Sanatta Soğuk Savaş: Soyut Dışavurumculuk mu, Sosyalist Gerçekçilik mi?

Soğuk Savaş deyince akla en son gelecek şeylerden biri sanat olsa gerek. Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği arasındaki çekişmenin en görkemli ayakları teknoloji, ekonomi ve siyaset çevresinde gelişmiş olsa da, tüm bunların kültür ve sanat üzerinde bir etkisi olması kaçınılmaz, değil mi?

autumn-rhythm

Jackson Pollock’un Autumn Rhythm’i

Amerika’nın ve Sovyetler’in, birbirine her şeyiyle zıt sanat akımlar geliştirmesi, aralarında geçen Soğuk Savaş’ın yalnızca bir sonucu değil, aynı zamanda bir stratejisi. CIA’in yıllar sonra, 1995’te, açıkladığı üzere, zamanın ünlü Amerikan sanatçıları, “kültürel soğuk savaş” adına gizlice desteklenmişler. Büyük Buhran döneminde, devletin sanatı desteklemeye yönelik çabalarına rağmen, dünyanın kültür merkezi olma özelliğini Paris’e kaptıran New York’un, eski unvanına kavuşması da başka bir amaç bu kültürel soğuk savaşta. Sovyetler’in, Amerikalıları kültür yoksunu olmakla sık sık suçladığı bir dönemde, hem Rusların benimsediği sanata muhalefet olacak, hem de Amerikanların kendi yaratıcı güçleri ve yenilikçi bir kültürleri olduğunu kanıtlayacak bir yeniliğe ihtiyaç duyulmuş. Sovyetler’in toplumcu ideallerine karşılık bireyciliği vurgulamaya kararlı olan Amerika’dan, Rusların sosyalist gerçekçilik akımına karşılık, soyut dışavurumculuk akımı çıkmış bu ihtiyaca bir cevap olarak.

1

Jackson Pollock’la özdeşleşmiş dışavurumcu resimler halk tarafından ne kadar anlaşılmıyor ve beğenilmiyorsa da, bu oldukça anlık gelişen, plandan ve rasyonellikten uzak, bireysel duyguların bir dışa vurumu olan sanat; Sovyet sanatçılarının ellerinden çıkan fazlasıyla gerçekçi, işçileri konu alan, gündelik hayatın etrafında dönen eserlerin ne kadar “katı”, “stilize edilmiş”, ve “sınırlı” olduğunu ortaya koyduğu için desteklenmiş. Sovyetler’in, sanat eserlerini denetlediği ve işçinin, çalışmanın, Sovyet ideallerinin; “devrimci romantizm” adı verilen akımın da yardımıyla, yüceleştirildiği kültürel dünyanın zıddını yaratmaya kararlı Amerikalılarsa kendi sanat eserlerini, 1950’lerde, büyük bir inatla Avrupa’nın şehirlerinde “Yirminci Yüzyılın Şaheserleri” başlığı altında sergilemişler.

sovietvswarhol

Sırasıyla: Vilnus’un sosyalist gerçekçi heykeli, Warhol’un Marilyn’i ve Campbell Soup’u, İşçi ve Çiftçi Kadın heykeli

Devletlerin sanata direkt karışması bir yana, her iki kültürün de sanatçılarının, kendi ülkelerinin politikalarından bu denli etkilenmeleri oldukça ilginç. Dönemin Rus sanatçılarının, modellerinin vücut orantılarıyla oynaması; örneğin, yapılan işi vurgulamak için ellerin kafayla aynı boyutta çizilmesi, bu yansımalardan yalnızca bir örnek. Bir diğer örnekse, Sovyetlerin önemsediği cinsiyet eşitliği politikası ve kadınların işgücünde büyük rol almaları gerçeğine paralel olarak; dönemin sanat eserlerinde kadın figürlerine sık sık yer verilmesi, heykellerde ise iki cinsiyetin bir arada, eşit olarak temsil edilmesi. Stalin’in sözleriyle söylemek gerekirse, dönemin sanatı “dürüst”, “iyi”, ve “insanların anlayabileceği” bir sanat.  Dönemin Amerikan sanatına bakıldığındaysa, Pollock’un damlatma tekniğiyle yaptığı resimleri kişisel özgürlüğü; Warhol’un popüler kültüre hitap eden, zamanın ünlülerini (bakınız Marilyn Monroe), tüketim eşyalarını (bakınız Campbell çorba) konu alan, doğası gereği kapitalist ve tüketimci sanatını görmek mümkün.

Her iki tarafın da soğuk savaş için ürettikleri çeşitli propaganda posterleriyse, bir yandan propaganda olarak amaçlarını gerçekleştirirken, bir yandan da hem idealleri, hem de sanat akımlarını yansıtıyor. Posterlerde karşı tarafın mutsuzluğu, atom bombası tehlikesi, kendi taraflarının gücü (ki fiziksel güçle temsil ediliyor) gibi ana temalar mevcut.

propagan

Sovyetlerin eve altın madalya götürmeye kararlı olduğu bir Olimpiyat afişi, Lenin’in ölümünden sonra yayınlanan “İnsanlar ve Parti Birbirinden Ayrılamaz”, Amerikan’ların Filipinler üzerinden yaptığı propaganda

Soğuk Savaş bizlere atom bombalarını, uzaya çıkma yarışını hatırlatıyorsa da, her kültürel ve toplumsal olay gibi, Soğuk Savaş da insanların hayatlarını değiştirmiş, dolayısıyla sanata da, sanatçıya da, devlet desteklese de sansürlese de, yansımış bir olay.

Görseller:

http://artinrussia.org/november-events-2/

http://www.designer-daily.com/10-amazing-cold-war-propaganda-posters-2901

http://www.designer-daily.com/wp-content/uploads/2009/08/red-iceberg.jpg

http://www.jackson-pollock.org/images/paintings/autumn-rhythm.jpg

https://branditative.files.wordpress.com/2012/07/picture4-6.png

Leave a Reply