Çeşitli zamanlarda insanlar hem günlük yaşamlarını yönlendirecek hem de eğlence anlayışlarını şekillendirecek farklı fikirlere yöneldiler. Kimi zaman daha muhafazakâr oldular kimi zaman da daha cüretkâr. Gözlemlediğim kadarıyla şimdilerde dünyanın pek çok yerinde insanlar yaşamın her köşesinde ve özellikle film, dizi, kitap gibi eğlence anlayışlarını şekillendiren alanlarda daha şiddetli daha cüretkâr ürünlere yönelmeye başladılar.
Tabii ki bu yönelmenin başlangıç noktasını şimdilerde kestirmek mümkün değil. İmparatorluk zamanları için bunun belirlenmesi daha kolay oluyordu ancak şimdilerde teknoloji dünyanın her yerini bu kadar sardığı için herhangi bir akımın nereden, nasıl başladığını; kimin başlatıp, kimin yaydığını belirlemek neredeyse imkânsız. Ancak şöyle bir gerçek var ki şu anda insanlar her açıdan kendilerine daha çok haz verecek, daha yoğun duygular içeren ürünlere yönelmekte. Şimdi fazlaca provokatif olarak gördüğümüz eserler belki daha kısa bir süre önce çıkarılmış olsa bu kadar ilgi görmeyecekti.
Bu noktada yazımın başlığı olan Hedonism (Hazcılık) akımını açıklamak istiyorum. Bu anlayışa göre haz, mutlak anlamda iyi olan tek şeydir ve yaşamdaki her şey mutlak hazza ulaşabilmek için düzenlenmelidir. Roma İmparatorluğu’nu incelediğimizde bu akımın çok açık bir örneğini görmekteyiz; gladyatör savaşları, insanların yemek yedikten sonra istifra edip tekrar yemek, çeşitli temalara göre düzenlenmiş hamamlar vb.
Zamanımızın koşullarını göze aldığımızda tabii ki aynı yönelimlerin aynı şekilde var olacağını düşünemeyiz. Eski zamanlarda insanlar gerçek, canlı gladyatör şovları izlemeye gidip bir insanın başkasını öldürmesi için tezahürat yaparken, şimdi milyonlarca insan televizyonun karşısına dizilip gözünü kırpmadan aynı şeyleri izliyor. Buna göre de bence şu anda kültürümüz, sanatımız, ürünlerimiz her geçen gün hazcı düşünceye biraz daha yaklaşmakta.