Yazın şu sıcak günlerinde, bunalan zihinlerin sosyal medyada kış fotoğrafları paylaşıp serinlemeye çalışmaları maalesef çoğu zaman bir klima etkisi yaratmıyor. Bu yüzden, kar ve soğuk imgesi dışında, gerçek manada içinizi ürpertecek suçları ve olay zinciriyle size yeni bir kuzey dizisini tanıtmaya karar verdim. Bir önceki yazım Norveçli bir dizi olan ‘SKAM’ üzerineydi. Klasik ergenlik dönemi imgelerini içerse de; eğlenceli, kinayeli ve cesur yapısıyla sıradan bir gençlik dizisi olmayı geride bırakmış olan bu dizi hakkındaki yazımı dilerseniz buradan okuyabilirsiniz.
Yeni dizimiz Reykjavik’ın küçük bir kasabasında geçiyor. Tür olarak suç, polisiye, dram alanlarına giren bu İzlanda yapımı dizi, 2015 senesinde çekilmeye başlanmış ve ilk sezonu 2016 yılında yayına girmiş. Bir bölümü yaklaşık elli dakika olan dizinin ilk sezonu on bölümden oluşuyor. Söylentilere göre ikinci sezon ocak 2018 itibariyle bizlerle olacakmış.
Çocukluğunda bütün Agatha Christie külliyatını okumuş ve polisiye türüne Sherlock vb gibi isimlerle devam etmiş olanlarınız için bu dizi o kitapların görsel izdüşümü gibi. Trapped olarak bilinen dizinin orijinal ismi Ofaerd; kapana kısılmış, tutsak kalmış manasındaki bu ismin veriliş nedeni dizinin merkezindeki hikaye. İzlanda’nın başkentine bağlı ama merkezle arasında sıra sıra dağların olduğu, yine dağlarla çevrili bir fiyorttaki kasabada bir gün bir balıkçı suda tüm uzuvları kesilmiş birçok yerinden bıçaklanmış bir ceset bulur. Cesetin bulunmasıyla beraber kasabanın polis departmanındaki üç polis bu cinayeti çözmek için soruşturma yapmaya başlarlar. Fakat arkasında görünenden fazlası olduğunu hissettiren böylesi bir vaka, küçük, sakin, Allah’ın bile unuttuğu bir kasaba için fazlasıyla dehşet verici bir durumdur ve başkent polisi, yerel polisin işi çözmede yetersiz kalacağını düşündüğü için takviye ekiple beraber kasabaya doğru yola çıkarlar.
Ekranda eş zamanlı olarak görmeye başladığımız şey kuzeyin en güçlü imgesi olur: kar fırtınası. İzlanda’da yaşayıp da kimsenin hesaba katmadığı bu kar fırtınası herkesin planlarını bozar, katilin bile; çünkü kasabaya giden tek dağ yolu kapanmış, deniz buz tutmuş ve gökyüzü savrulan kar kütleleriyle dolmuştur. Takviye ekibin ulaşamadığı kasabada herkes kapana kısılmıştır, katil dahil!
On bölüm boyunca bu şartlar altında sürekli sürprizlerle karşılaşarak olayları çözmeye çalışan üç polis memuru küçük sakin kasabalarının aslında o kadar da masum bir yer olmadığı gerçeği ile yavaş yavaş yüzleşmeye başlarlar. Her bölümün sonunda sizi merak içerisinde bırakan diziyi bitirmek için sabırsızlanacağınızın garantisini verebilirim.
Amerikan yapımı polisiye dizilerdeki sinematik tavırlar, odaklanılmış aksiyon ve gerilim sahneleri açıkçası bu tarz dizileri benim için daha az gerçekçi hale getiriyor. Bu diziye dair beğendiğim şeylerden biri de bunu içermemesi, sanırım kuzey yapımı dizilerin ortak noktası da diyebileceğimiz bir şey var; sanki olaylar o sırada gerçekten orada oluyor ve biz her şeyi görebilen biri olarak kameranın bizi götürdüğü her yerdeyiz, tüm bunların olup bitmesini izleyen yalnız ve sessiz bir figürüz.
Merak etmeyi ve kuzeyi seven herkesin zevk alacağını düşündüğüm bu diziyi izlemenizi öneririm. Kafanızda bir fikir oluşması için dizinin ilk sezon tanıtımını buraya ekliyorum.
Başka bir kuzey dizisiyle tekrar görüşmek üzere.