10149207_10152315481783516_87261614_n

Soldan sağa: Bensu Balioğlu, Gökberk Alagöz, Sine Mete, Rabia Demir, Halil Akbulut

FKF Bilkent, kuruluşundan beri düzenlediği eylemler ve yaptığı etkinliklerle adını kısa sürede duyurdu ve apolitik imajıyla ünlenen üniversitemize bir renk kattı. Fakat aynı zamanda kulüp, sürekli olarak tartışmaların odağında. Biz de bu kulübün yöneticileriyle bir araya geldik ve Kampüs Birimi Editörüm Halil Akbulut ile birlikte aklımıza gelen her şeyi çekinmeden sorduk. Konuşulacak çok şey olunca ortaya baya uzun bir röportaj çıktı. Bu nedenle rahat okunması açısından, röportajı üç bölümde yayınlamaya karar verdik. Röportajın bu ilk bölümünde, Fikir Kulüpleri Federasyonunun kuruluşu, tarihçesi ve Bilkent ayağıyla ilgili bilgileri bulabilirsiniz. Röportajın yarın yayınlanacak ikinci bölümünde ise,  çok ses getiren yemekhane ve Berkin Elvan eylemleriyle ilgili sorularımız yer alacak. 

GazeteBilkent: Öncelikle sizleri biraz tanıyalım.

Bensu: Ben Bensu Balioğlu. Felsefe bölümü 1. Sınıf öğrencisiyim.  Fikir Kulüpleri Federasyonu Bilkent temsilcisiyim. 1 yıldır bu çalışmalar içirisindeyim. FKF’nin kuruluşundan beri FKF’nin içindeyim.  Bilkent FKF’yi bu yıl eylül ayında başlattık ve diğer üniversiteler ile ortak bir çalışma içerisindeyiz.

Gökberk: Ben Gökberk Alagöz. Moleküler Biyoloji 2. Sınıf öğrencisiyim. Ben de FKF’liyim ve aynı zamanda Sosyalist Düşünce Topluluğunun başkanıyım.

GB: FKF’nin kuruluşundan başlayalım. Araştırmalarıma göre eski bir kuruluş olan FKF şimdiden farklı olarak liberal bir çizgide başlamış ancak daha sonra 60 olayları ile radikal ve emperyalizm karşıtı bir çizgiye geçmiş. Siz FKF’nin tarihçesi ile ilgili bize biraz bilgi verebilir misiniz?

Bensu: Eski FKF, dediğiniz gibi Mahirlerin, Denizlerin kurduğu bir öğrenci hareketi ile başlıyor. Biz biraz daha farklı görüyoruz kendimizi kurduğumuz bu FKF ile. Geçmişi bir miras olarak sahipleniyoruz kesinlikle. Anti-emperyalist oluşları, solcu oluşları, eşitlikten yana, özgürlükten yana oluşları bizim de benimsediğimiz, sahiplendiğimiz değeler ama biz yeni bir öğrenci örgütü, yeni bir kitle olarak çıktık. Yani eskiyi, değerleri, mirası sahipleniyoruz ama bizim kurduğumuz farklı bir yol.

GB: Ne gibi farklılıklar var?

Bensu: Bizden farkı, eskiye bağlılık kalmadı aslında, bizim değerlerimiz ortaklaştığımız noktalar. Onlara mesela anti-emperyalist diyoruz bizde anti- emperyalistiz ama bizim değerlerimiz aydınlanmada, bağımsızlıkta, kamuculukta daha fazla ortaklaşıyor ve biz gerçekten tüm gençliğin temsiliyetini almak istiyoruz. Türkiye’de bir gençlik varsa ve bu gençlik kendini özgürlükçü, bağımsızlıktan yana görüyorsa, bu gençliğin temsilcisi fikir kulupleri federasyonu olmalıdır diye bir yol çiziyoruz aslında biz.

Gökberk: Bir de şöyle bir şey var. Tarihsel FKF’nin siyasal hattı daha belirgin, daha kesin. Kırmızı çizgileri var. Ama bugünkü FKF daha çok kitle örgütü olmayı kendine hedef olarak koymuş bir örgüt. Bir öğrenci örgütü olmayı, Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin temsilini almayı hedef olarak koymuş bir örgüt ama tarihsel FKF biraz daha ne olduğu belli olan, hatta sanırım liberal felan dediniz başta ama benim bildiğim kadarı ile öyle bir şey yok, zaten daha çok sosyalist gençliğin hatta TİP’in öncülüğünde kurulan bir örgüttü. Ama bugün öyle bir şey yok, yanlış hatırlamıyorsam kuruluşunda Türkiye’deki 190 öğrenci kulübünün birlikte üniversite kongresinde topladığı ve ardından da FKF kuruluş kararının çıkardığı bir örgüt.

