Karanlığın oluşturduğu resme kilitlenip umarsızlaşmıştı.
Kesin olamazdı rüyaların kurduğu umut.
Kurgu olmasına rağmen kafası uğuldamıştı.
Kargalar ona rüzgârla kıyıdan uçuşuyordu.
Ki o rastladığı kaygıyı unutmamıştı.
Bir şey, birçok şekilde ifade edilebilir. Müzikle, resimle, yazıyla… Hepsini içeren bir metinle karşılaşmak ise hayret uyandırıcı olsa gerek. Okunduğunda, duyulduğunda ya da görüldüğünde anlamlandırmak için bambaşka çözüm yollarına başvurulacak ve herkes için farklı çağrışımlar yaratacaktır.
İzlemiş olanlarınız için Forrest Gump filminin başında bir tüy, olayların anlatılmaya başladığı yere süzülüp konduktan sonra filmin sonunda da bulunduğu yerden yukarıya doğru uçmaya başlar ve sahne kararır.
Soldan sağa iri taneli bezelye? Yukarıdan aşağıya boru sesi? Metindeki sanatçı kimdir?
Bir tüy, bir telek.
Bilge Karasu’nun Çeşitlemeli Korku‘su.
İlk başta deneysel bir şiirin size göz kırptığını sanıyorsunuz. Fakat göz açıp kapayıncaya kadar yanıldığınızı anlıyorsunuz. Beş ses için bir metinmiş aslında, öyle yazıyor. Ne bir şiir ne de bir düz yazı… Olağanın ve beklenilenin dışında olduğunu anlamak pek uzun sürmüyor.
Peşi sıra yeni bir ifadeyle karşılaşıyorsunuz. “Bağlaç, olmakla kalacağını sanan dosta”. Bir başkaldırışın izlerini mi yansıtıyordu bu ifade? Yazdıklarında hiçbir zaman ‘ve’ bağlacı kullanmadığını biliyor muydunuz? Sınıflandırma mantığına karşı çıkıyordur belki de.
Kelimelerin ve dizelerin gizini çözmeye çalışan bir kâşif misali bir kıtadan diğer bir kıtaya atlıyorsunuz. Tek seferde çözemiyorsunuz. Öncelikli olarak bir yöntem belirlemek gerek. Her bir satırın başı ve altındaki dizeleri kendi başına anlamlı bir bütün oluşturuyor. Daha içeride yazılmış bir kıta ve altında kalan kıtalar ise bir öncekilerin ayrıntılı anlatımı niteliğinde. Ölçek büyüdükçe ayrıntılar artıyor. Fakat her bir okuyucuya ayrı bir harita sunuyor bu metin. Pusulanız her zaman doğruyu göstermeyebiliyor.
Bir süre sonra her yazılana şüpheyle bakmaya başlıyorsunuz. Bir tereddüt… Bulmacadaki kelimeler doğru çıkmadığı zaman yaptığımız gibi sil baştan yeni şeyler denemeye kalkışıyorsunuz. Okuyup bir kenara koyabileceğimiz tarzdan bir metin değil bu. Filmi her izlediğinizde yeni bir şey fark edersiniz ve şaşkınlığınızı gizleyemezsiniz ya, işte tıpkı bunun gibi bir kelime oyununu çözmeye çalışıyorsunuz. Bitmek bilmeyen bir bulmacanın çıkış yolunu ararken birçok duygu size eşlik ediyor. Merak, heyecan, arayış… İçten içe bir felsefesi var diyorsunuz. Evet, evet daha derin bir konuyu anlatmak istiyor. Basit kelimelerle, doğal karşılayan bir anlayışla daha incelikli bir şeyden bahsediyor sanki. Kesinlik yok, deneysellik hâkim. İyi debelenmeler!
Beşik, taş doluyken bir ses ardından taşlar kayıyor. Mantı(k) hiç bu kadar acı olmamıştı. Bir tüy, bir telek kopuyor, sahne kararıyor.
Korku etrafımızı mı sarıyor?
“Oysa korku kendi memesini
e m e r e k b ü y ü r;”
Çeşitlemeli Korku metni: http://acikhavasiir.blogspot.com.tr/2011/10/cesitlemeli-korku-bes-ses-icin-metin.html
Çeşitlemeli Korku metninin çok sesli deneysel müzik notasyonu formu, gece tok karnına tavsiye olunmaz. https://www.youtube.com/watch?v=XPQvnrm_8qw