Bu röportajı Harvard Üniversitesinde doktora sonrası araştırmalarını tamamladıktan sonra Bilkent Hukuk Fakültesinde İş Hukuku derslerine girmeye başlamış bulunan Hande Bahar Aykaç Hocamızla gerçekleştirdik.
GazeteBilkent: Merhaba Hande Hocam, öncelikle bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
Hande Bahar Aykaç: Rica ederim.
GazeteBilkent: İlk olarak neden hukuk okumayı seçtiniz?
Hande Bahar Aykaç: Sevgili dedem Necati Kerimoğlu yıllarca çeşitli şehirlerde hakimlik ve avukatlık yapmış başarılı bir hukukçuydu. Onun önemli bir etkisi olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca sevgili babam Nezih Kerimoğlu’nun da yönlendirmeleri oldu. O zamanlar bunu büyük bir bilinç içinde tercih ettiğimi söyleyemesem de bugün hukuk alanının ve akademisyenliğin benim için en uygun meslek olduğunu düşünüyorum ve çok keyif alarak yürütüyorum. Bu açıdan çok şanslı olduğumu düşünüyorum.
GazeteBilkent: Yüksek lisans yapmaya nasıl karar verdiniz? Üniversite seçerken nelere dikkat ettiniz? İlerlemek istediğiniz bölüme nasıl karar verdiniz?
Akademisyen olmak isteyenlere önce yasal stajlarını tamamlamalarını önerir misiniz?
Hande Bahar Aykaç: Ankara’da yaşadığım için sadece Ankara’daki iyi üniversiteleri tercihlerime yazdım ve hukuk alanında kendisini kanıtlamış Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ilk tercihim oldu.
İş hukuku alanına ise, lisans dönemimden beri çok büyük bir ilgim bulunmaktaydı. Bu nedenle okul bittikten sonra bu alanda daha fazla uzmanlaşmak istedim ve bu amaçla yüksek lisansa başladım. Bundan önce de avukatlık stajımı okul bittikten hemen sonra tamamladım. Akademisyen olmayı isteyenlere de bunu mutlaka yapmalarını öneririm.
GazeteBilkent: Robotlaşmanın klasik çoğu iş alanını ortadan kaldıracağı bir dünyada öğrencilere iş hukukuna yönelmelerini tavsiye eder misiniz?
Hande Bahar Aykaç: İş hukuku sosyal yönü ağır basan, çok güncel, dinamik ve bana göre çalışması çok keyifli bir alan. Robotlaşma geleceğe yönelik olarak bir tehdit olarak görünse de iş hukukuna duyulan ihtiyaç –artarak- devam ediyor ve bunun oldukça uzun bir süre de devam edeceğini düşünüyorum. Nitekim uygulamada iş hukukunu doğuran koşullardan çok da farklı bir noktada değiliz. Bu açılardan hukuk öğrencilerine iş hukukuna yönelmelerini tavsiye edebilirim; ancak keyif aldıkları, ilgi duydukları bir alana yönelmelerini daha çok öneririm.
GazeteBilkent: Doktoranızı hangi konu üzerine yaptınız?
Hande Bahar Aykaç: Doktoramı da yine Ankara Üniversitesinde iş ve sosyal güvenlik hukuku alanında yaptım. Doktora tezimi ise Prof. Dr. Sarper Süzek danışmanlığında Türkiye’de önemli bir sorun teşkil eden “İş Hukukunda Alt İşveren” konusu üzerine yazdım.
GazeteBilkent: Doktora sonrası araştırma yapmak için Harvard’a başvurmak nereden aklınıza geldi, öncesinde yurtdışına gitmek gibi bir hayaliniz mi vardı? Oradan kabul almak nasıl bir duyguydu?
Hande Bahar Aykaç: Uzun yıllardır hem akademik hem de kişisel bir deneyim için yurtdışına gitmeyi çok istiyor ve hayal ediyordum. Harvard’dan kabul aldığım an, hayallerimin bile ötesindeydi, hayatımın en unutulmaz, en özel ve en mutlu anlarından biriydi. Kendimi çok şanslı hissediyorum.
GazeteBilkent: Peki, ileride belki sizin gibi doktora sonrasında gitmek isteyen okuyucularımız için bize bu başvuru sürecini anlatır mısınız?
Hande Bahar Aykaç: Öncelikle bir araştırma konusu belirleyip, bugüne kadar yaptıklarıma ve yapmak istediklerime dair bir niyet mektubu hazırladım. Özgeçmişimle birlikte iyi üniversitelerdeki iş hukuku hocalarına gönderdim. Önce Columbia, Illinois, Northwestern, Fordham gibi iyi üniversitelerden olumlu cevaplar aldım. Ancak Harvard iş hukuku profesörü Benjamin Sachs’dan davet mektubu aldığımda gideceğim yer netleşti. Daha sonra üniversitenin başvuru sürecine ilişkin bazı yazışmalar, doldurulması gereken formlar ve diğer detaylar konusunda üniversitenin uluslararası ilişkiler ofisi tarafından bilgilendirildim.
GazeteBilkent: Hangi vizeyle gittiniz? Eğer aileniz de sizinle birlikte geldiyse hangi vizeyi aldılar? Orada post doktora öğrencileri için konaklama imkanları nasıl? Bu kategori içinsizin yararlandığınız bir burs imkanı var mıydı?
