Uzun süre koşunca unutulur boşluklar

Bir an bile durunca hatırlanır yokluklar

 

Bir durup dinlenme zamanı bu yaz

Oturup düşünme anları bu sabah

Bir düşün kendinle nerede en son

Yürüdün içinde huzurun şehrinde

 

Jehan Barbur’un da dediği gibi uzun süre koşmaktan, binbir çeşit meşgalenin peşinde koşuşturmaktan; bazen hayatın kendisini ve hatta kimi zaman da kendimizi unutuyoruz. Derslerin, işin, sorumlulukların, dünya göçebesi olmanın vazifelerinin ardı arkası kesilmeyecek bunu da biliyoruz. Şimdi burada eğri oturup doğru konuşmalı.

Yaşamak, farkında olmaktır! Unutmak değil. Hayatın, siz hızla koşarken yanından geçtiğiniz yol kenarında oturup onu görmenizi beklediğini söylesem? Ya da bir hapishanede yaşama rehberinde veyahut şelalenin intiharında, yeşilin gücünde, çocukların avuçlarında… Hayatın, sizin onu görmenizi umarak beklediği bir yerler olduğunu ve o yerlere gitmenin icat edilmiş mekanik vasıtalarla mümkün olmadığını söylesem?

Bilkent Edebiyat ve Sosyoloji Toplulukları, ortaklaşa düzenledikleri bir etkinlikle sizleri hayatın beklediği yere götürmeye çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde ikincisi düzenlenen “Şiir Akşamı” etkinliğinde bir araya gelen katılımcıların okuduğu şiirlerde, Nazım’dan, Asaf’a; Karakoç’tan Keskin’e; Lidar’dan daha birçoklarına uzanan şairleri ve onların dizelerinde bizleri bekleyen hayatı bulduk.

Bir durup dinlenme zamanı bu akşam, dedik ve oturup önce dinledik sonra düşündük.

Hayata biraz daha sakin, biraz daha derin ve biraz daha dışarıdan bakabilmek için bir şiir akşamına katılmaktan daha iyi ne olabilir ki? Tabii başka seçenekler de mevcuttur; fakat yine de, bu tadı damakta kalan ve yavaş yavaş gelenekselleşmeye başlayan şiir akşamlarını takip etmenizi ve müsait olduğunuzda okuyacağınız bir şiiri kapıp katılmanızı tavsiye ederim. Okumakla aram yok derseniz, yalnızca dinleyici olarak da katılabilirsiniz elbette.

İkinci Şiir Akşamı’nın tamamına aşağıdaki videodan ulaşabilir, bir sonrakinde siz de olabilirsiniz.

Leave a Reply