Merhabalar.Öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba, ben Emre Güleç. Bilkent CS/4 öğrencisiyim.
Değişim Programı ile hangi ülkeye gittiniz? Bu ülkeyi tercih etmenizin özel bir sebebi var mıydı?
Değişim programı ile İsveç’e gitme fırsatı buldum. Seçimimde gideceğim üniversite, ülkeye göre daha büyük bir rol oynadı. Üniversitedeki derslerin Bilkent’teki derslere paralel olması da gitmem için önemli bir etkendi.
Seçtiğiniz bu ülkenin beklentilerinizi karşıladığını söyleyebilir miyiz?
Fazlasıyla. Son günlere doğru, vatandaşlık verseler kabul bile edebilirdim. Gittiğim şehir biraz ufak bir yer olsa da istediğim zaman Stockholm’e gidebiliyordum (Yaklaşık 40 dakika). Kaldığım yer sessiz ve sakindi bir yerdi. Bu, Türkiye’deyken çok özlemini çektiğim bir özellikti ve benim için orayı tatil cennetine çevirdi.
Gittiğiniz ülkede herhangi bir uyum sorunu yaşadınız mı?
Uyum sorunu bana göre başlangıçta kaçınılmazdı; çünkü İsveç Türkiye’ye göre gerek havası açısından, gerek insanları ve yemek kültürü açısından çok farklı bir yer. Ancak, uyum sorununu çabuk atlatıyorsunuz; çünkü İsveç’te yaşamak Türkiye’ye göre çok kolay. Türkiye’de yaya geçidinde yürürken bile her an tetikte olmak zorundasınız. İsveç’te böyle bir durum söz konusu değil. Neredeyse herkes İngilizce biliyor. İngilizce bilmeseler bile insanlar size yardım etmeye çalışıyor. Kısacası, İngilizce biliyorsanız ve insanlarla konuşmaktan çekinen birisi değilseniz herhangi bir sorun yaşama ihtimaliniz yok denilecek kadar az.
Program süresince ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Yemek yapmayı öğrenmek biraz vakit aldı. Kaldığım yer biraz şehir merkezine uzak olduğu için yemek işi bize kalıyordu. Yurdun biraz uzak olması oraya ulaşımı da biraz zorlaştırıyordu. Hangi otobüsün bizim oraya gittiğini çözmek de biraz zamanımızı aldı. Ayrıca, akşamüstü 7-8 gibi her yer kapandığı için alışveriş yapma şansınız olmuyor. Bunlar biraz sıkıntı veriyordu. Sanılanın aksine ders konularında hiç bir sıkıntı yaşamadık. Hocalar ve asistanlar gayet anlayışlıydılar.
Bu süreç içinde yaşadığınız en ilginç anı neydi?
Erasmus süresince 20-25 günlük bir Interrail serüvenim oldu. Bu yolculuk esnasında, yaklaşık 10 Avrupa şehrini gezme fırsatı buldum. Bir çok ilginç şeyle karşılaştım; Amsterdam’da sokaktaki adamların yaklaşıp kokain ister misin diye sormaları, ‘Stonned’ (ot çekip taşlasan) ihtiyarlar, Pisa’daki Türkiye’dekilere benzer pazarlar ve bunun benzeri bir çok şey. En ilginç anımı ise Paris’te yaşadım. Ancak affınıza sığınarak bunu burada yazmasam daha iyi olur. Umarım anlayışla karşılarsınız.
Gittiğiniz ülkedeki eğitimi Türkiye’deki eğitim ile karşılaştıracak olursanız neler söyleyebilirsiniz?
Aradaki bütün farkları anlatmam uzun sürebilir. Bu yüzden gittiğim üniversite ile Bikent arasındaki bazı gözüme çarpan temel farklılıkları anlatayım.
Bilkent’te çoğunlukla ipler öğretmenin elinde. Öğrenciler çoğunlukla kuklalardan farksız bir durumda. Biraz daha açmak gerekirse, öğretmenler öğrencilerine sistemlerini anlatıyor ve bu sisteme uymazlarsa dersten geçme şansları olmadığını söylüyor. Siz o dersi bilseniz de sınavlardan 100 üzerinden 100 alsanız da devamsızlıktan kalabiliyorsunuz ya da hak etmediğiniz bir not alabiliyorsunuz. Pop-quiz ve Attendance quiz gibi (bana göre) çağdışı bir uygulamaya İsveç’te denk gelmedim. Bunları çağdışı olarak nitelendirmemin sebebi ise quizler’in öğretmenlerin ruh haline göre yapılabiliyor olması. Mesela, bir hoca sınıftaki öğrenci sayısını az bulup ya da sinirlenip attendance quiz/pop-quiz yapabiliyor ve bu belirli sebeplerden dolayı gelmeyen bir çok öğrencinin not durumuna etki edebiliyor.
Neyse, hala Bilkent öğrencisi olduğum için daha fazla bir şey yazmayım. Genel olarak ise İsveç’te ailedeki eğitim çok farklı, çocuğun küçük yaşta kendi ayakları üstünde durmasına önem veriyorlar. Ayrıca, benim için en önemlisi olan ve Türkiye’de hiç bir zaman olacağına inanmadığım, insana güven ve saygı burada çok ileri bir düzeyde.
Yaşadığınız bu tecrübe hayatınıza ne kattı?
Aslında biraz stres kattı; çünkü yine kürkçü dükkanına döndüm. Nerede yaşıyorsanız oradaki sisteme ayak uydurmak zorundasınız. Böyle olunca, benim yaşadığım olay biraz attan inip eşeğe binmekten farksız. Bunun yanı sıra, yurt dışında master yapma fikri aklıma bile yokken, bir anda bende bunun hayatıma çok şey katabileceği düşüncesi yarattı. Farklı yaşamları görmek ve karşılaştırmalar yapabilmek hayata bakış açınızı değiştiriyor. Bilmediğiniz bir yerde sürekli bir keşif halindesiniz, sürekli yeni insanlarla konuşmak zorunda kalıyorsunuz ve bu da ikili ilişkilerinizi geliştiriyor.
Eğer tekrar bu programa katılacak olsaydınız, yine aynı ülkeyi tercih eder miydiniz?
Evet.
Son olarak, gittiğiniz ülkeyi tercih etmeyi düşünenlere ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?
Havası hariç 10 üzerinden 10, 5 yıldızlı bir yer. Çekinilecek bir şey yok. Gönülleri rahat bir şekilde gidebilirler.