Günümüzde bazı kavramları çok dar bir görüşle inceliyoruz, hatta incelemeye gerek bile duymuyoruz sadece kabul ediyoruz. Hâlbuki toplumların giderek geliştiği düşünülürse, neden daha açık görüşlü olmak için adım atmıyoruz? Geçen hafta, bir süredir vizyonda olan Stajyer filmine gittim. Oyuncu kadrosuyla dikkat çeken film, konusuyla da beni kazanmıştı. Yakın zamanda başarıyı yakalamış, online bir alışveriş şirketi; 70 yaşının üstündeki insanlar için “Yaşlı Stajyer Programı” dedikleri bir uygulama başlatıyor. Sloganı “70 yaşının üstünde misiniz, bizim stajyerimiz olur musunuz”? İlk olarak filmin akışından ve oyunculuktan bahsettikten sonra bu ilginç fikrinin ne kadar uygulanabilir olduğu konusuna geçiş yapmak istiyorum.
Öncelikle filmin akışı. Ben’in emekli hayatından bir kesitle giriş yapıyor film. Bir sürü değişik şeyi deneyen Ben, gerçekten çalışmak, işe yaramak, yeni şeyler öğrenmek istiyor. Manavın önünden geçerken “yaşlı stajyerler aranıyor” ilanını görüyor ve hemen başvuruyor. İletişim becerileri son derece gelişmiş olan karakterimiz, yeni işinde günler geçtikçe daha fazla arkadaş ediniyor ve olaylar başlıyor. Daha fazla filmi anlatmayacağım ama izlerken düşündüklerimi yazmak istiyorum. Bir arkadaşımla üç saatlik ders arasında filme gittiğimiz için biraz acelemiz vardı. Ama filmdeki eğlenceli ve rahat tavırlar tamamen filme odaklanmamıza yardımcı oldu, hatta gülerken zamanın nasıl geçtiğini unutmuşuz, geç döndük okula. Filmin sonuna geldiğimizdeyse ne çabuk bitti izlenimine kapılıyorsunuz ve bazı şeyleri değiştirmek istiyorsunuz filmde. Fakat bu çok göze batan bir sorun değil. Filmdeki bir diğer başarılı nokta ise çözülmemiş bir sorun, tamamlanmamış bir karar bırakmamış olmalarıydı. Film bitince tam anlamıyla bitti diyebiliyorsunuz. Kısacası akışı ve anlatımı güzel bir film olmuş.
Oyunculuklardan bahsedecek olursak da; buradaki ton ton stajyerimiz Robert De Niro, hangi açıdan bakarsak bakalım harika bir karakter diyebilirim. Çalışkanlık, dürüstlük, açık sözlülük, düşünceli olmak kısacası iyi kişilikli bir vatandaş var karşımızda. Oyunculuk açısından bukalemun olarak betimleyebileceğimiz Robert De Niro ise bu rol için biçilmiş kaftan. Anne Hathaway, yeni başarıya ulaşmış şirketimizin sahibi ve yaratıcısını oynuyor. Her zaman ki gibi eğlenceli bir karaktere hayat veriyor. Birazcık asosyal, geçimi zor ama iyi niyetli, çalışkan ve başarılı… Bu rol kendisine çok uymuş. Sevecenliğiyle, ilgisiyle belki korkularıyla kendinizden bir şeyler bulacağınız bir karakter olmuş. Yardımcı rollerde Rene Russo, Zack Pearlman ve Christina Scherer filme ayrı bir tat kazandırmışlar, hikâyeyi tamamlamışlar…
Filmi birçok açıdan ilgi çekici ve ilham verici buldum. Özellikle film, tam olarak buna odaklanmasa da “yaşlı stajyerlik” konusunu çok ilginç ve uygulanabilir buldum. Bunun üzerine minik bir araştırma yapmaya karar verdim ve böyle bir uygulamanın olmadığını gördüm. Halbuki gerçekleştirilebilecek ve yararlı olacak bir fikir olarak bulmuştum bunu. Bir de şu açıdan bakarsak herkes diyor ki “yaşlandığımızda ve emekli olduğumuzda sıkılmamak için bir hobi bulmak lazım”, peki yeni şeyler denemeye, kendi deneyimlerimizi yeni nesle aktarırken onarın da size bir şeyler öğretmesini istemez misiniz? Umuyorum, biz yaşlanana kadar bu fikir biraz daha değerlenecek ve hayata geçirilecek. Kim ardından iş derdi olmaksızın staj yapmak istemez ki?
Son olarak boş bir zamanınızı iyi bir şekilde değerlendirmek istiyorsanız filmi tavsiye ederim, izledikten sonra ilginç bazı fikirler edinilebilecek bir film.
Filmin fragmanı:
IMDB sayfası: http://www.imdb.com/title/tt2361509/
Filmin seansları için: http://www.sinemalar.com/film/226083/the-intern