Pokémon GO çılgınlığı Bilkent’i de vurdu. Bugünlerde kampüsteki bu doluluğun sebebi yaz okulunda alınan derslerden ziyade pokemon toplama telaşı. Herkes takımını seçti, ekibini oluşturdu ve ava başladı. Bilkent Üniversitesi de bu hevesli gençlik için harika bir havuz oluşturmakta; okulda oyunun en nadir bulunan pokemonlarına rastlamak fazlasıyla mümkün.
Nedir bu Pokémon GO?
Arttırılmış bir sanal gerçeklik oyunudur. Nintendo tarafından geliştirilmiş ve The Pokémon Company tarafından yayımlanmıştır. Oyun henüz resmî olarak Türkiye marketlerine gelmedi fakat bu elbette bir Bilkentlinin hayatında herhangi bir değişikliğe sebep olmuyor. Oyunda öncelikle bir kullanıcı adı alınır ve karakter oluşturulur. Daha sonra sevgili profesörümüz bizlere dünyada yaşamakta olan pokemonlardan bahseder ve kendisine yardımcı olmamızı ister. Böylelikle macera başlar. Oyun arayüzündeki harita, navigasyon özelliği sayesinde kullanılır. Biz gerçek hayatta yer değiştirdikçe, oyundaki karakterimiz de harekete geçer. Pokemon yumurtalarının kırılması için yürüyüş yapılması gerekmektedir. Bu sebeple oyunun insanlara iki bilinç aşıladığından bahsetmemiz mümkündür: Dışarı çık ve spor yap! Pokémon GO diğer uygulamalardan farkını bu özellikleri ile ortaya koymaktadır.
Yakınımızdaki pokemonları görebilmemiz mümkündür, karşımıza bir pokemon çıktığında ise telefonumuz titrer ve kendisi ekranda belirir. O pokemona tıkladığımız zaman telefonumuzun kamerası açılır, gerçek hayatta bulunduğumuz ortamda bir adet sevimli yaratığa bakarken buluruz kendimizi. Elbette seviyeleri hızla atlayıp bugün Ankara’nın ileri gelen pokemon avcılarına dönüşmüş kişiler bir süre sonra bu kamera özelliğini kullanmayı bırakır, bunu çaylakça bulurlar. Kamera özelliğini kapatmak için pokemon avladığınız sırada ekranın sağ üst köşesinde bulunan AR tuşunu kapatmanız yeterli olacaktır. Böylelikle mütemadiyen takılan sunucular konusunda daha az endişe edebilirsiniz.
Oyuna Genel Bakış ve Bilkentli Okurlar için Birkaç Tüyo
Girizgâhı yaptığımıza göre yazının bundan sonrası daha çok oyunu zaten az biraz çözmüş olan okurlarımız için. Sıra geldi bir an önce o antrenman alanlarını ele geçirmeye! Öncelikle diğer pek çok oyunda olduğu gibi burada da altın kurallarımızdan bir tanesi sabırlı olmak. Bir gecede ulusal şampiyonluk elde etmeniz mümkün olmayacak. Hâli hazırda fazla yürüyüş yapan biriyseniz daha hızlı ilerleme olanağı bulabileceksiniz. Eğer siz de ülke genelini oluşturan o miskinlerdenseniz ise merak etmeyin, gerçekten yürüyüş yapmadan yumurta çatlatmanızı sağlayacak birkaç yöntemin mevcut olduğu konuşuluyor. Oyunun yürüyüş yaptığınızı sanması için hem bir hareket olmalı hem de harita üzerinde yer değiştirmelisiniz. Bir araçla yolculuk yaparken hızınız fazla olacağı için yürüyüş yapmadığınız oyun tarafından bilinecek. Eğer hareket hâlindeyken bir yandan da yumurtalarınızın çatlaması için yürüyüş yapıyor gibi görünmek istiyorsanız yöntemlerden bir tanesi bisiklet sürmek. Kulağıma gelen ilginç haberlerden biri ise, bir taksi şoförünün Bilkent ve ODTÜ arasında pokemon oyuncuları için ring yapıyor olduğu, çünkü araç hızı 20 kilometrenin altında olursa oyun bunu yürüyüş yaptığınız şeklinde algılıyormuş. Bisikleti ters çevirip janta telefonu bağlamak ve tekeri çevirmek, tavan vantilatörünü telefonu üzerine yerleştirip bağladıktan sonra çalıştırmak, pikap kullanmak ya da saat akşam 5’teki Tunus servisine binmek de Bilkentlilerin sıklıkla tercih ettiği yöntemlerin arasında. Ben örnek bir oyuncu olarak(!) bu yöntemlerin hiçbirini şahsen denemedim, fakat navigasyon sistemini de göz önünde bulundurursak oyumu Tunus servisini kullanmaktan yana kullanırdım.
