Öğrencilerin eğitim hayatlarında ve diğer pek çok kişisel gelişimlerinde önemli rol oynayan eğitim programı Erasmus, bugünlerde daha sıklıkla tercih ediliyor. Öğrencilerin çoğu Erasmus için gidecekleri ülkeleri farklı kategorilerde değerlendiriyor. Başvuruların bitimine son bir gün kalmışken farklı ülke tercihlerine açık olanlar için düşünülmesi gereken yerlerden biri olan Ljubljana’yı detaylandırmak için bu şehri yakın zamanda deneyimleyen İşletme Fakültesi öğrencilerinden Yiğit Oğuz ile söyleştik.
GB: Öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba ben 10 Eylül 1992 İzmir doğumlu Yiğit Oğuz. Bilkent’te İşletme Fakültesi son sınıf öğrencisiyim okuldaki 5. senem.
GB: Değişim Programı ile hangi ülkeye gittiniz? Bu ülkeyi tercih etmenizin özel bir sebebi var mıydı?
Erasmusla Orta Avrupa’nın şirin mi şirin bir ülkesi olan Slovenya’nın başkenti Ljubljana’yı tercih ettim. Aslında benim ikinci tercihimdi Budapeşte’den sonra fakat o olmayınca aklımın ucundan bile geçmeyen bu küçük ülkede ve küçük şehirde buldum kendimi. Özel sebebi en samimi arkadaşlarımdan biri geçen dönem oradaydı onun ısrarı sayesinde ekledim burayı listeme aklımın ucundan bile geçmiyordu dediğim gibi.
GB: Seçtiğiniz bu ülkenin beklentilerinizi karşıladığını söyleyebilir miyiz?
Beklentiyi karşılamak ne kelime. Harika bir 6.5 ay yaşadım hayatımda verdiğim en doğru karar olduğunu düşünüyorum. Her aklıma geldiğinde müthiş bir şehir, harika bir doğa ve müthiş bir lokasyon olarak anımsıyorum.
Bir tarafı İtalya, bir tarafı Hırvatistan, üstü Viyana Prag ve Budapeşte daha ne olabilir ki?
GB: Gittiğiniz ülkede herhangi bir uyum sorunu yaşadınız mı?
Şansıma daha ilk gün gittiğimde beni Erasmus yurduna yerleştirdiler. Düşünün ki onlarca ülkeden eğlenmeye gelmiş insanlar daha ilk günden başladık eğlenmeye ve keşfetmeye haliyle.
GB: Program süresince ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Zorluk çektim dersem yalan söylerim çünkü gerçekten aklıma herhangi bir kötü anı gelmiyor. Çok iyi niyetli, kaliteli güzel insanlarla çok değerli anlar yaşadım ve çok güzel anılar biriktirdim. O yüzden bu soruya hayır karşılaşmadım demek istiyorum.
GB: Bu süreç içinde yaşadığınız en ilginç anı neydi?
Her gün en ucuz uçak biletlerine bakıp spontane bir şekilde 3-4 kişi toplanıp ertesi sabah Paris’te, Barcelona’da ya da Sardunya adalarında uyanmak olabilir.
GB: Gittiğiniz ülkedeki eğitimi Türkiye’deki eğitim ile karşılaştıracak olursanız, neler
söyleyebilirsiniz?
Gerçekten kolay değil karşılaştırmak. Orada saat 4’ten sonra eğitim bitiyor ve geri kalan bütün zaman sana ait. Ödev yok, rapor yok sadece mid-term ve finallere giriyorsun. Bundan daha iyi bir eğitim sistemi bence yok. En azından bir değişim öğrencisi için ama maalesef bu eğitim sistemi yerel ülke için pek iç açıcıya benzemiyor. Çünkü halk maalesef fakir ve umutsuz.
GB: Yaşadığınız bu tecrübe hayatınıza ne kattı?
Bir kutuda bir ütopyada yaşadığımı anladım. Her gün kadına şiddetten politik konulardan tek adamlıktan konuşulmayan insanların birbirine hala gerçekten saygı gösterebildiğini gördüm aynı zamanda büyüdüm. Ergenliğimi, çocukluğumu tamamladım. Şu an kendimi gerçekten bazı şeylere doymuş ve yeni kariyer hedefleri koyarken görebiliyorum.
GB: Eğer tekrar bu programa katılacak olsaydınız, yine aynı ülkeyi tercih eder miydiniz?
100% , bu kadar öğrencisine, insanına sahip çıkan ve bu kadar ucuz bir Avrupa ülkesine kimse hayır demez bence.
GB: Son olarak, gittiğiniz ülkeyi tercih etmeyi düşünenlere ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?
Slovenya’nın tüm şehirlerini 1 haftada gezebilirsiniz. Lake Bled adeta cennetin yeryüzündeki hali kesinlikle kışın ve yazın olmak üzere 2 farklı tarihte görün derim. Yemekler, eğlence çok uygun. Hibenizle çok rahat geçinip üstüne benim gibi 20 ülke gezebilirsiniz.
GB: Deneyimlerinizi bizimle ve sevgili okurlarımızla paylaştığınız için teşekkür ederiz.