Günümüzde bilgiye tek elden ve en kısa sürede ulaşma isteği oldukça artmış bulunmakta. Özellikle gelişen teknoloji ve hemen hemen hepimizde bulunan elektronik cihazlarla, bilgiye çok hızlı şekilde ulaşabiliyoruz. Teknolojiye çocukluğumuzdansa ilk gençlik yıllarımızda ısınmaya başlayan bizlerin; yeni nesillere kıyasla ansiklopedilerden araştırma yapan, ilgili olduğumuz konular için farklı kaynaklardan bilgi edinmeyi deneyimleyen ve kitaplarla daha fazla zaman geçiren bir nesil olduğumuzu düşünmekteyim. Özellikle son yıllarda ülkemizde kitaplara verilen önemle ilgili soru işaretlerim olduğunu itiraf etmeliyim. Hazır kaynaklara yönelmenin tercih edilmesi ve okumaktan çok görselliğe verilen önemin artması sonucu yaratıcılığımızı en çok besleyen kitaplara gereken önemin verilmediği hakkındaki düşüncelerimde 22. İzmir Kitap Fuarı‘nı ziyaret ettikten sonra değişiklikler oldu. Fuara gösterilen yoğun ilgi, okumaya verilen önemin arttığının bir göstergesi olarak beni çok mutlu etti.
Öncelikle kitap fuarlarının öneminden kısaca bahsetmek istiyorum. Kitap fuarları, çeşitli yayınevlerini tek çatı altında topluyor. Bu sayede farklı yayınevlerine ait kitaplara ulaşım kolaylığı sağlanıyor. Her kitabevinde tüm yayınları bir arada bulmak zor olduğu için, kitaplara ulaşım kolaylığı sağlanması hızlı yaşam şartları içerisinde oldukça faydalı bir nokta. Ayrıca fuarlar, farklı yazarların eserlerini tanımanız için de verimli bir ortam sağlıyor. O güne kadar keşfetmediğiniz bir yazarın kitabını ya da çok sevdiğiniz yazarın çok da bilinmeyen bir eserini stantlar arasında gezerken keşfedebiliyorsunuz. Fuarlar, tüm yayınlara ev sahipliği yapmakla birlikte okurlara yazarlarla da birebir tanışma imkanı veriyor. En sevdiğiniz yazardan imzalı bir kitap almak unutamayacağınız bir anı oluyor fuarlar sayesinde. Aynı zamanda hem kitapseverlerle hem de yazarlarla sohbet etme imkanı bulmuş oluyoruz. Fuarlar; konferanslar, paneller, söyleşiler ve sergiler gibi çeşitli etkinliklerle de kitapseverlere kültürel aktivitelere katılma imkanı da sağlamış oluyor. Ulaşılması zor ve yüksek fiyatları olan kitaplar da fuarlarda yapılan özel indirimler sayesinde maddi olarak tasarruf yapılmasını sağlıyor.
Önceki yıllarda TÜYAP’ın düzenlediği Ankara Kitap Fuarı‘na katılmıştım. Turgut Özakman, Muzaffer İzgü, Ahmet Nesin ve Nazlı Eray gibi önemli isimlerden imzalı kitap alıp sohbet etme imkanı yakalamıştım. Fuarda yalnızca edebiyat dolu bir gün geçirmek, hızlı tempodaki şehir hayatından uzaklaşmak adına terapi etkisi yaratmıştı. Bu sene de İzmir’de düzenlenen kitap fuarını ziyaret etmeye karar verdim. Aslında bu kararı vermemde etkili olan en önemli unsur çok yakın arkadaşım Meri Merve Miettinen’in ilk şiir kitabı olan “Kaldırımlar Manolya”nın 22. İzmir Kitap Fuarı‘nda yer alacak olmasıydı. Arkadaşımı bu güzel başarısından dolayı en içten şekilde tebrik etmekle birlikte imza gününde yanında olmak için İzmir Kitap Fuarı’na gittim. “Okuru yazarıyla, yayıncısıyla buluşturan fuar” mottosuyla oluşturulan Fuar TÜYAP tarafından bu sene İzmir’de 22. kez düzenlenmekteydi. Uluslarası İzmir Fuar Alanı’nda yer alan fuara girdiğimiz anda karşılaştığım yoğunluktan ötürü oldukça şaşırdım. 11.00’de açılacağını öğrendiğim fuarın üç ayrı kapısında da yarım saat öncesinden kitapseverler tarafından uzun kuyruklar oluşturulmuştu. Her yaştan insanın mevsim normallerine göre oldukça sıcak hava şartlarına aldırmaksızın açılışı beklemeleri beni oldukça mutlu etti. Daha önce İzmir Kitap Fuarı’na katılan arkadaşlarımdan, bu sene geçen senelere oranla çok daha fazla katılım olduğunu öğrendim. 22-30 Nisan tarihleri arasında ziyarete açılan İzmir Kitap Fuarı; İş Bankası Yayınları, Yapı Kredi Yayınları, Bilgi Yayınevi, Can Yayınları gibi nice yayınevlerine ev sahipliği yapmaktaydı. Ayrıca birçok söyleşi ve konferansı bünyesinde barındırmaktaydı fakat ne yazık ki bu etkinliklere katılma fırsatı bulamadım. Ek olarak belirmek isterim ki İzmir Fuar Alanı’nda açılan lunapark, her yaştan katılımcının oldukça eğlenmesini sağlamakla birlikte, stresli geçirilen şehir yaşamından uzaklaşılması için güzel bir alan niteliği taşımaktaydı.
