Son dönemlerde yaşadığımız hava değişiklikleri hepimizi şaşırtır oldu. Dünyanın düzenini öyle bozduk ki kış ve yaz gibi mevsim kavramları artık formaliteden ibaret hale geldi. Güneşli bir şubat gününü kış; soğuk rüzgarların estiği bir mart gününü ilkbahar olarak adlandırır olduk. Kestiremez olduk artık havayı. Sabah güneşi görülüp giyilen ince kıyafetlerin, öğleden sonra yarattığı pişmanlığı birçoğumuz biliriz. Önceki gün yağmur yağdığından dolayı çizmeleri çekip de öğlenin güneşinde tişört ile dolaşan insanları görmek da şaşırtıcı değil artık. Bu hava değişiklikleri, kampüsü de etkiler oldu. Bir gün yeni güne güneşli bir havayla merhaba derken, bir gün yağmurlu ve gri bir hava hakim oluyor kampüse. Hal böyle olunca, değişen hava şartlarına ayak uydurmak için kıyafetlerini değiştirme imkanı bulan yurtta kalan öğrencilerin ne kadar şanslı olduğuna değinmeden geçemeyeceğim.
Bu noktada, “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.” atasözünün doğruluğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Bu hava değişimlerinde, kendimizi korumaya almakta fayda var.