Genç Jeffrey Beaumont’ın sakin ve huzurlu bir kasabada, yolda yürürken çimenlik bir alanda bulduğu kesik bir kulak… Dedektife bu kulağı götürdükten sonra mahalledeki eski arkadaşı, dedektifin kızı genç Sandy ile olayın iç yüzünü araştırma isteği… Bütün bu merak sonucunda tehlikelere ve karanlık gizemlere bulaşmak…
Bir David Lynch klasiği olan 1986 yapımı Mavi Kadife (Blue Velvet) filminin baş rollerinde Ingrid Bergman ve Roberto Rossellini’nin kızı olan İtalyan oyuncu Isabella Rossellini, Kyle Maclachlan, Dennis Hopper ve Laura Dern var. Film, üniversite tatilinde sakin ve huzurlu kasabasına gelen Jeffrey Beaumont’ın çimenlik bir arazide kesik bir kulak bularak bunun arkasındaki sebepleri, gizemleri bulmasıyla ilgili. Jeffrey kulağı kasabanın dedektifine götürür ve Jeffrey’in eski arkadaşı olan dedektifin kızı Sandy ile bu olayı araştırmaya başlar. Sandy babasının konuşmalarını dinlerken kasabadaki lounge müzik şarkıcısı Dorothy Vallens’ın daha önce de bir cinayete adının karıştığını öğrenir. Jeffrey ve Sandy bu olayı çözmek için Dorothy Vallens’ı araştırmaya başlarlar. Sandy daha isteksiz ve temkinli olsa da Jeffrey’e yardım etmeye karar verir. Jeffrey, Dorothy’nin evine bir delil bulmak için gizlice girer ve zamanında çıkamadığı için kadının dolabına saklanır. Dolaptaki aralıktan kadını gözetlemesiyle başlayan karanlık ve sapıkça kimi olaylar gelişir.
Genelde izlendiğinde anlaşılması zor olan karanlık, gerçeküstü, psikolojik temalar içeren Lynch filmlerinden biri olan Mavi Kadife; gerçekte sıkıcı, rutin ve düzenli bir hayat süren bir bireyin rüyasındaki bilinçaltı malzemeleri, gizli duyguları yansıtıyor. Sandy ailesi ve kendisi için güvenilir, huzur veren bir sevgiliyken; Dorothy, tam tersine, Sandy’nin antitezi bir karakterdir: Mazoşist, hasta ruhlu, karanlık işlere bulaşmış ve muhtemelen yaşadığı travmalarla bu hale gelmiş olan – filmde net olarak bu davranışlarının altındaki sebeplerinin sadece filmde yaşadığı olaylar olup olmadığı bilinemiyor- şuh ve seksi bir karakterdir. Filmdeki tehlikeli adam Frank Booth ise oedipus kompleksli, iktidarsız, sadist, korkunç, gaddar bir adamdır. Kendine duyduğu iğrenmeyi zarar vererek hafifletmeye ve haz duymaya çalışmaktadır.
Aslında Jeffrey’in tüm yaptığı; başta bulduğu deliller doğrultusunda kulağın ardındaki sırrı çözme istemesi, sonra ortaya çıkan engelleyemediği röntgencilik ve en sonunda sadomazoşist davranışlarda ve eylemlerde bir katılımcı olmasıdır. Kesik kulağın ardındaki sır ve devamında gelen röntgencilik ve türlü olayların asıl çıkış sebebi ise, filmin başında Jeffrey’in babasının kaza sonucu hastaneye kaldırılmasıdır. Babasına karşı bu yüzden hissettikleri ve yaşadığı şok, sonrasında bulduğu kesik kulağın ardındaki sırrı araştırma yoluna girmesine ve bu sır adına gitgide saplantı geliştirmesine sebep olur.
Frank ve Dorothy arasında geçen sadomazoşist cinselliğin yanında, bu sefer Jeffrey’e sadist şekilde davranan bir Dorothy var (Jeffrey de mazoşist konumuna düşer). Dorothy mazoşist dürtülerinden dolayı Jeffrey’in cinsellik esnasında ona vurmasını ister. Vurmadığı için de kendisi sadist konumuna geçip Jeffrey’e saldırır; en sonunda kendisine vurulan Dorothy sakinleşir, mutluluk ve haz duyar. Jeffrey, Dorothy’ye vurduğu için vicdan azabı çeker, Dorothy’ye yardım etmek ister. Dorothy, kendi ruhundaki sapıklıkları görüp kendisine yardım etmek isteyen Jeffrey’e bu yüzden aşırı bağlanır ve bunu saplantı haline getirir. Jeffrey’in onu sevmesini ister. Hatta yaşadıkları birleşmeyi de Dorothy, “Hastalığın artık içimde” diye ifade eder. Bu söz de Dorothy’nin ne kadar mazoşist ve saplantılı bir karakter olduğunun göstergesidir.
Bir başka sahnede Frank, dudağına ruj sürer ve bu ruj, aslında Frank’in kendisinden iğrenmesini ifade etmektedir. Sonrasında Frank, Jeffrey’i dudağından öperek bu iğrenmeyi ona bulaştırıp sadistçe Jeffrey’i döver. Böylece Jeffrey, dışarıda dönen karanlık durumları gözlemleyen bir gözlemci, dedektif olmaktan çıkıp, tıpkı Dorothy ve Frank gibi gözlemlenen bir konuma gelir.
Bu arada Sandy’ye karşı sağlıklı romantik hisler beslemeye devam etmektedir Jeffrey. Sandy de Jeffrey’e sürekli yardım etmeye çalışır olayın çözülmesi için. Bir sahnede Dorothy’nin çıplak şekilde Jeffrey’e sarılması ve Sandy’nin buna şahit olması gözlemleme ve araştırma isteğini bastırğına işaret ediyor hatta yaralı bir halde olduğu için Dorothy’ye yardım eder yine şüpheli bir tavırla. Ama en sonunda Dorothy’nin Jeffrey’e “Gizli aşkım. Seni seviyorum. Sev beni.” diye saplantılı ve çıldırmış şekilde bağırması ve “Hastalığını içime bıraktı.” şeklindeki ifadesine kadar Sandy sadece şüpheli bir şekilde ambulans çağırmaya ve yardım etmeye çalışır. Durumu araştırmaktan korkar ve Jeffrey’i affeder. Bir diğer deyişle Jeffrey, rüyasında Sandy’yi bilinçaltındaki şuh ve hastalıklı bir karakterle aldatmış olur. Bu durum da Jeffrey’in bilinçaltı ve toplum kuralları sonucu bastırdığı uç arzularını ifade eder. Hatta Sandy’nin de bu kurallar doğrultusunda kendisini bastırması, Jeffrey’in bilinçaltında Dorothy gibi bir karakterin yaratılmasına sebep olur.
Rüya biter ve Sandy ile Jeffrey huzurlu ve mutludur. Dorothy ise oğlu ile vakit geçiren, oyunlar oynayan mutlu bir annedir.
Dünya çok garip bir yer.