10149207_10152315481783516_87261614_n

Soldan sağa: Bensu Balioğlu, Gökberk Alagöz, Sine Mete, Rabia Demir, Halil Akbulut

Bugün FKF Bilkent ile yaptığımız röportajın ikinci bölümünü yayınlıyoruz. Bu bölümde FKF Bilkent tarafından gerçekleştirilen Yemekhane Boykotu ve Berkin Elvan eylemleriyle ilgili sorularımızın yanıtlarını bulabulabilirsiniz. Keyifli okumalar…

GB: Şimdi de yemekhane eylemleri ile ilgili bir sorumuz var. Bu eylem aslında Bilkent tarihinde yapılan ilk eylemdi. Bu yüzden cidden önemli bir olaydı. Fakat burada da şöyle eleştiriler oldu; bu eylem başarıya ulaşmadı, eyleme katılım az oldu gibi. İkincisi, daha sonra bu konuda bazı yenilikler getirildi ama bunun da temsilcilerin yardımıyla yapıldığı söylendi. Temsilciler gitmiş, rektörlükle görüşmüş. Hatta yine size veryansın eden bir açıklama yayınladılar. Normal yollar kullanılsa olacaktı, niye eylem yapıldı, kimse gelip bize sormadı şeklinde. Bu eylem ve bu tepkiler hakkında neler söyleyeceksiniz?

Bensu: Öncelikle bu eylemin başarısız olduğunu, az kişinin katıldığını ben kesinlikle düşünmüyorum. Sizin de söylediğiniz gibi Bilkent’te ilk defa olan bir şey ve gayet yüksek katılımla gerçekleşti bence. Sloganların atılması, orada insanların ortak bir amaç uğruna, okulun ortasında, kampüsün ortasında toplanması çok önemli, çok şey ifade ediyor bence.

GB: Orada bir de 3 liralık yemeği protesto ediyorlar, 7 liralık sandviç yiyorlar geyiği yapıldı.

Bensu: Ona şöyle bir cevabım var, ben en başına getiriyim olayı. Mesela şöyle bir sıkıntısı vardı, bence çok büyük bir kazanım vardı. Her şeyden önce, fiyatların inmesinden önce Bilkent tarihinde bir araya gelerek bir şeylerin yapılabildiği görüldü. Öğrenciler bir araya gelince bir ses çıkıyor, bir tepki çıkıyor ve mesela biz en başta Atalar’a mail olarak da attık bire bir görüşme talebimizi. Bize olumlu ya da olumsuz, sadece olumsuz demiyorum, hiçbir dönüş olmadı. Biz ayrıca ÖTK’larla görüştük, birkaç temsilciyle ve böyle bir girişimimizin olacağını söyledik, onlar da çok olumlu karşıladılar. Bize devreye girelim, hep birlikte gidip rektörlükle görüşelim dendi. Bir hafta geçti, iki hafta geçti ne olumlu ne olumsuz ÖTK’lar da bize dönmedi ve her sorduğumuzda rektör bey uygun değilmiş, yardımcısı uygun değilmiş, görüşemiyor dendi. Biz en son arkadaşlara dedik ki bakın olmuyorsa biz boykota gideceğiz, siz de artık aradan çekilin, madem hiçbir tarafla görüşülmüyor, onlar da tamam dediler. Ardından biz boykot çağrısı yaptık. Boykot çağrısı yaptığımızda bir anda olay çok büyüdü. 2 hafta içinde katılım çok arttı. Resimler, yazılar, afişler çok fazla büyüdü ve bir anda biz öğreniyoruz ki ÖTK’lar gidip rektörlükle görüşmüşler, kendi aralarında görece bir anlaşmaya varmışlar ve böyle bir açıklama yapmışlar.

GB: Yani ilk başta size destek verdiler, sonra arkanızdan iş mi çevirdiler?

Bensu: Hepsi için demiyorum. Birkaç ÖTK ile birlikte, kendileri de kabul ediyorlar, sonrasında oturduk konuştuk bunları. Bizim dışımızda orada etkinliğe katılan 300-350 kişi vardı ve bir gün bir ÖTK çıkıyor, ben görüştüm siz boykot yapmayın, hallettim ben diyor. Bu birincisi oradaki bütün insanların ortak amacını manipüle etmek oluyor. Bizim amacımız gidip yakıp yıkalım değildi ki zaten.

GB: Zaten belki de aslında o temsilcilerin isteğinin kabul edilmesinde sizin eyleminizin de payı var.