GB: Bir ara dağıldığını ancak 2013’te tekrar kurulduğunu okudum. Siz de o kongreye katıldınız mı?

Bensu: Şöyle oluyor, FKF zaten eski FKF. Yani Dev-Gençlerin devamının geldiği, TİP’in falan ayrıldığı bir yol ayrımına giriyorlar. Daha sonra dağılıyor FKF. Bizler de, bu geçen yıl 2012’nin aralık ayında Tayyip Erdoğan’ın ODTÜ’ye geliş olayı vardı. İşte ODTÜ’den atılışı, kovuluşu, sokulmayışı. İşte ODTÜ olayları ardından,  ODTÜ ayakta eylemi gerçekleştirdik. Bunun ardından da sadece bizim siyasal söylemlerimiz sokaklarda değil, bizler kampüslerde de üniversitelerde de hedeflerimizi, amaçlarımızı belirtmeliyiz, biz tamam birşeyleri yıkıyoruz ya da bir şeylere karşıyız ama bunun karşısında bir üretim de yapıyoruz, bir şeyler de biz kuruyoruz demek için üniversite kongresini topladık. Üniversite kongresi 15 Mart’ta toplandı ve Gökberk’in de dediği gibi tüm Türkiye’den öğrenci toplulukları ile birlikte toplandı. ODTÜ’de yaptık bunu ardından,  yapılan tartışmalar 1 gün boyunca sürdü ve tartışmaların ardından bizim üniversite kongresi ismini Fikir Kulüpleri Federasyonu olarak değiştirelim ve bir örgüt olma, gençlik örgütü olma, Türkiye’ye yayılma olarak bir yön değiştirelim yani isim değiştirelim olarak başladık. Yani 15 Mart’ta toplandık, biz de kuruluş aşamasında vardık. 15 Mart ilk toplantının olduğu tarihti ama biz kuruluş tarihimizi Denizlerden gelen bir miras dediğimiz için 6 mayıs olarak aldık.

GB:  Az önce dediniz ki tüm gençliği kapsayan bir oluşum olmak amacımız ama özellikle FKF içindekiler işte böyle devrimci solcu, radikal solcu veya sosyalist olarak biliniyor. Sizin görüşünüzden olmayanları nasıl kapsamayı düşünüyorsunuz?

Bensu: Gençlik eğer kendini şöyle tarif ediyorsa, biz bütün gençliği kapsayacağımızı söylüyoruz. Gençlik mesela bilimi sahipleniyorsa, sanatla ilgileniyorsa, gençlik özgürlüğünü savunuyorsa, gençlik paralarının çalınmasına karşıysa,  gençlik çocuk katillerini istemiyorsa biz herkesi sahipleniyoruz.  İçimizde sosyalistler de çok fazla dediğimiz gibi, daha kendini solda gören de var. İçimizde Kemalistler de var, içimizde hiçbir siyasi parti ya da örgüte kendini yakın hissetmeyen ama evrimi savunan da var. Çünkü şu an Türkiye’de ya siz evrimi savunuyorsanız bile bir siyasi tutum sergilemiş oluyorsunuz.  Yani siz sanat yapıyorsanız, tiyatronuzda Nazım Hikmet diyorsanız mesela bir yerden bir sansür görebiliyorsunuz ve yine bir politik duruş sergiliyorsunuz. Aynı şekilde Facebook, Twitter kullanıyorsanız bile aslında sizin politik bir duruşunuz var ve biz gençliği bu şekilde tarif ediyoruz. Mesela  Tayyip Erdoğan’ın bahsettiği “bu gençlik kindar ve dindardır” kalıbının Türkiye’ye uymadığını düşünüyoruz. Uymadığı ölçüde de bu alanlarda bilimden yana olan, sanattan özgürlükten bağımsızlıktan yana olan herkesin, Haziran ruhunu sahiplenen herkesin FKF’de ortaklaşacağını söylüyoruz. FKF bir üst kimlik tabi, altımızdan kendini daha farklı örgütlerde siyasi yakınlıkta görebilir. Biz bu şekilde değerlendiriyoruz.

GB: Peki Bilkent oluşumuna gelirsek, neden bir kulüp olarak yer almıyor FKF Bilkent?