Şiirleriyle duygularıma en derinden dokunmayı başaran biricik arkadaşım Meri Merve Miettinen’in kitabı “Kaldırımlar Manolya” benim için fuarın en önemli parçasıydı. Yazım aşamasından yayımına kadar geçen süreçte daima yanında olduğum ve şiirlerini kitabı yayınlandıktan sonra keşfetme imkanı bulduğum arkadaşım, edebiyat sevgisini kalıcı bir esere dökmesiyle birlikte hayranlığımı kazandı. Şiirlerinin hüzünlü lezzeti ve hepimizin aşina olduğu duyguları en sade ve etkili şekilde ele alışıyla kalbime dokundu diyebilirim. Her zaman yanımda olan vazgeçilmez arkadaşımın hislerini onun kitabından keşfedilmek benim için çok önemli bir tecrübe oldu. Kitaptaki favori şiirim “24. Gün” belki de günümüz ilişkilerinin en güzel örneği:
Yürüdü, kaldırımlar alev alev
Yürüdü, sessiz pencereler
Oysa sevmişti o, birini
Halbuki o biri hiç gelmedi
Şarkısı bitti
Dumanı söndü
O, bekledi
22. İzmir Kitap Fuarı, benim için güzel bir edebiyat yolculuğu olmanın yanı sıra ailemle arkadaşlarımın bir araya geldikleri sımsıcak bir yuva hissiyatı uyandırdı bende. Sevgili Meri’nin bu güzel başarısından oldukça fazla gurur duydum ve çalışmalarına devam etmesi için onu içtenlikle desteklemekteyim. Önümüzdeki yıllarda çeşitli şehirlerde düzenlenecek olan kitap fuarlarına daha etkin şekilde katılmayı ve deneyimlerimi aktarmayı planlamaktayım. Bu seneki İzmir Kitap Fuarı’na gösterilen bu güzel ilgi bizleri yarınlar için umutlandırmalı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Kitap sevgisi sevgilerin en güzelidir,” sözünde belirttiği gibi kitap sevgisinin önemini hiçbir zaman unutmamalıyız. Farklı dünyalara kapılar açan güzel kitaplarda kaybolmanız dileklerimle…
KAYNAKÇA
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/dogan-hizlan/istanbul-kitap-fuari-neden-onemli-27532575
http://www.gazetemcesme.com/yazar_yazi_goster.asp?yazar_id=6&yazi_id=498&Gazetemcesme-gazetesi-yasar-aksoy-kitap-fuarlarinin-sonsuza-uzanan-onemi-konulu-kose-yazisi
http://tuyap.com.tr/fuarlar/2017-22-izmir-kitap-fuari#fuar-profili
Bayram
Şimdilerde kitap fuarları sınav kitaplarından geçilmiyor. Ayrıca bilmiyorum bana mı öyle geliyor ama yazarlarla konuşma havasında bir ortam da oluşmuyor açıkçası. Ama evet orada gezerken sanki beyninde fikir bombardımanı oluşuyor birbiri ardına. Savaşın mekanları sürekli yer ve zaman değiştiriyor taki lanet ucube bir kpss kitabı ile karşılaşana kadar.