Bazen insan uçurumun sonuna geliyor. Bazen her şey insana ağır geliyor. Kaldıracak, toparlayacak gücü kendinde bulamıyor. Sonra bir el uzanıyor olur olmadık yerden. O el tutup seni uçurumun kenarından, kendi yanına çekiyor. Sımsıkı tutuyor elini ve sen zannediyorsun ki o el hep orada, hep seninle kalacak. Acı gerçeği sana söyleyen kişi olmak istemezdim ama, o el, o elin sahibi bir gün gidecek. Annen de olsa bu elin sahibi, bir gün gidecek. Arkadaşın da olsa, sevgilin de olsa, kuzenin, tanıdığın, dostun… Kim olursa olsun, birileri elbet gidecek. İnsan hep bir noktada yalnız kalır, yalnız bırakılır daha doğrusu. Sen istiyorsun ki, yanında hep birileri olsun. Lisedeki o efsane arkadaş grubun mesela, 15-16 yaşında çok iyi anlaştığın kuzenlerin, üniversitedeki sevgilin ya da annen ve baban en basitinden. Hep ellerini tutsunlar senin, hep birileri destek versin sana, bunu istiyorsun. Ama öyle olmuyor. En azından ölüm diye bir gerçek var ve emin ol, insanı çok sarsıyor.
Ben şimdilik bu noktada ölüm hakkında konuşarak senin canını daha çok sıkmayacağım. Sadece, ben bir gün herkesin gidebileceğini gördüm, sen de hala bunun farkında değilsen sana da bunu hatırlatmak isterim. Son on gündür kaç kişiyle iletişimimi kopardım? Belki beş, belki altı. Bunlar genelde her gün bir şekilde konuştuğum insanlardı. Konuşmaktan, görüşmekten mutlu olduğum insanlar. Seviyordum da hepsini. Ama bir noktada, beni içten içe üzdüklerini fark ettim. Hayır, kötü insanlar değillerdi, ya da öyleydiler ama ben bu yanlarını görmek istemedim. Yüzüme karşı kötü hiçbir şey yapmadılar, söylemediler. Ben sadece, onlar hayatımda kaldığı sürece bir beklenti içerisine girdiğimi fark ettim. Hayatımdan çıkardığım bir arkadaşımın, zor zamanımda yanımda olmasını bekledim mesela. Ama yanımda değildi. Bu bir kez değil birçok kez yaşandı. Her seferinde yanımda olmasını bekledim. Yanımda olmasını istediğimi belirttim. Ama yoktu. Bu noktadan sonra asla da olmayacak. Ama ben neden her seferinde böyle bir beklenti içerisine girdim ki? Çünkü başta bana dediği sözlerden biri şöyleydi: “Ben senin en yakınındayım. Ben her zaman, özellikle kötü günlerinde, yanında olacak ilk insan olacağım”. Peki, bunu yapamayacaksa beni neden böyle bir beklenti içerisine soktu?
Aslında şöyle diyebilirsin, “İnsanlar verdikleri her sözü yerine getirmek zorunda değil. ‘Yanında olacağım’ dedi diye de bu kişiden bir şey bekleyemezsin”. Hah, benim de anlatmak istediğim bu. Ben bunun mantığını çoktan kavradım. Şimdi onların da anlamasını istiyorum. Onlar bir vaatte bulundu, yerine getiremediler. Ben de hayatıma giren herkese bir vaatte bulunuyorum, daima onları sevecek ve yanlarında olacağım. Benim yapabildiğim en iyi şey sevmek çünkü. Sonsuz bir sevgi ile onları sarıp sarmalayacağımı vaat ediyorum. Bir gün, artık görüşmek istemediğimi söylediğimde, ters bir tepki ile karşılaşmak istemiyordum, ya da sanki çok kötü şeyler yaşadık da birbirimizden nefret ederek kopmuşuz gibi… Anlaşamadık, bir şekilde beklentilerimiz uymadı ve görüşmemek, konuşmamak ikimiz için de daha iyi. Sevgimi boş bir duvara aktarmak istemiyorum yani. Ben sana en değerli parçamdan birini veriyorsam, senin de bana az da olsa gülümsemeni istiyorum. Bak ben sana bana dünyaları ver demiyorum. Sadece gülümse. Ama onu bile yapamazsan, ben senin için çabalamaktan yorgun bir hale geliyorum. Ben tükeniyorum. Seni kötü hatırlamaktansa, iyi hatırlamak ve bir şekilde yine yüzüne bakabilmek daha iyi bana göre.
Uçurumun kenarındayım. Merak etme atlamayacağım. Sadece bir el istiyorum yine de. Sımsıkı tutup, güç alabileceğim bir el. Çünkü ben bazen çok yoruluyorum. Ayağa kalkmam birkaç günümü alıyor. Bir el istiyorum ki beni tuttuğu gibi kaldırsın. Bir el istiyorum ki bana umut olsun. Ama, öğrendiğim bir şey varsa şu kısacık hayatımda, kim gelirse gelsin, kim elini tutarsa tutsun elbet bir gün yine yalnız kalıyorsun o uçurumun kenarında. Artık ikimiz için de bir beklenti içine girmeme vakti geldi. Hayal ettiğimiz gibi çıkmadı diye insanlara kızamayacağımızı biliyoruz ikimiz de ve unutma, gitmek, mecbur kalındığında da gitmektir, isteyerek yapıldığında da. Ayrıca, şunu da aklından hiç çıkarma, bence artık kendi kendimize yetebilmeyi öğrenmemiz gerek. Sen bu son şeyi başarırsan, benimle de paylaşmayı unutma.