Yumurtalarımızı çatlattığımıza göre sıra geldi kampüs içinde yapabileceklerimize. Elbette Bilkent Üniversitesi bu oyun için bir cennet çünkü pokemonlar en çok popülasyonun yoğun olduğu yerlere uğrarlar fakat çimlik, ağaçlık, kayalık ve sulak alanları da tercih ederler. Kampüsümüz ise bize bunların hepsini aynı anda sunabiliyor. İki antrenman alanına ek olarak birçok da poketop alınabilecek durağa sahip okulumuzun şüphesiz ki en uğrak noktası İhsan Doğramacı heykelinin de bulunduğu, büyük havuzlu meydan. Oradaki banklara oturarak ağaçların sunacağı gölgeden yararlanabilir ve yaz sıcağında sahip olacağınız serinlik lüksüyle keyifli bir şekilde oyunda seviye atlayabilirsiniz. Geçip oturduğunuz bank, tam üç durak noktasına aynı anda erişiminizin olmasını sağlayacak ve onları her beş dakikada bir tekrar kullanabileceksiniz. Böylelikle poketop ve iksir stoklarınız sürekli olarak yenilenecek. Stokların yenilenmesi oldukça fazla önem arz ediyor çünkü havuz bölgesinin özelliği orada sıklıkla birinin yem cazibesi (lure module) kullanıyor olması. Bir kişi bu eşyasını kullandığı zaman yarım saat boyunca mekânda bulunan herkes özellikten faydalanabiliyor. Alana daha fazla pokemon çekiliyor, bu pokemonların bazıları da ‘yakındakiler’ listenizde bulunmayan ve nadir rastlanan pokemonlar olabiliyor.
Benim kampüsteki favori dört mekânım ise yemekhane, Mayfest çim alanı, mescit ve A Binası. Yemekhanenin özelliği oradaki duraktan her zaman için çok daha fazla hediye alabiliyor olmanız. Kısacası vaktiniz kısıtlıysa ve yalnızca birkaç durağa uğrama imkânınız olacaksa bu durakların birinin yemekhane olmasını tercih etmenizi öneririm. Çim alan ender pokemonların uğrak noktası olarak kampüs içerisinde öne çıkarken yakınında bulunan mescit sayesinde bizlere çantamızı doldurma imkânı da tanımakta. Orada yem cazibesi kullanmanın büyük havuza oranla daha mantıklı olduğunu da belirtmekte fayda var, çevre koşullarına ek olarak havuz bölgesinde her daim ağa aşırı yüklenme olduğundan mescit tarafında oyununuzun daha az hata verdiğini fark edeceksiniz. A Binası ise hem iki durağa sahip olmasıyla hem de nadir rastlanan pokemonların orayı sıklıkla ziyaret etmesiyle Pokémon GO oyunuyla birlikte daha da çok uğrak bir nokta olmaya başlayacak gibi görünüyor. O tuhaf biçimli renkli koltuklarda ya da çalışma alanında oturun ve bekleyin, ıssızlığın tadını çıkarın. Çok geçmeden çevrenize akın edecek pokemonlar ile uğraşmaya başlayacaksınız. Yarım saat içerisinde orada yakaladığım pokemonlardan birkaçı Mr. Mime, Gastly ve Parasect.
