kalem ve kağıt 1Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum. 

Evet, Attila İlhan’ın bu dörtlüğünü ezbere biliyoruz. Biliyoruz ama ya sonrası? Acaba çok tekrar ettiği için mi biliyoruz yoksa liseden kalma bir kulak dolgunluğu mu var? Genelde toplumumuzda edebiyata karşı bir ön yargı mevcut ki, o da şudur; eğer şiir yazıyorsan veya edebiyatla ilgileniyorsan kesin aşıksındır. Yani toplumumuza göre bu durumun başka bir açıklaması olamaz ve ne yazıktır ki çoğu zaman, medya tarafından da bu durum böyle ifade ediliyor. Genelde aşk temalı bir dizide veya aşk temalı bir şarkı arasında kullanılan şiirlerin gittikçe kullanım alanları kısıtlanıyor ve ben bu durum karşısında şiirlere sadece belli bir noktadan baktığımızı düşünüyorum. Bunun sonucunda da yazarların ve şairlerin anlatmak istediklerini anlayamıyoruz.
soru işaretiÖrneğin Ahmet Erhan; geçen sene Ağustos ayında kaybettiğimiz değerli şairimiz. Bilenler sayılıdır eminim ama benim çok beğendiğim ve çok anlamlı bulduğum bir şiiri vardır; “Yaşama Sevinci”. Bu şiirinde şunları anlatıyor;

ahmet erhan

Bütün haklı kavgalarında dünyanın
dövüştüm, diyebildiğim zaman
Okudum bütün kitapları, bütün şiirleri yazdım
Ve topladım bütün dillerin en güzel sözlerini,
sıraladım tek bir sözlükte
Bütün mayınları, bütün dikenli telleri
ayıkladım sınırlardan
Ve bir tek zorba çıkmadı önüme.
Bu dünyada acı çeken tek bir insan yoktur,
diyebildiğim zaman
İşte o zaman ölebilirim.

Toprağımda bir çığlık olur da büyür
yaşama sevincim…

 

Anlatıyor anlatmasına da,  “Burada ne demek istiyor?” Bana göre önemli olan nokta burasıdır. Bu yüzden bile bir şiiri günlerce okuyabilir ve hakkında düşünebilirim. Tabii ki herkesten aynı ilgiyi bekleyemem. Şiir işinin tamamen ilgiye dayalı olduğunu çok iyi biliyorum. Ama bunu düz yazılarda da uygulayabiliriz. Ben sadece şiir veya yazı yoluyla genel düşünce tablosunu değiştirmek ve yardım etmek isterim ki bunun için de farkındalık önemlidir ve ne yazık ki bu farkındalığın çevremde çok az olduğunu görüyorum.  Farkındalık dediğimiz olay, gerçekleri doğru şekilleriyle bilip akıl süzgecinden geçirdikten sonraki algı yani bilinç kavramıdır. basamakBu algımızı geliştirmenin de bir çok yolu olsa da en güçlüsü bol bol okumak ve analiz ederek düşünmek olacaktır. Çünkü; şüphesiz ki yazarların da bizden beklentisi bu olacaktır. Yani eminim ki gerçek bir şair/ yazar çok okunmak yerine çok anlaşılmayı tercih eder. Bu sayede yeni insanlar da tanımış oluruz. Şimdi diyeceksiniz ki;  “Nasıl?”

kitap okuma alışkanlığıBana göre birisini tanımak için yüz yüze gelmek şart değildir. Bana göre o kişinin varsa eğer yazılarını, şiirlerini okumak ve anlamak yeterlidir. Böylelikle kendimize sayısız dost edinebiliriz hem de öyle sizi yoracak cinsten değil, sizi hem anlayacak hem de sizin onu anlamanızı sağlayacak cinsten; arkadaşlar, dostlar…

Belki siz de şimdi bu yazıyı okuduktan sonra yazar ne demek istemiş diye düşünebilir hatta belki tekrar okumak isteyebilirsiniz, kim bilir. Ve ben de size, beni ve okuduğunuz diğer tüm yazarları, şairleri iyi anlamalar diliyorum.

 

Leave a Reply