22 Nisan Dünya Günü sayesinde çevre sorunları tekrar gündeme geldi. İklim değişikliği, su ve enerji kaynakları, karbon ayak izi gibi konular aslında uzun süredir gündemde. Son zamanlarda payımıza düşen, hayatımızın içinde olup dünyayı aslında büyük ölçüde etkileyen moda sektörü de sürdürülebilir moda altında daha çevreci bir yaklaşıma sahip. Günden güne sürdürülebilir modaya uyum sağlayan Türk ve yabancı markaların sayısı gittikçe artıyor. Yine de henüz yeterli farkındalık yaratılmış görünmüyor. Peki nedir bu sürdürülebilir moda?
Sürdürülebilir moda, hızlı moda anlayışına karşı gelişmiş, ekolojik bütünlüğü ve toplumsal adaleti savunarak moda ürünlerini ve sistemini değiştirmeyi hedefleyen bir akım. Sürdürülebilirlik hareketi çevre için her ne kadar erken başlamış olsa da modadaki etkisi 1990’lardan sonra ortaya çıktı. Çevreciliğin yanı sıra refah arttırma amacıyla büyüyen bu hareketin amacı gelişmiş ekosistemler ve topluluklar yaratmak. Bu konuda yapılan temel hamleler var. Bunlardan bazıları malzemelerin yaşam döngüsünü uzatmak, zamansız giysileri değerlendirmek, atık miktarını sıfırlamak, üretim ve tüketimin çevrede yarattığı tahribatı azaltmak ve yerel üretimin ürünlerinin değerini artırmak. Öyle ki tekstil sektörünün dünyayı en çok kirleten sektörler arasında petrol endüstrisinden sonra ikinci geldiği söyleniyor.
Modanın çevre üzerindeki zararları kapitalizm ve küreselleşmenin de etkisiyle ortaya çıkan hızlı moda anlayışı ile arttı. Ucuz, herkese ulaşabilen, hızlı, bol çeşitli ve modası değişen parçalar sürekli bir devinimin parçası oldu. Her bir parçanın üretiminde kullanılan su ve enerji kaybıyla birlikte bu parçaların hızlıca eskiyip demode olmasıyla biriken kıyafet çöplüğü ekosistem için büyük bir zarar. Aslında günümüzde çoğumuz bu hızlı modanın bir parçasıyız. Çok tercih edilen Zara ve H&M gibi markalar sürekli değişen trendleri ucuz ve hızlı bir yolla tüketiciye ulaştırıyor. Hızlı moda anlayışı sadece çevre için değil ekonomi ve çalışma koşulları için de tehlike arz ediyor.
Ancak moda sektöründe yükselen farkındalık ile bu markalarda da bilinçlenmenin arttığını söyleyebiliriz. Mesela H&M’de “CONSCIOUS” etiketli ürünlere rastlamamız mümkün. Bu yeşil etiketlere sahip olan parçalar daha fazla sürdürülebilir materyalden üretildiğini gösteriyor. Ayrıca H&M’in sürdürülebilirlik konusunda bizleri teşvik ettiği bir konu daha var. Eski kıyafetlerinizi toplayıp sizlere indirim çeki veriyorlar. Eğer bu parçalar daha yeni ve çok az kullanılmış durumda ise ihtiyaç sahiplerine, kullanılamayacak durumdaysa kumaşları yeniden kullanılmaya gönderiliyor.
Verebileceğimiz bir diğer güzel örnek ise Davet Çok Elbisem Yok uygulaması. Kıyafet kiralama ürünlerin ömürlerini uzatmada oldukça etkili bir yöntem. En çok da özel günlerde giyilecek kıyafetlerin bir daha kullanılma olasılığının düşük olduğunu düşünürsek bu uygulamanın gerekliliğini anlayabiliriz. Özellikle bu tip özel günlerde giyilen kıyafetlerin fiyatlarını da düşündüğümüzde işin ekonomik yanını da desteklediğini söylemek mümkün.
