Mehmet Turgut’la “Âlâ Portreler”e Dair

Sanat düşüncelerimizi anlatmak için kullandığımız bir yoldur, araçtır. Fikirlerimizin hayal gücümüzle birleşmesiyle oluşan  en güzel anlatımdır. Sanat; resim, müzik, tiyatro, dans, fotoğraf vb, her biri en az bir öteki kadar zor birçok alanı içinde barındırır.

Yeni doğan bir bebek gibidir sanatla uğraşmaya başlayan birey ve emekleyen çocuklar gibi düşe kalka öğrenir ilk adımı atmayı sanata. Keşfeder, araştırır, yaratma gücünü geliştirir, günlerini aylarını hatta yıllarını harcar. Güzele ulaşabilmek adına zorlu bir yoldan geçer. Eser yaratmak emek ister; kültür, bilgi ister.

Sanatçı kimliğini alana kadar birey, alanında bir nevi çıraktır. Sanatçı olmuşsanız eğer o işte usta olmuşsunuz demektir.  Sabır ve fedakarlık ile  alınan bu uzun yolculuğun sonunda, başarı ve ustalık vardır.

Zaman, sabır, sadakat…

Bu üç önemli kavramı  bir fotoğraf sanatçısının eserlerinden görmek istemez miydiniz peki? Başarılı fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut, elde edilecek gelirin Oyuncular Sendikası aracılığı ile sinema emekçilerine aktarılacağı, fotoğraf sergisi  “Âlâ Portreler” ile, 9  ustayı kamerasına alarak bu üç kavramın ustalık yolundaki önemi ve gerekliliğini o kadar etkili anlatıyor ki !  27 Şubat ile 04 Mart tarihleri arasında  CerModern’ de gerçekleşen  bu sergiyi biran önce gidip görmenizi yürekten dileyerek ,  zevkle sergiyi anlatmaya başlıyorum!

IMG_4166

Aslına bakarsanız oraya giderken bir yazar olarak değil, sanatla uğraşmaya küçük yaşta karar vermiş bir sanatçı adayı olarak gittim. O kadar uzun ve emek isteyen bir yol ki, bir ömür veriyorsun sanatçı ünvanı alabilmek için. İşte bu sergi bunu o kadar güzel anlatıyor ki, koşa koşa gittim. Sergi alanına girdiğimde karşımda kocaman bir ekran vardı. Mehmet Turgut’un ele aldığı 9 usta; Ara Güler, Aydın Boysan, Erdal Beşikçioğlu, Leman Sam, Mustafa Alabora, Rutkay Aziz, Şebnem Dönmez, Yetkin Dikinciler, Zeynep Oral’ın bir buçuk dakikadan oluşan videolarını yansıtan o dev ekran tam karşımdaydı. IMG_4240Ekranın kenarlarında çekilen fotoğraflar vardı ve o kadar güzel ışıklandırılmışlardı  ki; sanki her an hareket edecekler gibi  net, güçlü ve mükemmel çekilmiş, anlam yüklü fotoğraflar.  İçeri girdiğimde Ara Güler’in videosu başlayacaktı. Ekranın önünde buldum kendimi bir anda! Mehmet Turgut’a bakarak anlatıyordu anlattıklarını, belli. Ama o kadar etkili anlatıyordu ki söylediklerini üstünüze almamak elde değil! Her ne meslekle uğraşıyorsanız uğraşın o bir dakikada kendinize ait bir söz buluyor, ders alıyorsunuz. Diğer videolar devam ederken tek tek fotoğrafları gezmeye başladım. Beni etkileyen ve en dikkat çekici şey şuydu; her bir ustanın suratında  tatlı bir yorgunluk, emek, başarı, acı, keder mutluluk, hüzün… Sanki bu yolculukta yaşadıkları tüm duygular suratlarındaki çizgilerdeydi! Etkilenmemek elde mi! Fotoğraftaki ustaların gözlerinin içine baktığınız zaman, sarf ettikleri emeği, ustalığa ulaşma yolunda gösterdikleri sabrı görüyorsunuz. Fotoğrafların içinde kaybolurken  Rutkay Aziz’in videosu oynuyordu. Bir yandan sesini duyuyordum  “ …O yol sabırla alınırsa, sonunda kazanılan başarılar emeğe dayalı olduğu için çok daha büyük bir keyif ve başarıyı da beraberinde getiriyor” İşte onu duyduğunuz an bir kez daha anlıyorsunuz ki bu başarı her şeye değer.  Ardından tekrar ekranın karşısına geçtiğimde tüm ustaların videosunu izledim, bir dakikaya o kadar büyük anlamlar sığdırmışlar ki! Üstümde etki bırakan diğer bir video da Erdal Beşikçioğlu’na ait olan… Videoda hiç konuşmuyor diğer sanatçılar gibi. Kağıtlar gösteriyor, ustalığa doğru ilerlenen yolda karşılaşılan durumları birer kelime ile anlattığı kağıtlar. Sırayla gösteriyor. Bakışları çok etkiliyor! Gösterdiği her kelimeyi yaşadığı o kadar belli ki bu uzun yolda!  Sabır, acı, yoksulluk, haksızlık ve en son gösterdiği kağıt ‘tüm bu durumlar karşısında ses çıkarmadan onları bekleme erdemi’… İşte o an gözlerinizin içine öyle bir bakıyor ki; ustalığın ne kadar zor yollardan geçtiğini, o zorlukları kalbinizde hissediyorsunuz. En sonunda kağıdı uçak yapıp atmasıyla da tatlı bir gülümse beliriyor suratınızda.

