olabilir

14 Aralık akşamı Bilkent Senfoni Orkestrası –biri Türkiye’de ilk kez olmak üzere- üç eseri ilk defa seslendirdi. Usta Şef Gürer Aykal’ın yönettiği programda Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Klasik Gitar Anasanat Dalı öğretim üyesi Kağan Korad da gitarı ile orkestraya eşlik etti.

Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Klasik Gitar Anasanat Dalı öğretim üyesi Kağan Korad, gitarı ile Bilkent Senfoni Orkestrası’na eşlik etti.

Orkestra ilk olarak Midas’ın Kulakları ve Çeşmebaşı adlı  orkestral süitleri ile tanınan besteci Ferit Tüzün’ün Elazığ yöresine ait folklorik bir dans olan Çaydaçıra’dan esinlenerek bestelediği Çayda Çıra adlı eseri seslendirdi. Bestecinin Anadolu ezgilerinden derin bir biçimde esinlenip kendine özgü renkleri de ilave ettiği eserin “Düğün Havası”, “Geçiş” ve “Çayda Çıra” adlı bölümlerinin genel olarak kısa fakat yoğun bir yapıya sahip oldukları göze çarpmaktadır. Çeşitli eleştirmenlere göre “diğer Türk bestecilerinde ağırlıklı olarak görülen Anadolu’ya duygusal içeriden bakış” Tüzün’ün eserlerinde karşımızda çıkmamaktadır. Bunun yerine Tüzün –Çayda Çıra’da da olduğu gibi- romantizmden uzak durarak nesnelere dışarıdan bakan, zaman zaman ise ironiye dayanan ifadesel özellikler kullanmıştır.

Konserin ikinci bölümünün başlamasından evvel Kağan Korad alkışlar eşliğinde Şef Gürer Aykal’ın yanıbaşındaki koltuğa oturdu. Kübalı besteci Leo Brouwer’e ait afro-Küba ritimleri, folk temalar ve minimal ögelerle bezeli, ülkemizde ilk defa seslendirilen  Iberia Süiti adlı eserine gitarıyla eşlik eden Korad, performansın ardından büyük alkış aldı. Sahneden ayrılmadan evvel dinleyicilere ufak bir sürpriz yapan Korad, Arjantinli şair Alfonsina Storni’nin kendini denize atarak intihar etmesinden esinlenen Ariel Ramirez ve Felix Luna’nın bestelediği Alfonsina y el Mar (Alfonsina ve deniz) adlı şarkıyı gitarıyla icra etti.

Verilen ufak aranın ardından ünlü Rus besteci Piotr Ilyich Tchaikovsky’ye ait “Küçük Rus” adıyla da bilinen 2 numaralı senfonisi seslendirildi. Bestecinin 1872 senesinde –yani 32 yaşında- bestelediği bu eserin “Küçük Rus” olarak anılmasının sebebi, senfoninin hemen başında önce korno ardından fagot ile seslendirilen ezginin Ukrayna’da Küçük Rusya adı verilen bir bölgeye ait olması imiş. Bahsedilen huzurlu girişten hemen sonra adeta fırtınalı bir atmosfere bürünen eserin Tchaikovsky’ye özgü dalgalanmaların ardından yine görkemli ve oldukça ürpertici bir finale sahip olması, onun alışılageldik eserlerinde de karşımıza çıkan bir özelliktir. Kimi eleştirmenlere göre bestecinin bu seçimi kendi ruh dünyasını yansıtmaktadır, zira Tchaikovsky yaşadığı ancak açığa vuramadığı sıkıntılarını müzik aracılığı ile patlamalar halinde ortaya dökmektedir.

Orkestrayı ünlü Şef Gürer Aykal yönetti.

Bu karmaşık eserin gürültülü finalinin ardından salonda bir alkış tufanının koptuğunu söylemeliyim. Ancak Şef Aykal bu beğeniyi yeterli bulmamış olacak ki dinleyicilere senfoninin ilk defa icra ettiği bu üç eserin çalınması kolay eserler olmadığından dem vurdu ve özellikle son bestenin final bölümünün kusursuzca çalındığını ve orkestranın daha büyük bir alkış hak ettiğini belirtti. Bunun üzerine Tchaikovsky’nin eserinin final bölümünü yeniden seslendiren orkestra, birçok izleyici tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı.

Bilkent Senfoni Orkestrası’nın 14 Aralık gecesinde icra ettiği eserlere göz attığımızda , her üç eserin de yazıldığı ülkelerin kültüründen ve müzik anlayışından bağımsız besteler olmadığını görüyoruz. Bilinçli bir seçim olduğu açık olan bu ayrıntı sayesinde çeşitli kültürler harmanlanarak ortaya enfes bir sentez konulmuştur.

Leave a Reply