Millaud olarak geçmekteymiş. Sokağın o zamanlarki isim babası Le Petit Journal gazetesini kuran; girişimci, bankacı ve bir basın baronu olan Moïse Polydore Millaud‘nun (1813-1871) ta kendisi oluyor. Daha sonra 1897 yılına gelindiğinde ise sokak, Fransız politikacı ve avukat Adolphe Crémieux‘nün (1796-1880) adını almıştır.
Bu sokağın, rengarenk oluşuyla ve daha birçok özelliğiyle içinizi ısıtan Portobello Road(Londra) veya Burano adası(Venedik) ile kıyaslanabilecek yalnızca bir özelliği var; o da cümlenin başında belirttiğim gibi, rengarenk oluşları. Burano’nun başlı başına Venedik’in vizeye dahil ettiği “İtalya hayranlığı” paketinde yer almasından; Portobello’nun ise hem kocaman oluşundan hem de özellikle pazar kurulduğunda etkisi altına aldığı atmosferinden dolayı bu minik sokakla herhangi bir çuvala girmeye tenezzül edeceğini zannetmiyorum.
Tabi yeri gelmişken, Burano’yu abartısız övdüğüm yazımı okumak isterseniz, buraya tıklayabilirsiniz.
Nasıl Gidilir?
Yazının başında biraz çıtlattım ama daha detaylı açıklamak istiyorum. Paris metrosunun M1 ya da M14 hatlarından, RER’ünse RER-A ya da RER-D hatlarından biriyle Gare de Lyon‘a gidebilirsiniz. Garın ana kapısından çıkınca meydanın karşısındaki Restaurant l’Européen’ın olduğu köşeden Rue de Lyon‘a girip Bastille Meydanı’na doğru ilerlerken 150-200 metre sonra solunuzda Rue Crémieux’yü göreceksiniz.
Adres: 6 Rue Crémieux
75012 Paris
France
Not: İnanmak istemeseniz de sokaktaki evlerde yaşayan birileri var. Dolayısıyla 3-5 beğeni uğruna insanların evlerine yapışıp fotoğraf çekilerek yerli halk nefreti kazanmamaya çalışırsanız iyi olabilir.
Not: Az önceki notta bahsettiğim sebepten dolayı bu sokakta öyle saatlerinizi geçireceğiniz bir durum yok. Eğer Gare de Lyon tarafında kalıyorsanız geçerken bir uğrarsınız; ama başka bir yerden gelecekseniz burayı gördükten sonra Bastille Operasının olduğu Bastille Meydanını da görmeyi planınıza dahil edebilirsiniz. Hatta devamında da Marais bölgesini alt üst edebilirsiniz.