Etik Bir Problem Olarak Küresel Isınma

Yazar Hakkında

Peter Singer modern hayvan hakları hareketi ve efektif altruizm (özgecilik) hakkındaki çalışmalarından dolayı bazı çevrelerde “dünyanın yaşayan en etkili filozofu” olarak anılır.  Yaşamın kutsallığı alanındaki tartışmalı eleştirisi ile de tanınır. 2021’de akademik felsefenin konusu ve dünyayı değiştirecek güç olarak utiliteryanizm (faydacılık) alanındaki çalışmalarından dolayı Berggruen Ödülü’nü kazandı. Ödülden kazancının büyük bölümünü ağır yoksulların yaşamını iyileştiren ve fabrika çiftliklerindeki hayvanların acılarını azaltan organizasyonlara bağışladı. Avusturalya’nın en etkili hayvan hakları topluluğunun ve aynı isimli kitabından hareketle “The Life You Can Save” (Kurtarabileceğin Hayat) isimli organizasyonunn kurucusudur.  “The Life You Can Save” organizasyonunu kurmaktaki amacı, ağır yoksullukta yaşayanlar için üzerimize düşenleri nasıl yapabileceğimiz hakkındaki fikirlerini yaymaktı. “Famine, Affluence, and Morality” (Kıtlık, Refah ve Ahlak) ve “The Most Good You Can Do” (Yapabileceğinin En İyisi) yazıları aynı konudaki çalışmaları arasında. Bugüne dek elliden fazla kitap yazdı veya yazılmasında katkıda bulundu. Şu anda Princeton Üniversitesinde ders veriyor (Singer, 2023).


Peter Singer / Instagram

Giriş

Peter Singer, George Bush’un “en büyük önceliğinin Amerikan vatandaşları olduğu ve bu yüzden ekonomiyi geriletecek “hiçbir” kararın alınmayacağı” (2001) sözlerini hatırlatarak Amerika Birleşik Devletleri’nde iklim konusuna eğilirken konunun etik boyutlarının ihmal edildiğinden bahsediyor. Ancak Singer’in vurguladığı üzere dünyada en fazla sera gazını salan ülkenin nasıl bir eylem planı çizmesi gerektiği etiğin bir konusu ve Amerika’nın adilce paylaşılması gereken kaynakları fazlaca sahiplenmesi etik bir yanlış.


MacCracken

Singer, biliminsanı Michael MacCracken’in bilimsel görüşü farklı perspektiflerden etkileyici biçimde sunduğunu ancak politik duruşunun tarafsızlıktan uzak olduğuna değiniyor. MacCracken’in “George Bush Kyoto Protokolü’nden çekilmesinden sonra dünya çapında aşırı tepki aldığı” sözüne karşı çıkarak tepkilerin fazlasıyla hafif kaldığını ve George Bush’un kararlarında bir değişiklik yaratmadığını hatırlatıyor. Sonrasında Singer’in belirttiği üzere MacCracken’in “Amerika’nın protokole uymasının pratikte bir yolu olmadığı” açıklaması Bush’u sorumluluktan muaf tutuyor, halbuki Amerika’da enerji savurganlığı dikkat çekici ölçüde ve Kyoto Protokolü’ne uysa da uymasa da Amerika kendi çapında dahil bir tasarruf planına sahip değil. Yazar tüm bunların yanında Amerika’nın benimseyeceği çevreci bir politikadan dolayı olası ağır ekonomik kayıplardan fazla etkilenmeyeceğini öngörüyor.

