Gazetemizin Kültür – Sanat birimi olarak CerModern’de sergilenen pek çok sergiyi paylaşmış, düşüncelerimizi dile getirmiştik. Ankaralı kültür-sanat severlerinin uğrak duraklarından biri olan CerModern binası aslında kendi haliyle bile bir sergi olmayı başarmış. Henüz içeriye adım atmadan eskiyi ve yeniyi bir arada hissetmeye başladığınız bu yer, adından da anlaşılabileceği gibi yaklaşık 90 sene önce bir cer atölyesiydi. Geniş cam açıklıklar ve bu açıklıklara uzanan rayların üzerinde bir zamanlar yalnızca bozuk trenler ziyaret ediyordu burayı.
Çekme, sürükleme anlamlarına gelen “cer” kelimesi Türkiye cumhuriyetinin ilk dönemlerinde trenlerin çekilip-sürüklenerek getirildiği tren bakım atölyelerine isim olarak atanmış. Endüstri devriminin getirdiği mimari değişimlerin izlerini ülkemizde de görülmeye başlandığı on dokuzuncu yüzyılın sonlarında kurulmuş burası.
Bugün birbirinden güzel açık hava film gösterimlerine ev sahipliği yapan geniş avlusuna dikkatle bakarsanız tren raylarının demirlerinin binanın eski büyük açıklıklarına uzanışını fark edebilirsiniz. İşte bu geniş açıklıklar bozuk trenlere yol verirken, çalışanlara gün ışığı altında çalışma imkanı sağlıyordu. Mekanın tavana kadar uzanan duvarlarının olmaması da bu yüzden. Hatta çatıdaki cam açıklıklarla olabildiğince çok gün ışığından yararlanıp engelleyici herhangi bir duvardan da kaçınmışlar. İşte bir zamanlar işçiler çalışabilsin diye geniş ve ferah yapılan bu alanlar bugün sergi dolaşımını sağlayan en büyük avantaj olmuş. Bu sergi alanlarında gezerken çatıya da bir göz ucuyla bakarsanız ahşap çatı elemanlarıyla binanın tarihine bir kez daha tanık olabilirsiniz.
Eski resimlerden de gördüğünüz gibi teknolojik gelişmeler, binanın işlevini yitirmesi ve günbegün kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle ilk kez 1995 yılında yeniden işlevlendirmek adına gündeme geldi. Görüşmeler, anlaşmalar, planlamalar derken 2010 yılında Ankara CerModernine kavuştu. Sadece sanat sergilere değil sanatın pek çok alanına dokunmak istediği için yeni bir ek bina ile fonksiyonlarını genişletti. Girişin de içinde bulunduğu bu eklemenin sonradan yapıldığını fark etmek güç değil. Bu yeni kısım eskisinden rol çalmaya çalışmamış, kıskançlıktan çok zıtlıkların uyumu diyebileceğimiz bir bütünlükle bir araya gelmişler. İşte bu kısımda artık duvarlar çekinmeden kullanılmış; kütüphane, tiyatro salonu, atölyeler yerleştirmek mümkün olmuştur.
Bir yapı, kullanılmak için vardır. Öyle ki terk edildiği an çürümeye başlar. Kullanılamaz hale gelen ancak aynı zamanda geçmişin ayak izlerini taşıyan bir yapıya yapılabilecek en güzel iyilik onu severek kullanılan çok yönlü bir yere dönüştürmektir. Bugünlerde sanatçıların, geçmişte ise tamircilerin emeği ile dolu CerModern de bu dönüşüme sahip binalardan birisidir. Benim gibi iç mimarlık öğrencileri için de görülmesi gereken bir örnektir.
Kaynaklar
http://v3.arkitera.com/h53741-ankara-modern-yuzune-cer-moderne-kavustu.html
http://digitalcollections.library.ku.edu.tr/cdm/compoundobject/collection/TKV/id/644/rec/2
http://digitalcollections.library.ku.edu.tr/cdm/singleitem/collection/FKA/id/1888/rec/1
Sezer, Selcan. (Haziran 2013) Endüstri yapılarının yeniden işlevlendirilme sürecinde aydınlatma tasarımı: Ankara Cer Modern örneği