Yayınlandığı ilk günden itibaren geniş bir hayran kitlesi olan Shameless, yeni yıla girerken hayranlarına sürpriz yaparak 6. sezonun ilk bölümünü beklenilenden daha önce yayınladı. Diziyi ne kadar özlediğimizi hatırlatan bir bölümle ekranlara dönen Shameless, Gallagherlar’ı bu sezon da bize çok sevdirecek gibi görünüyor.
Yapımcılığını Show Time’ın üstlendiği Shameless, Chicago’da gettoda yaşayan altı çocuk ve bir babanın yer yer kahkahalara boğan, kimi zaman hüzünlendiren hayatlarını anlatıyor. Alkolik ve düzenbaz baba Frank Gallagher belki de ailenin en utanmazı. Emmy ve SAG ödüllü William H. Macy’nin canlandırdığı, 5 sezon boyunca kimsenin aklına gelmeyecek kadar saçma ve ilginç şeyler yapan Frank, bu yaptıklarını o kadar Frankçe yapıyor o kadar orijinal argümanlarla savunuyor ki kendinizi ona hak verirken buluyorsunuz. Babanın bu sorumsuzluğu sonucunda ailenin tüm yükümlülüğü en büyük kardeş Fiona Gallagher’a düşüyor. Her ne kadar özverili ve sorumluluk sahibi olsa da Fiona da beladan uzak durmayı pek başaramıyor. Fiona’yı canlandıran Emmy Rossum’u Yarından Sonra ve Operadaki Hayalet filmlerinden hatırlayabilirsiniz. Kardeşlerin bir diğeri Lip Gallagher ise yaşadığı semtte pek de benzeri olmayan bir akademik zekaya sahip. İlk bölümlerde bu zekasını para kazanmak ve başkalarının yerine sınavlara girmek için kullanan Lip, daha sonra üniversiteye gitmeye ikna oluyor. Yolunu bir türlü bulamayan Ian Gallagher ise eşcinsel olduğunu önce herkesten gizlerken daha sonra saklamaya ihtiyaç duymadan dizide anlatılan ilişkilerden belki de en güzelini yaşamaya başlıyor. İlk sezondan son sezona bambaşka bir insana dönüşen Debbie Gallagher’ın, ilk sezonlarda yaşıtlarında eşi benzeri olmayan bir duyarlılığa sahipken ergenliğe girmesiyle, kendimi de göz önünde bulundurarak, izleyenlerdeki sempatisini kaybettiğini söylemeden geçemeyeceğim. Her ne kadar soyisimleri Gallagher olmasa da bir Gallagher gibi yaşayan komşular Kev ve V, hem Fiona’nın en yakın arkadaşları hem de Gallagherlar’ın kötü gün dostu. Shameless’ı bize bu kadar sevdiren nedenlerin başını bu karakterler çekse de diziye giren herkesin bir şekilde anlatacak bir hikayesi, bizi güldürecek çılgın bir tarafı oluyor. Hayatı zorluklarla, trajik olaylarla dolu bu insanlar ne olursa olsun mağdur edebiyatı yapmayıp hayatın tadını nasıl çıkaracaklarını iyi biliyorlar. Shameless da başarısını en çok yarattığı bu deli dolu karakterlere borçlu kanımca.
Altıncı sezonun ilk bölümüyle sağlam bir dönüş yapan Shameless, bu sezon da bizi hem ağlatacak hem güldürecek gibi görünüyor. Dizi, aklımıza yine merak uyandıran sorular getiriyor. Acaba sempatik ve agorafobik komşu Sheila geri dönecek mi? Beyaz anne babanın melez çocuğu Liam Gallagher’ın sırrı bu sezon açıklanacak mı? Ölen sevgilisinin acısını uçlarda yaşayan Frank eski pervasız günlerine geri dönecek mi? Shameless dinamik senaryosuyla uzun süre ekranlarda kalacak gibi görünüyor.