Bensu: FKF’nin açılımı biliyorsunuz  Fikir Kulüpleri Federasyonu. Bir federasyon. Kulüpler üstü bir örgütlenme. Dolayısıyla hani bir kulüp olarak tek başına okulda bulunması hem onu sınırlar hem de mantığına aykırı yani fikir kulüpleri federasyonu olması mantığına aykırı. Şöyle oluyor daha çok; Bilkent içinde fikir kulüpleri federasyonuna üye olan kulupler var. İşte Sosyalist Düşünce Toplulıuğu bunlardan bir tanesi. Onun dışında FKF’ye yakın olan birçok kulüp var. Bizim ortak çalıştığımız, ortak etkinliklerimizde bize yardımcı olan, duyurusunu birlikte yaptığımız kulüpler var. Ama kulüp olması dediğim gibi yapısıyla zaten çelişir.

GB: Şu yüzden sordum bu soruyu; geçen dönemden beri yaptığınız etkinliklerden özellikle diğer bazı kulüplerin yöneticileri ve bazı fakülte temsilcileri rahatsız oluyormuş. İşte yönetmeliğe aykırı diye. Kulüp değilsiniz ama etkinlik yapıyorsunuz diye hatta gidip sizi rektörlüğe şikayet etmişler. Hatta rektörlükten de şöyle bir cevap almışlar; biliyoruz ama bir sıkıntı çıkmasın diye mazur görüyoruz. Hatta Jale Gürzumar’ın görevden alınmasının sebeplerinden biri de sizsiniz diye iddialar dolaşıyor. Bunlara ne diyeceksiniz?

Bensu: Şimdi bu arada Jale hoca bizim standımıza geldi, bizimle görüştü. Yani bize sizin yüzünüzden gittim demedi ama ben öğrencilerin yanında olduğum için, gerçekten demokratik bir ortam olmasını sağladığım için yani öğrencilerin kendi politik duruşlarına izin verdiğim için, ortada bir sıkıntı yokken beni görevden aldılar ve ben bir yerde hata yaptığımı düşünmüyorum aslında dedi. Yani o da mesela şikayetçi böyle bir durumun olmasından. Okuldaki diğer topluluktaki arkadaşlarla biz böyle birebir bir şeye girmedik. Yani rektörlük bizi çağırıp işte ne yapıyorsunuz, ne oluyor falan olmadı. Bir de şöyle bir şey de var. Türkiye’de gerçekten bir nesnelliği aştık. Mesela biz Bilkent’te var olmaya çalışmıyoruz, biz varız, bunu kabul ediyoruz ve mesela biz hani bu yasal olmayan yollar diyorlar da hani gerçek topluluklarla izin alıyoruz. FKF’ye üye olan topluluklarla. İkincisi mesela sadece Bilkent özelinde olsaydık tabi ki yine çok büyük işler yapılabilirdi ama tüm Türkiye genelinde bizim amacımız, sadece Bilkent’te özgür bir ortam olsun değil. Mesela tüm Türkiye’de bir sıkıntı var ve gençlik kendini bence belli bir alana hapsettiğinde, diğer alanlardan koptuğunda apolitik oluyor. İşte bizim dediğimiz,  hiçbir şeyden haberi olmayan toplumdan kopuk hiçbir şeyle ilgilenmeyen bir gençlik haline geliyor.

Gökberk: Ya bence de diğer kulüplerin böyle bir şikayeti olduğunu daha önce pek duymamıştık. Açıkçası rektörlük de bize böyle bir şeyle gelmedi. Ama şeye de inanmıyorum ben açıkcası. Yani diğer kulüpler böyle bi şikayette bulundularsa da, hani böyle samimi bir şekilde yönetmelikler çiğnenmesin veya Bilkent’in kurallarına zeval gelmesin falan kaygısıyla yaptıklarını düşünmüyorum.

GB: Onun sebebi ne yani? Size ne gibi bir garezleri olabilir?

Bensu: Siyasal tartışma yani.

Gökberk: Bilkent’te solun güçlenmesini istemiyorlar gayet normal bir şekilde. Türkiye genelinde olduğu gibi, Türkiye genelinde bir çok üniversitede olduğu gibi muhalif gençlerin sesinin yükselmesini istemiyorlar. Bu yüzden de her türlü önümüze kesmeye çalışıyorlar diğer gerici diyebileceğimiz öğrenci kulüpleri.

 

Leave a Reply

2 comments

  1. semih

    fkf kadar işsiz ve gereksiz bir oluşum yok. Okuldaki en gereksiz oluşum diyebilirim. Tartışma çıkarılabilecek her etkinliğe gidip provokasyon yapmak dertleri. Eğer hesapladıkları gibi konuşmacı zıt birşey söylememiş ise bile, boşuna gelmiş olmayalım deyip slogan atıp gidiyorlar.

  2. deniz

    Haklısın. Kim kurduruyor ya bunları?