Bensu: Şu da var mesela; Bilkentte yemekhane sıkıntısı bu yıla özgü değildi ki, yani bundan önce sanırım böyle bir toplanma olmuş, internet üzerinden dönmüş ama hayata geçirilememiş. ÖTK’lar hep vardı. Neden mesela biz boykotu koyduktan sonra gidip rektörlükle görüştüler. Bunlar bir yerde gerçekten bizim emeğimize ortak olsalardı, biz zaten bunu istiyorduk. Biz zaten öyle biz yapalım, biz çıkalım, ben, ben, ben diye bir olay çizmedik yani. Ardından, mesela okulda biz boykotu gerçekleştirmeden, görece, çok da insanları mutlu etmeyecek, hiçbirimizi mutlu etmeyen bir indirime gidildi. Bence bu da bir kazanım, yani hiçbir şey kazanılmadı boykottan denilemez ve biz mesela görüşmeleri hala devam ettiriyoruz. Hatta rektör yardımcısıyla, Kürşat beyle görüştük ve biz görüştük. ÖTK’lardan hiç kimse yoktu ve biz orda gerçekten öğrencileri temsilen bulunduk. Aramızdan seçilen bir temsili grupla gittik ve hiç kimse buna ses çıkartmadı ama ÖTK’lar gerçekten tepki görmüştü. Ardından, hala devam ediyor bu yeni yemekhanenin de açılmasıyla birlikte çünkü bize yeni yemekhane açılsın sonra tekrar görüşelim denmişti. Biz de şuan bu görüşmeleri aynı şekilde devam ettiriyoruz.

GB: Bu dönem de Berkin Elvan için eylem düzenlediniz. Sizce bu eylem Bilkent’in apolitik imajını yıkacak derecede bir eylem miydi?

Bensu: Bence yıkacak derecede bile değil, yıktı geçti bildiğiniz yani. İlk işte diğer üniversitedeki FKF’li arkadaşlar boykot çağrısı yaptığında Bilkent’te tutar mı tutmaz mı bilemedik aslında. o yüzden ilk doğudan bir eylem ile, doğudan yürüyüp geldik mesela. Yani şey gerçekten çok önemliydi; Haziranın bütün özelliklerini Bilkent yaşıyor. Bütün okullarda mesela görece daha farklı sol oluşumlar var ya da tarihinden gelen daha farklı bir sol yapı oluşuyor. Ama Bilkent gerçekten bir yerde apolitik gözükürdü. Gerçekten burjuvanın tavan yaptığı, herkesin arabalardan, kızlardan işte alışverişten bahsettiği bir okul gibi gözükürdü ama Haziranla bunu kırdı. Berkin Elvan’la da yerini sağlamlaştırdı diye bakıyorum ve ben kesinlikle Bilkent’in apolitik olduğunu düşünmüyorum. Ve sadece Berkin Elvan’ın ölmesi bir siyasi olaydı, öldürülmesi bir siyasi olaydı. Bunu üstünden Bilkent gerçekten çok sağlam bir duruş gösterdi. Bilmiyorum takip ettiniz mi ama diğer özel üniversitelerde en fazla katılım Bilkent’ten oldu.

GB: Hatta pek çok devlet okulundan da daha fazla Bilkent’te katılım vardı. Sadece şu bizim dikkatimiz çekti; şimdi Bilkent eylem yaptı, Oda TV, Sol Gazetesi falan paylaşıyor, hemen altındaki yorumlarda “Bilkent mi? Şaka yapmayın.” , “Orada bile eylem yapılıyorsa ülkenin halini varın siz düşünün.” gibi söylemeler var. Cidden böyle bir algı var yani.

Bensu: Cenazenin olduğu gün biz Berkin Elvan için imza topladığımızda 923 tane imza topladık. İmza vermeyenlerin de olduğunu düşünün.

GB: Berkin Elvan’ın öldürülmesi nedeniyle yapılan eylemler hakkında, genelde AKP’liler “ölü üzerinden siyasi rant elde etme” yorumunu yaptılar. Siz de bu tarz bir eylem organize edenler olarak bu eleştirilere ne dersiniz?

Gökberk: Berkin Elvan’ın öldürülmesini, Hazirandaki RTE diktatoryasından bağımsız göremeyiz. Bağımsız düşünürseniz işte AKPliler gibi ölü üzerinden siyasi rant elde etmek olarak görürsünüz bunu ama bağlamından koparmadan bütünüyle baktığınız zaman meseleye, Berkin Elvan siyasi iktidar tarafından katledilen bir çocuk. Bundan dolayı olayın siyasal olmaması gibi bir şey düşünülemez. Olayı siyasallaştıran zaten biz değiliz. O olayın kökeni böyle. RTE zaten bunu yapan insan. O yüzden rant elde etmeye çalışıyorsunuz gibi şeyler zaten mantıklı açıklamaklar değil.

Bensu: Ben kısa bir açıklama yapayım. Şöyle bir şey var; sadece siyasi örgütlenme diye bir iktidar yapsaydı bu işi,  evet diyebilirdiniz ki “Siz bunun üstünden çıkar sağlamaya çalışıyorsunuz.” Ama İstanbul’da 1,5 milyon insan sokağa dökülüyorsa, artık bu rant mant kalmamıştır. İnsanlar bir acı da ortaklaşıyorsa ve siz 1,5 milyon insanı sokağa dökebiliyorsanız bir çocuk öldüğünde, bu tepkinin başlaması zaten siyasaldır. Tepki elbette Berkin Elvan’ın öldürülmesineydi ama onun üstünden RTE ve AKP’ye bir sinir, bir öfke vardı, bir tepki vardı. Haziranla birlikte gerçekten bu eşik aşıldı ve Berkin Elvan eylemlerinin tüm Türkiye’ye  bu kadar yayılmasının en büyük özelliği buydu zaten. Artık insanlar sadece öldürülmelere de değil, AKP’yi istemediklerini söylüyorlardı aslında. Bu bu kadar netti.

 

 

 

Leave a Reply