Irk, yaş, din, kültür, deri rengi, cinsiyet, cinsel yönelim, saç rengi, engellikler, davranışlar farklıdır. Bütün insanlar eşittir! Herkes eşit miktarda saygıyı hak eder. Birisine sizinle aynı olmadığı için farklı davranmak önyargı olarak bilinir. Önyargı yanlıştır!
Bu afişten, Birleşik Krallık’ın hemen her okulunda, her kütüphanede, insanların birbirleriyle iletişim halinde oldukları her yerde bir tane bulunmakta. İleti aynı: Dünya üzerinde birbiriyle aynı olan kimse yok – kimse kimseye kendisine benzemediği için saygısızlık yapamaz.
Birleşik Krallık, özellikle 1976’da çıkardığı Ayrımcılığın Engellenmesi Yasası ile bu konuda çok büyük ilerleme kat etti. O günlerde, deri rengindeki farklılıklara dayanan önyargı çok yaygınken çıkarılan bir yasaydı bu. Zamanla, önyargılara karşı verilen bu savaşın hedefleri genişlemiş. Bu yazıda bahsedeceğim de bunlardan birine; homofobik ve transfobik önyargılara karşı bir tepki göstermek için ortaya çıkan bir yürüyüş: London Pride 2012.
1972’den bu yana, İngiltere’nin başkenti Londra’da, kentin en büyük meydanına doğru bir yürüyüşle başlayan ve konserlerle sona eren bir yürüyüş bu; ancak kırk yıl önceki amacından tamamen farklı artık. Kırk yıl önce, kendilerine verilmeyen hakları talep etmek için yürüyen eşcinseller ve transseksüeller, bugünlerde arkadaşları, dostları ve önyargısız ailelerle birlikte, farklılıklara gösterilen saygıyı kutlamak için yürüyorlar.
Bu yıl, yaklaşık yirmi beş bin kişi, onlara tezahüratlarıyla destek olan on binlerce kişiyle birlikte Trafalgar Meydanı’na yürüdü. Bu yürüyüş, bir protesto yürüyüşünden daha fazlasıydı: Çocuklu ailelerin de katılabildiği kadar büyük bir eğlence, bir kutlama. Yürüyüşün sonunda, fantastik bir gösteri gerçekleştirildi. İngiltere’nin muhafazakâr Başbakanı David Cameron’un mesajının okunmasıyla başlayan bu gösteri artık yıllardır düzenlenen bir aile eğlencesi olarak görülmeye başlanan bir konserle devam etti. Konserde, İrlanda’nın ünlü pop şarkıcısı Boy George ve Kanada’nın en önde gelen R&B sanatçısı kabul edilen Deborah Cox gibi efsanevi isimler de yer aldı.
Birleşik Krallık “fobiyle” savaşında çok büyük mesafeler kat etti. Bugün, artık hiçbir farklılık yasal bir ayrımla karşı karşıya değil. Medya, bu ayrımları gözetmeme konusunda denetleniyor; ayrımcılık havası taşıdığı düşünülen reklamlar bile yayınlanmıyor. Başta da belirttiğim gibi, London Pride artık bir protesto ve hak arama yürüyüşü değil, farklı olmaktan duyulan onuru gösteren bir yürüyüş de değil: London Pride, herkesin farklı olmasına saygı gösterilen bir ülkede yaşıyor olmaktan duyulan gururun yürüyüşü.
Artık istenen, bu mücadeleyi uluslar arası alanda sürdürmek; eşcinselliği suç olmaktan çıkartmak, transseksüel bireylere, tüm dünyada yaşama hakkı sağlamak –Bugün’ün Londra’sını Yarının Dünya’sı yapmak!