Küresel ısınma; hem Türkçe hem de İngilizce makaleler yazabileceğimiz sabit konulardan biri. Geleceği her zamanki gibi çok da hesaba katmayıp; onu çoğu zaman bilimsel bir malzeme olarak görürken, Dünya Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (WWF) birkaç gün önce anlamlı bir düzenlemeyi hayata geçirdi: “Dünya Saati” (“Earth Hour”). Dünyanın birçok yerinde ışıklar bir saatliğine söndü. Bununla birlikte; iklim değişikliğine dikkat çekmek, gittikçe sınırlanan doğal kaynakların korunması adına güzel bir mesaj verildi. “Aydınlık bir dünya için 1 saat karanlık” mottosuyla çıkılan yolda; birçok güzel yapı da kısa bir süreliğine de olsa karardı. Dünya Saati’yle ilgili haberleri okurken, ne kadar güzel bir çalışma yapıldığını düşünmeyen yoktur herhalde. Ben de öyle düşündüm ve fotoğraflara bakarken, bu güzel mimariye sahip birçok yapıyı kültür ve sanat açısından araştırma ihtiyacı duydum. İşte yanarken de, sönerken de güzelliklerini kaybetmeyen o yapılardan bazıları:
Eyfel Kulesi (Paris)
Kurucu firması Gustave Eiffel’den adını almış, Fransa’nın sembolü denildiğinde akla gelen ilk yapıdır. 1887 ve 1889 yılları arasında, iki yıl gibi kısa bir sürede bitirilmiştir ve bu yapım süreci içerisinde hiç ölüm yaşanmaması; şimdi bile basit apartman inşaatlarında yaşanan ölümlere nazaran, eski şartlar da düşünüldüğünde oldukça dikkat çekicidir. Fakat bu, kule yapıldıktan sonra intihar vakaları olmadığı anlamına elbette ki gelmez; şimdiye kadar 400 civarında insan, Eyfel’den atlayarak hayatını kaybetmiştir. Mimari yapılar içerisinde dünyada en beğenilenler arasında yeri her daim hazır olan Eyfel, Parisliler tarafından ‘Demir Bayan’ olarak isimlendirilmiştir.
Empire State Binası (New York)
Her ne kadar; gökdelen de mimari eser mi olurmuş mantığında olsak da, Empire State Binası’nın önemi yadsınamaz. İzlediğimiz dizilerde, filmlerde çok kere gördüğümüz Empire State, Dünya Saati organizasyonuna destek verdi. 102 katıyla 1931 yılında Dünya’nın en yüksek binası sıralamasında ipi göğüslemiş bu binada; öyle ki, kışın zemin katlarda yağmur yağarken en tepede kar yağdığı görülmüş.
London Eye (Londra)
Londra, hatta İngiltere denince akla gelen ilk yapılardan olan bu büyük dönme dolap; 135 metre yükseklikle Avrupa’nın en yüksek dönme dolabıdır.
Ortaköy Camii (İstanbul)
İstanbul’da bir saatliğine ışıklarını kapatan birçok yapıdan (Beylerbeyi Sarayı, Topkapı ve Dolmabahçe Sarayları, Ayasofya Müzesi, Galata Kulesi vb.) biri de, asıl ismi Büyük Mecidiye Camii olup da, çoğumuzca Ortaköy Camii olarak bilinen o güzel neo-barok yapı. Bir kayık, deniz ve köprüyle bütünleşmiş kartpostallık camii, Sultan Abdülmecit tarafından 1853’te yaptırılmış.
Belarus Ulusal Kütüphanesi (Belarus)
Beyaz Rusya’nın Minsk şehrinde yer alan, mimari açıdan da bir estetik harikası olan bu kütüphane; dünyanın en büyüklerinden. Kütüphanenin önünde de, Belarus’un ilk matbaacısı Franzysk Skaryna’nın anıtı bulunmakta.
Brandenburg Kapısı (Berlin)
Herhalde Berlin’in ünlü yapılarını saymak istesek, Brandenburg Kapısı bunlardan biri olur. Yapı olarak kendi fikrimce harika olan bu kapı, Reichstag’ın yakınlarındadır.
Kolezyum (Roma)
Resimde bile gördüğümüzde hayranlık uyandıran bu güzel yapıyı canlı canlı görmek; bambaşka bir zevk. Özellikle gece aydınlatılmış fotoğraflarıyla sergilenen bu arena, bu sefer ışıklarını kapattı. M.S. 80 yılında tamamlanmış gladyatör dövüşlerinin yapıldığı arena, 2007 yılında yapılmış sıralamada Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri seçilmiştir.
Bunlar, ışıklarını 1 saatliğine söndüren örneklerden sadece birkaçı. Bunlar dışında; Atina- Akropolis, Big Ben ve İngilizce Parlamentosu, Kremlin, Macaristan Parlamentosu, Mostar Köprüsü gibi birçok güzel yapının ve birçok ülkenin bu organizasyona destek verdiğini unutmamak gerekir.