Mehmet Turgut ve babası  Ahmet Turgut

Mehmet Turgut ve babası Ahmet Turgut

Derken arkamda bir gürültü belirdi. Mehmet Turgut sergi alanına girdi. İşte diğer bir usta dedim! Onunla sohbet etmeden oradan gitmeyecektim! Kırmadan, seve seve kabul etti ve sohbet etmek için dışarı çıktık. Bir sergiden en fazla ne kadar etkilenirdi ki insan, böyle dili tutulsun? Sorularımı sormaya başladım büyük bir heyecan ile… Röportaj adı altında kısa ve tatlı bir sohbete başladık.

İlk önce videolarında her bir sanatçının ustalık kavramı anlattığını, onları dinlerken bu işe ne kadar emek verdiklerini  yürekten hissettiğimizi belirttim; hepsinin yüzünde tatlı bir yorgunluk, sabır, acı, keder, mutluluk var… Bunu hissetiğimizi söylediğim an, “İşte istediğim etki de buydu zaten” dedi. En çok Ara Güler’in videosundan etkilendiğimi söylediğimde ise, “Bana bakarak konuştu zaten orada” dedi gülümseyerek. Sizin hocanız zaten dediğimde “O hepimizin hocası…” dedi! Aynen öyle… Sanatçılar hepimizin birer  öğreticisidir. Hayatı öğretirler  yansıtırlar bize eserlerinde, sözlerinde. Öyle değil midir?

Daha sonra hemen neden bu sanatçılar ile çalıştığını anlattı , zaten hepsiyle daha önce de çalışmış ve hepsinin kendi üstünde birer etkisi olduğunu söyledi . “Ayrıca fotoğraf çekimi sırasında farkettiyseniz hepsine özel bir mekan hazırlandı ve bu onları rahat, huzurlu kıldı. Fotoğraflarda da o yüzden bu kadar huzurlu ve rahatlar” dedi. Gerçekten de öyle idi , fotoğraflarda hepsine ait birer eşya , fotoğrafları daha anlamlı kılmış.  Daha sonra hemen güncel konulara girdik. Günümüzde her makine alan fotoğraf sanatçısı oluyor , tabii ki de bu çok rekabetli bir yol ama bu kadar da kolay olmaması gerektiğini düşünüyorum. Mehmet Turgut ise bu durumu ustalık kavramıyla yorumlayarak “Öncelikle sanat ile uğraşmak istiyorsan kimse seni engelleyemez. Çok çalışman lazım hem mimar hem fotoğrafçı olamazsın . Bir işte ustalaşmak istiyorsan kendini ona vermelisin. Tek bir yere odaklanıp onun üzerinde çok çalışman gerekiyor . Herkes genelde fotoğrafçılığı ikiye ayrır. 1, hobi olarak yapanlar; 2, meslek olarak yapanlar…  Meslek olarak eğer yapacaksan çok çalışman gerekiyor. Kendini başka bir şeye vermemen gerek. İki işi aynı anda yapamazsın. Çok iyi iş çıkarabilirsin ama bugün çok iyi değil, çok çok iyi işler çıkarman gerekiyor” dedi.

DSC_0272Bu kısa ama tatlı sohbette aslında ben çok şey öğrendim. İlla ki  sanat alanında değil, her meslek için kendinize birer ders çıkarıyorsunuz . Mehmet Turgut  ile tanışmak, onunla konuşmak çok güzel bir deneyimdi. Bazıları sanatçı ile konuşamadığı için üzülür, ama şunu demeliyim ki sanatçı en başta eseri aracılığı ile sizinle iletişime geçer. Sizin de cevaplanmasını istediğiniz sorularınız varsa ustalığa dair, hemen gidip bu sergiyi görün. Alanınız her ne olursa olsun o kapıdan içeri girdiğiniz zaman ile çıktığınız zaman aynı olmayacaksınız , emin olabilirsiniz. Hepinizin bu duyguyu yaşaması dileği ile… İyi seyirler!

 

Leave a Reply