Bir Bosna Atasözü; “Seyahatin önündeki tek engel kapının eşiğidir,” demiş. Ee bu demek değil midir ki insanın en büyük şeytanı aslında ta kendisidir. Var mısınız bir sabah sadece gitmek için gitmiş olalım bu şehirden. Kazanova olasılıklı dünyadan, fırtınalı yaşantımızdan sadece bir anlığına bile olsa kaçtığımızı sanalım. Bir yelkenliye, bir trene ve yahut nereye gittiğini bilmediğimiz bir şehirler arası otobüs koltuğuna atalım kendimizi. Eşikten sonrasının bir önemi var mıdır Sayın Okur? Velhasıl yolculuk dediğimiz şey, bizi kendimize götüren usturuplu bir yaşama biçimi değil midir?

1487230338_11174900_10206870130490665_8052613470483342503_n

Yedi nisan iki bin on yedi, saat on sekize beş var, yol arkadaşım ve ben ilk engelimizi yani o eşiği henüz atlatmışken dumanı taze tüten bir Doğu Ekspresi tabelasının önünde bulduk kendimizi. Karar ve hazırlanış süreçlerini anlatması güç, zaten hali hazırda amacım bu değil. Asıl derdim burnumda tüten bütün yaşanmışlıkları en çabuk haliyle sizlere kavuşturmak.

Ankara-Kırıkkale-Kayseri-Sivas-Erzincan-Erzurum-Kars ana hattı üzerinde uzun süreli bir yolculuğun hikâyesidir bugün yazıma yoldaş olan. Fakat anlatacaklarım temel güzergâhların çok daha ötesinde Şarkışla’da, İliç’de, Karasu’da, Horasan’da, Sarıkamış’da ve daha adını sayamadığım birçok küçük yol ayrımında göz açıp kapayana kadar geçen sürede düşüncesiyle bile huzurun sözcüklere dökülmüş hallerini içerir.

587f1d7b67b0a918641dd89d
Doğu Ekspresi, rayların kenarında yer alan evlerin, trenin ardından gülerek koşan çocukların, belki adını hiç duymadığımız birçok yaşanmışlığın arasından geçirdi bizi. Kokumuzu bıraktık. Bol yaşanmışlık edindik. Doğanın gözardı ettiğimiz birçok kusursuz varoluşuna  şahit olduk. Erzurum-Erzincan arasında kalan dağların kara bulanmış halleriyle büyülendik. Erzurum garına yaklaştığımızda burnumuzda tüten cağ kebabının tadına vardık. Bir an için, akıp giden zamanda bir noktaya parmak basmanın tarifsiz huzurunu yaşadık.

Paulo Coelho, “Gitmeye değer yerlerin kestirmesi yoktur,” demişti. Yolculuğun yirmi altı saat sürdüğünü öğrenince yerinde beş dakika dahi duramayan bedenimin buna nasıl tepki verdiğini tahmin ederseniz. Yola çıkmadan önce beni bu güzel deneyimden mahrum bırakacak en büyük sıkıntılardan birinin bu uzun zaman dilimi olduğunu söyleyebilirdim. Fakat Coelho’nun dediğini yapıp, geçen zaman o güzelliğe değecektir deyip atladım trene. Şu an, sıcacık odamda bu yazıyı yazarken yeniden orada olmayı nasıl özlüyorum bir bilseniz…

tren8
İş, güç, koşturmaca, bitmek bilmeyen ödevler, gündüzü-gecesi olmayan final zamanları, inişler, çıkışlar ve hayat gayesi derken, yaşamaya dair hatırladığımız tek şeyi ne yazıktır ki Nazım Hikmet’in “Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela,’’ dizelerinden ileri götüremedik.

En son ne zaman güneşin göz kapaklarımıza dokunuşuyla uyandığımızı, doğaya en son ne zaman kendimizi tam anlamıyla teslim ettiğimizi unuttuk. Bir kenara iteledik yaşamayı. Sadece anılarla tutunmaya çalıştık. Ruhu tatmin etmeyi, bir tren vagonunda huzuru aramayı, yeri geldi mi basıp gitmeyi ne yazıktır ki televizyon koltuklarındaki uyuşuk bedenlerimize emanet ettik.

16110962_349569138762712_5593406364224323584_n
Yol bize çok şey öğretti. Güzel insanlarla tanıştık. Yollara dair bilmediğimiz hikâyeler öğrendik onlardan. Rayların kenarında bir sonraki trenin gelişini bekleyen dört gözle bekleyen afacanlarla selamlaştık. Doğu insanının misafirperverliğine şahit olduk. Trenin camına kafamızı yaslayıp  uzayıp giden nehirlerin yoluna şahitlik ettik. Rüzgârıyla yarıştık. Alarmları bir köşede bırakıp, güneşin cama vuran sıcaklığıyla uyandık. Uzun süre sonra insan gibi yaşadık ve derin bir hazla geri başladığımız yere döndük. Enfes mutluyduk.

Bir Amerikan Yerlisinin de dediği gibi; “Mutluluk dediğin şey zaten özgürlüktür. Mutluluk sana gelmez, senin ona gitmen gerekir.” En son ne zaman gerçekten mutluydunuz sorusunun oldukça güç bir cevabının olduğuna eminim. Fakat emin olduğum başka bir konu ise, mutluluğun yerine geçen özlemin oldukça derine işlemiş olması. Kalkın gidin ve bir Doğu ekspresi güzergahında halihazırda sizi bekleyen doğanın en masum haline, yeniden can verişine bırakın kendinizi. Sağlıcakla kalın.

16386978_1798056117123219_3471886376005360642_n

Leave a Reply