Hande Bahar Aykaç: Aldığım vize, Amerika’da değişim programına katılım olanağı tanıyan göçmen olmayan vize kategorilerinden biri olan J1 vizesiydi. Eşim de doktora sonrası araştırma yaptığından o da J1 vizesi aldı. 4 yaşındaki kızımız için de J1 vizesi sahibinin eş ve çocukları için verilen J2 vizesi aldık. Harvard’ın master/doktora öğrencileri/doktora sonrası araştırmacılar için sağladığı evlerden birini kiraladık. Konum olarak Cambridge’in merkezinde, Harvard’a çok yakın ve Charles nehrinin tam kıyısındaydı. Her yerin yürüme mesafesinde olması hayatimizi çok kolaylaştırdığı gibi, kaldığımız yerin düzenlediği çok sayıda sosyal ve kültürel etkinliğe de katılma fırsatı bulduk. İki yıl kaldığımız sürenin ilk yılı için TÜBİTAK 2219 doktora sonrası yurtdışı araştırma bursundan, ikinci yıl için Harvard’ın Labor and Worklife Programının bursundan yararlandım.
GazeteBilkent: Orada bulunmak nasıl bir duyguydu?
Özellikle ilk zamanlar en büyük hayalimi gerçekleştirmiş olmanın heyecanı, mutluluğu ve gururu içindeydim. Bazen sanki bir rüyanın içindeymişim gibi bir inanamama hali yaşadığım da oluyordu. Bir yandan da üzerimde önemli bir sorumluluk hissi, her zaman gelmeyecek bu fırsatın hakkını verebilme, en iyi şekilde değerlendirebilme baskısı vardı. Her ne kadar -her konuda olduğu gibi- belirli bir süre sonra kaçınılmaz olarak bir normalleşme/sıradanlaşma durumu kendini göstermiş olsa da, genel olarak farkındalığımı yitirmemeye ve tadını çıkarmaya çalıştım. Benim için her yönüyle eşsiz, unutulmaz, geliştirici ve çok ufuk açıcı bir deneyimdi.
GazeteBilkent: Derslerin, Türkiye’de verilen eğitimden farklı olarak, Sokratik metotla işlenmesi, bizim sistemimizden sonra zorlayıcı oldu mu?
Hande Bahar Aykaç: Dönem başlangıcında öğrencilere sırasıyla işlenecek konu başlıkları ve bunlarla ilgili incelenecek kararlar ve kitap/makale/okuma parçalarının neler olduğuna ilişkin bir form veriliyor. Her öğrencinin bu kararlara/makalelere oldukça hazırlıklı olarak gelmesi gerekiyor. Nitekim dersin hocası konuya ilişkin çok kısa bir giriş yaptıktan sonra listeden rastgele seçtiği öğrencilerin adını söyleyerek onlara konuyla/kararla ilgili çeşitli sorgulayıcı, şüpheci ve bazen ironi içeren sorular soruyor. Hocanın herhangi bir düşünceyi, yorumu veya bilgiyi hazır olarak sunması ya da empoze etmesi kesinlikle söz konusu değil. Bizim sistemimizden elbette çok farklı ve zorlayıcı. Hem derse çok ciddi bir hazırlık yaparak gelmek hem de ezberci yöntemin tamamen dışında sorgulamayı/düşünmeyi, konulara çok farklı açılardan bakabilmeyi gerektiriyor.
GazeteBilkent: Dönmek mi gitmekten daha zor oldu yoksa gitmek mi dönmekten? Birçok kişi yurtdışına çıktıktan sonra geri dönmeyi düşünmüyor, sizi motive eden neydi?
Hande Bahar Aykaç: Giderken büyük bir mutluluk, heyecan, merak, yaşanabilecek zorluklarla/belirsizliklerle ilgili olarak da biraz endişe içindeydim. Dönme zamanı yaklaştığında ise yine karmaşık duygular içindeydim. Ailemize ve sevdiklerimize duyduğumuz özlem bir yanda, orada kurduğumuz düzeni, arkadaşlıklarımızı, evimizi ve en önemlisi insanı pek çok açıdan çok besleyen, gelişimini destekleyen koşulları ve ortamı bırakmanın zorluğu bir yandaydı. Bu açıdan sanırım dönmek gitmekten daha zordu. Ancak biz dönmek üzere gitmiştik ve baştaki planımıza sadık kaldık.
GazeteBilkent: Yurtdışına okumak için gittikten sonra kalmak isteyen arkadaşlar ne yapabilirler? Hangi alanda ilerlerlerse ileride yurtdışında akademisyenlik yapma şansları olur?
Hande Bahar Aykaç: Yurtdışında akademik alanda rekabet çok fazla. Amerika’da akademisyen olmak için alanınızda uzman olduğunuzu iyi dergilerde yaptığınız uluslararası yayınlarınızla akademik tecrübelerinizle ortaya koymanız ardından da üniversitelerin açık pozisyonlarına başvurmanız gerekiyor. Yurtdışında iyi bir üniversitede yüksek lisans, doktora elbette bu olasılığı artıracaktır.
GazeteBilkent: Son olarak gelecek planlarınız nedir? Bundan sonra sizi nerelerde göreceğiz?
Hande Bahar Aykaç: Genel olarak geleceğin çok da öngörülebilir olmadığı zamanlardan geçiyoruz. Ancak fırsatım olursa sevdiğim işi yapmaya devam etmek istiyorum.
GazeteBilkent: Tekrardan bizlere vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
Hande Bahar Aykaç: Rica ederim.