Toman

Yazar bu bölümde ekonomist Michael Toman’ın etik hesaplamalar gibi görünen birtakım hesaplamaların tamamen ekonomi temelli olduğu görüşünü destekliyor. Peter Singer’in eleştirdiği ise ekonomistin sera gazlarını azaltmanın yol açacağı masrafın faydalarından fazla olduğu ve aynı miktar paranın daha doğru değerlendirilebileceği görüşü. Peter Singer bu görüşün etik olarak doğrulanabilir olması için bir kazancın iklim değişikliğinden zarar görenlerin iyiliğine harcanacağının varsayıldığını vurguluyor. Singer’in Toman’ın görüşü hakkında ele aldığı problemler şu şekilde: iklim değişikliğinin yol açacağı yıkımın boyutları ekonominin değil etiğin konusu ve Toman’ın hesapları dünyanın düzeninin değişmeyeceğini varsaysa da büyük bir iklim değişikliğinin ekonomik etkilerini aslında bilmiyoruz.

Gardiner

Çevreci bir planın uygulanabilirliği ve ekonomik boyutu ile ilgili yorumları yanıtladıktan sonra Singer, felsefe profesörü Gardiner’in ahlaki yozlaşmayı çevre politikalarının uygulanabilirliğine bağlayan yazısını karamsarlıkla eleştiriyor. Singer’e göre, iklim konularında konuşurken odak noktası adil ve eşitlikçi bir küresel planın nasıl çizilmesi gerektiği olmalı.

Hafifletme Prensibi: Üç İlke

Singer iklim konusuna etik yaklaşımın öneminden şu şekilde söz ediyor: atmosferin sera gazlarını taşıma kapasitesi kimseye ait olmayan bir tür kaynak olarak düşünülebilir ve bu kaynağın adil paylaşılması gerek. Bu kapasitenin ifade ettiği ise biyosfere zarar verecek bir iklim değişikliğine yol açmayan miktar. Bu bölümün devamında Singer atmosfer ve hayali bir göl arasında bir benzerlik kuruyor. İki yüz köy ve bu köylerin besin kaynağı olarak bağımlı olduğu bir göl olduğunu farz edelim. Bu köylerin atıkları da aynı gölde birikiyor ve belli bir sınırın üzerinde atık birikirse köylerin besin kaynağı olan balıklar ölecek. Atıkların miktarı köyden köye değişiyor. Uzmanların uyarıları üzerine göle dökülen atık miktarının azaltılması gerekiyor. Bir sınır üzerinde anlaşılırken adil bir çözüm için nasıl bir yol planı çizilmeli? Singer bu konuda sunulan üç çözüm yolundan bahsediyor. İlk çözüm planına göre, daha fazla atık üretmiş ve mevcut probleme yol açmış köyler ilerisi için daha katı sınırlamalara girmeli hatta belki de göldeki balıkların azalmasından zarar gören diğer köylerin zararını karşılamalı. Singer’in hatırlattığı üzere çevre kanununda buna benzer yaptırımlara “kirleten öder” denir. Bu ilkeye göre bir üretici başkalarını etkileyecek bir kirliliğe neden oluyorsa kirliliğin giderilmesi ve etkilenenlerin zararını karşılaması için ödemesi gerekir. İkinci plana göre de sınırlar o ana kadarki dengesiz dağılım hesaba katılmadan, onun yerine bölgelerin nüfusu göz önünde bulundurularak belirlenmeli. Singer bu planın da da kendi içinde adil bir dağılım yöntemi olduğunu savunuyor. Üçüncü bir plan ise köylerin gelirleri arasında büyük farklar olduğunu hesaba katıyor. Bu çözüm yöntemine göre daha varlıklı bölgelerin daha fazla bedel ödemesi gerekli, yani varlıklı ülkeler daha katı sınırlara uymalı.

Ne Yapılmalı?