Tommy Hilfiger da 2020 sezonunda sunduğu %100 geri dönüştürülmüş denim tasarımlarında, hazır giyim üretim tesislerinin zeminlerinden toplanan pamuklu kumaş artıklarını ve otelcilik sektöründen temin edilen ve yenilikçi bir teknikle yeniden işlenen yatak çarşaflarının kumaşları kullandı.
Gucci de 2015 yılında PVC yasağını duyurduktan sonra yola karbon nötr devam ettiğini açıkladı ve hali hazırda geri dönüştürülebilir plastik ve metal kullanıldığı biliniyor. Yine sonraki koleksiyonunda geri dönüştürülen, organik, biyo bazlı, sürdürülebilir bir şekilde elde edilen materyaller kullanan Gucci, ECONYL ile atıklardan yeniden oluşturulan naylon kullanıyor.
Türkiye ve dünyadan sürdürülebilir moda dostu diğer markalar ise Reformation, Stella McCartney, COS, House of Sunny, Stine Goya, Mother of Pearl, Restore, Reflect ve daha niceleri…
İkinci el kıyafet konusunda da Trendyol tarafından satın alınan ve bu sayede daha geniş kitlelere hitap etme şansı bulan Dolap uygulaması gibi Modacruz ve Gardrops da ülkemizde son zamanlarda yayılan uygulamalar. Yine kiralamada olduğu gibi ikinci el kullanım da hem kullanım ömrü hem de ekonomik yanı nedeniyle hızlı modanın önüne geçmede oldukça etkili bir yöntem.
Bir moda ürününün ömrünü yalnızca %10 veya üç ay uzatmak, çevresel ayak izinde 3 milyon ton daha az karbondioksit salımı, 600 milyon metreküp daha az su tüketimi ve 150.000 ton daha az atık üretimi gibi büyük etkiler yaratıyor. Yapabileceğimiz bir başka şey de kıyafetleri daha az sıklıkla yıkamak. Onların kullanım ömürlerini uzatırken aynı zamanda da su tasarrufu yapabiliriz.
Benden son bir tavsiye daha: Gerçekten beğenmediğiniz ürünleri sırf sezonun trendi diye almamaya özen gösterin. Her sezon çok farklı şeyler trend olup daha sonra bir balon gibi sönüveriyor. Az kullanacağınız, modası geçince atacağınız bu ürünler tahmin ettiğimizden daha pahalıya mal olabilir.
Günümüzde çevresel ve sosyoekonomik farkındalığın arttığını söylesek de işin bir diğer karanlık yanı ise sosyal medya. Paylaştığımız her fotoğrafta farklı bir kıyafetle görünme ihtiyacı, modaya uygun giyindiğini ve yeni şeyleri takip ettiğini gösterme ihtiyacı hızlı modanın ekmeğine yağ sürüyor. İşin en karanlık yanı ise influencerlar ve sosyal medya fenomenleri. Yeni trendleri pompalayarak hızlı modanın daha korkunç bir hal almasına sebep olurken aynı zamanda çeşitli markalardan sırf reklam için gönderilen ve bir daha neredeyse hiç kullanılmayan ürünler yükselen farkındalığın karşısında büyük bir zorluk olarak karşımıza çıkıyor. Dilerim ki bunun bir parçası olmaktan en kısa sürede kurtulup, dünyayı daha yaşanabilir bir hale getirebiliriz.
Kaynakça:
https://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCrd%C3%BCr%C3%BClebilir_moda
https://vogue.com.tr/trend/surdurulebilir-modanin-doga-dostu-markalari#p=4
https://www.bumesele.com/ikinci-el-uygulamalarinin-artilari-eksileri/
https://www.elle.com.tr/moda/moda-haberleri/gucci-off-the-grid-koleksiyonu
https://www.yesilist.com/turkiyeden-6-surdurulebilir-moda-markasi/