Kilgrave Ekranların En Kötü Adamı Olabilir mi?

Bu zamana kadar çizgi romanlarda, filmlerde, dizilerde neler olmadı ki… Gökten şehirler düştü, en sevdiğimiz süper kahramanlar teröristler tarafından kaçırıldı, galaksiler arası savaşlar oldu, uzaylılar dünyayı istila etti. Ama hiçbir kötü güç, benliğimizi istila etmemişti. Ta ki Kilgrave, ya da çizgi romanlarda bildiğimiz hâliyle Purple Man (Mor Adam) veya Zebediah Killgrave, Jessica Jones dizisiyle, az bilinen bir çizgi roman kötüsü olmaktan popüler bir kötülük abidesi statüsüne yükselene dek.

(Yazının geri kalanında olaylara dair spoiler bulunmamasına özen gösterilmiştir, rahatça okuyabilirsiniz.)

Netflix'in dizi için kullandığı afişten

Netflix’in dizi için kullandığı afişten

Jessica Jones; Kilgrave’i yanlışlıkla insanları kontrol etme gücü kazanmış bir Sovyet ajanı olmaktan çıkartıp, geçmişini ve kişiliğini daha da insanlaştırarak karakterine derinlik kazandırıyor. Çizgi romanlarda gördüğümüz Mor Adam’dan çok daha tanıdık bir karakter Kilgrave; insanlara her istediğini basit sözlü komutlarla yaptırabilme gücüne sahip, karizmatik, kötülük için kötülük yapmayan, çocukluğundan beri kötülükten başka şey bilmemiş, bu yüzden de biraz acınası bir adam.

Alias adlı çizgi romanda Kilgrave (vol.1)

Alias adlı çizgi romanda Kilgrave (vol.1)

Kilgrave’in en korkutucu yanı, dünyadışı olmaması. Bir kadını kaybetmeyi, sevgisine karşılık bulamamayı hazmedemeyerek o kadına, onu kendine mecbur edene kadar, zarar vermeyi yegane amacı hâline getirmiş, ve bunu yapacak güce sahip bir erkek Kilgrave. Haberlerde üzülerek dinlediğimiz, boşanmak isteyen eşini sokak ortasında bıçaklayan aciz erkeklerin, insanları kontrol etme gücüyle daha da tehlikeli olmayı başarmış hâli. Pişman, âşık bir adam olarak birçok izleyicinin yakın hissedebileceği bir kötü Kilgrave, ucundan kıyısından da olsa, hepimizin hayatında en az bir kez tanıdığı manipüle edici insanlardan biri. Jessica’ya, âşık olduğu ve zihnini kontrol ederek onla aylarca yaşamaya zorladığı kadına, en çok verdiği emir “Gülümse!”dir. Sokağa çıkan bir kadının en çok duyduğu laf da, ne tesadüftür ki, gülümsemesidir. “Güzel kızsın, benim için azıcık gülümsesene!” Bir kadının her duygusuna rağmen gülümseyip her şey yolundaymış gibi davranması beklenen bir dünyada, tecavüzcü zihniyetiyle hareket eden kötü bir kahramanın, zihnini kontrol ettiği her kadına önce gülümsemeyi emretmesi ne kadar ironik!

Çizimler: David M. Buisan

Çizimler: David M. Buisan

Kilgrave’in, gerçek hayattaki kötülerle bir benzerliği de karizması. Dizi boyunca yaratılan hikayesi, ve çizgi romanlara göre çok daha acınası geçmişiyle, gizliden gizliye sevip sempati duyduğunuz bir kahraman. Hatta tüm geçmiş kötülüklerine rağmen, dizinin sevenleri arasında Kilgrave’in Jessica ile kavuşmasını isteyen bir kalabalık dahi mevcut. Kilgrave’i, sevilen ve tanınan oyuncu David Tennant’ın canlandırması da karaktere duyulan gizli sempatiyi arttırıyor ve onu daha da tanıdık bir kötüye dönüştürüyor. Ne de olsa insanın sevdiği ve güvendiği biri tarafından manipüle edilmesi, istemediği şeylere zorlanması; hepimize uzaylı istilasından daha yakın ve daha gerçek…
Kilgrave’in zihin kontrol gücü sinematik bir güç değil, ama insanın en derin korkularına hitap ediyor. Işın kılıçları, veya eşyaları yarıp geçen ses dalgaları gibi özel efektlerle izleyicinin gözünü boyayamıyor Kilgrave’in sözleri; ama etrafındaki insanların, onun dediklerini kendi en büyük istekleri gibi çılgın bir adanmışlıkla yapmalarını izlemek çok daha gergin ve korkutucu bir atmosfer yaratıyor dizi boyunca.
Kilgrave ekranların en kötüsü, çünkü onun derdi dünyayı ele geçirmek veya bir korku imparatorluğu kurmak değil. Kilgrave tek hedefi Jessica olan, korkusuz ve sorumsuz bir kötü kahraman. Hayatı boyunca reddedilmek nedir bilmemek laneti olan bu adam, oldukça kişisel bir soruna sahip ve amacına ulaşmak, Jessica’ya yeniden sahip olmak için her insanı kullanabilecek, bu esnada da onu rahatsız eden insanları en kötü şekilde umarsızca cezalandırabilecek biri.

kilgrave
Kilgrave gibi, nefes alan bir karakter yaratan Jessica Jones dizisi, çok başarılı bir kötü yaratırken, aynı zamanda irade, özgürlük, sorumluluk, manipülasyon ve baskı gibi konuları da işliyor ve izleyicisini hayatın birçok alanında sorabileceğimiz ağır bir soruyla baş başa bırakıyor: Eğer özgür iradeniz yoksa bir şeye evet demenizin ne anlamı olabilir?

Leave a Reply