Singer bir önceki bölümde belirtiği üç seçeneğin aynı çözüme götürdüğünü belirtiyor: gelişmiş sayılan ülkelerin sanayileşme dönemlerinden beri atmosfere saldıkları sera gazlarını azaltmalarını sağlamak. Singer’e göre “kirleten öder ilkesi” gelişmiş ülkelerin küresel ısınma problemiyle yüzleşmesini ve harekete geçmesini sağlayabilir, özellikle de bugüne dek onların atmosfere saldıkları gazların taşıma kapasitesini aştığı düşünülürse. Öbür yandan da geçmişi unutup her bölgeye eşit bir sınır belirlenirse de sera gazı salınımını önemli ölçüde değiştirmesi gereken yine gelişmiş ülkeler olacak çünkü toplam sera gazı salınımının dörtte üçü gelişmiş ülkelere ait. Dünya nüfusunun yalnızca dörtte birinin gelişmiş ülkelerde yaşadığı düşünülürse bu büyük bir oran. Hane başı sınır eşit hesaplanırsa Amerika kendi sınırının en az beş katına çıkıyor. Singer, MacCracken’I yeniden alıntılayarak eğer gerçekten eşitlik arayışı, örneğin Amerika’nın karbon salınımını beşte birine indirmesi, yoksulu da olumsuz etkileyecek bir fiyat artışına neden olacaksa böyle bir risk alınmamalı diyor.  Öte yandan Singer mevcut durumun da iç açıcı olmadığını belirtiyor ve bir örnekle sorunu açıklıyor: Amerika’yı eşit bölünmüş bir pastadan bir yerine beş dilim alan, üstelik öbür kişilerin tersine besili birine benzetebiliriz. Singer’in hatırlattığı üzere her durumda eşitlikçi bir planın olası ekonomik sonuçlarıyla baş edilebilir. Kyoto Protokolü zaten gelişmekte olan ülkelere kendi paylarını satma hakkı veriyor ve böyle bir uygulama hem gelişmekte olan ülkeler hem de gelişmiş ülkeler için salınımlarını azaltmaları için iyi bir neden sunuyor. Singer bu hakkı tanımanın ayrıca adil ve uygulanabilir olduğunu ekliyor: bu çözüme gidilirse gelişmiş ülkeler salınımlarımı önemli ölçüde azaltmasalar bile kendilerine ait olmayan bir kaynağı kullanmanın kirasını ödemiş olacaklar. Öte yandan Singer’in belirttiği üzere günümüzdeki durumda gelişmiş ülkelerin üretkenliklerinden kendi başlarına faydalanıyorlar ancak bu üretkenliğin çevresel sonuçlarını diğer ülkeler de deneyimliyor

Sonuç: Rasyonel Karamsarlar ve İklim Ayrıksıları

Yazar, Gardiner’e göre günümüz şartlarının doğası gereği bir değişiklik olmayacağını ve Gardiner’in yaklaşımının sunduğu tek tepkinin aşırı karamsarlık olduğunu belirtiyor. Gardiner’in ikna edici durduğunu kabul etse de Singer temkili bir iyimserliğe yer olduğunu savunuyor çünkü Avusturalya ve ABD hariç gelişmiş ülkelerin tamamı Kyoto Protokolü’nü imzaladı ve alınabilecek diğer önlemleri konuşuyorlar. Singer’ın John lawton’dan alıntıladığı üzere Amerika’yı da etkileyen iklim kaynaklı çevresel felaketler Amerika’daki iklim ayrıksılarını (climate loonies) uyandıracaksa kötü bir durumdan iyi bir sonuç çıkmış olur. Singer, eğer Lawton haklı çıkarsa Amerika’nın etik değil bencil motivasyonlarla harekete geçmiş olacağını ve bu olasılığın Gardiner’in karamsar tablosunu atlattığını söylüyor. Son olarak da Singer, nedeni ne olursa olsun sonuçta felaketten kaçınmak varsa motivasyonun önemli olmadığını belirtiyor.


 Kaynakça

About Peter Singer. Peter Singer. (n.d.). https://petersinger.info/about-me-cv

Singer, Peter. (2006). Ethics and Climate Change: A Commentary on MacCracken, Toman and Gardiner. Environmental Values. 15. 415-422. 10.3197/096327106778226239.

Leave a Reply