Yeterince pokemon topladıysanız, tozunuz ve şekeriniz de varsa sıra oyunun bir başka eğlenceli özelliğine geliyor: Pokemon geliştirmek. Öncelikle hızlı seviye atlamak için bir taktikten bahsedeyim. Çevrenizdeki Pidgey ve Rattata fazlalığı belki de canınızı sıkmakta ve muhtemelen onlara poketop harcamamayı tercih ediyorsunuz. Bu oldukça yanlış. Toplayabildiğiniz kadar sık rastlanan pokemon toplamalısınız ki onları transfer ederek kazanacağınız şekerlerle elinizde kalanları evrimleştirebilin. Pokemon geliştirmek çok fazla deneyim puanı kazandırdığından seviye atlamanızı da fazlasıyla hızlandıran bir işlem. Dokuzuncu seviyeye geçerken hediye olarak kazandığınız şanslı yumurtayı kullandıktan sonra üst üste pokemonlarınızı geliştirirseniz bir seferde belki de iki seviye birden atlayacak kadar deneyim kazanma imkânı bulacaksınız. (‘Lucky Egg’ eşyası kazanılan deneyim puanlarının iki katını almanızı sağlamaktadır.) Bu şipşak seviye atlama işleminin dışında pokemonlarınızı geliştirmeden önce onları güçlendirebildiğiniz kadar güçlendirmenizi öneririm. Ayrıca geliştireceğiniz pokemonun yalnızca çarpışma puanını değil fakat büyüklüğünü ve saldırı puanını da elinizden geldiğince göz önünde bulundurursanız daha güçlü pokemonlar elde etmeniz mümkün olacaktır.
Ekiplerinizi Oluşturun!
Henüz Türkiye’ye resmî olarak gelmemiş ve takas gibi çok önemli olacak birçok özelliğe sahip olmayan, yalnızca birinci nesil pokemonlara sahip oyunun zaman içerisinde gelişeceği ve daha komplike bir hâl alacağı kesin. Şimdi bile oyun hakkında konuşabileceklerimizin sonu gelmeyeceğe benziyor. Bilkent’te yeni okul dönemini bu sefer normalden daha fazla kişi heyecanla karşılayacak olsa gerek. Şu an için kampüste ve sanıyorum dünya genelinde Kırmızı Takım’ın üstünlük kurmakta olduğundan bahsetmemiz mümkün. Kırmızı Takım ile burun buruna olan takım ise Mavi Takım. Sarılar bu kapışmada biraz geri planda kalıyor gibi görünüyor fakat bu yeni takım seçimi yapacak olan kişilere de fayda sağlar nitelikte. Eğer Kırmızı Takım’da yer alırsanız pek fazla antrenman alanı ele geçirme şansınız olmayacak çünkü onların geneli zaten sizin takımınızın elinde olacaklar. Sarı Takım üyesi olursanız ise önünüzde sonu gelmeyecek bir mücadele silsilesi uzanıyor. Takımların oyuncu profilini etkilediğine dair teoriler mevcut fakat bunların hiçbiri henüz kanıtlanmış değil. Yine de savaşçı ve güce önem veren bir pokemon avcısı olacaksanız Kırmızı Takım’ı tercih etmeniz mantıklı olacaktır. Karakterinizi yansıtan ve hedeflerinize ulaşmanızı sağlayacak takımınızı da seçtikten sonra kendinize hemen birlikte pokemon arayabileceğiniz bir ekip kurmaya bakın. Bilkent Üniversitesi artık sadece akademik alanda değil fakat Pokémon GO arenasında da bir yarışın içinde olacak. Diğer üniversiteleri tez zamanda sollayabilmemiz dileğiyle!