Ankara’da kış başladı sonunda… İlk kar düştü. Bununla beraber, tabii ki kışın olmazsa olmazı olan, film ve kitap dönemi başladı. Kim ilk bulduğu boşlukta bir kitap kapıp elinde salepiyle koltuğa gömülmek istemez ki; ya da alternatif bir senaryo olarak kek, kahve veya çay ikilisiyle güzel bir film izlemek istemez? Bu durumda ikinci senaryoyu seçtim ben… Kışın romantik filmler vazgeçilmez. İlk filmimiz Zamanda Aşk…
Önce filmin kısacık özetine bakalım: Tim Lake, hayatını İngiltere’de deniz kıyısında bir evde, ailesiyle geçirmekte; annesi, babası, kız kardeşi ve dayısıyla rutin bir yaşam sürmektedir. 21 yaşına geldiğinde, babası Tim’e bir aile sırlarını söyler: ailedeki erkekler zamanda geriye yolculuk yapabilmektedir. İlk akla gelen para ve şöhret kazanmak olsa da, babasının tavsiyesiyle Tim bunu yapmamaya karar verir ve bu yeteneğini aşk yaşamı konusunda kullanmaya karar verdiğinde olaylar başlar. Hayatı bir kaosa mı dönüşecektir yoksa mutlu bir hayat geçirebilecek midir? Birden gelen bu yetenek iyi midir kötü mü?
Filmin başrollerinde; Harry Potter’dan Bill Weasley rolüyle tanıdığımız Domhnall Gleeson, Sharlock Holmes‘un Irene Adler’ı ve romantik filmlerin vazgeçilmezi olan Rachel McAdams ile Harry Potter, Underworld serisi ve daha birçok filmden tanıdığımız Bill Nighy oynuyor. Oyuncuların çok iyi bir iş çıkardığına değinmek istiyorum. Rollerini gerçekten yaşamışlar diyebilirim.
Filmin kurgusu ise bir başka övgü konusuydu. Olaylar yavaş yavaş gelişiyor ve ancak bu kadar güzel olabilirdi diyorsunuz film ilerledikçe… Şans eseri karşılaşmalar, kelebek etkisi, seçimler… Film her ne kadar kurgu olsa da; gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşmış hayata. Toz pembe bakmıyor bu film yaşama ama; onu aynı anda hem siyah, hem beyaz, hem de gri görmemize olanak sağlıyor. Filmdeki tüm karakterler tamamen ayrı kişilikler olsa da; iç içe geçmiş hayatlarının çok iyi verildiği kanaatindeyim. Birbirine bağlı bir aile tablosu sunulurken, insanların hala ayrı bir birey oldukları fikri de es geçilmemişti ve bu filmin çok daha iyi olması sağlamıştı.
Bir diğer önemli noktaysa yapılan seçimlerdi. Hayat bir dizi seçimlerden oluşmaktadır. En umutsuz anlarda bile yeniden başlanabileceği, düşülse de ayağa kalkılabilineceği vurgulanmıştı filmde ve Tim’in özgür ruhlu kız kardeşi Kit Kat rolünde Lydia Wilson, bu rolün hakkını verdi.
Filmin benim hoşuma giden özellikle iki yönü vardı. İlk olarak, filmi estetik olarak çok güzel buldum. Renkler, tarzlar, mekanlar, çok mantıklı seçilmişti, bu da Zamanda Aşk’ın hem etkileyici hem de sakinleştirici olmasına olanak sağlamıştı. İkinci olarak, film müzikleri harikaydı. Ben her yerde müziği severim, kitap okurken, çalışırken… Soundtrackların ayrı bir yeri vardır bende; çünkü o müziği çok beğendiysem, onu filmin o kısmıyla birlikte hatırlarım, başka bir iş bile yapıyor olsam o sahneler gözümün önüne gelir. Bu filmin müziklerinin hepsini çok başarılı buldum, içinde beğenmediğim tek şarkı bile yok. Benim açımdan, filmin genel havasını sağlamada müzikler çok önemli olduğu için bu durum özellikle dikkatimi çekti. Aşağıdaki videoda, filmde kullanılan müziklerin çalma listesini bulabilirsiniz.
İyi seyirler ve eğlenceler…