Merhaba neşe, güle güle keder! Yeni yıl, yeni kitaplar, yeni filmler her şeyden güzel. Yepyeni sayfalar açmak için mükemmel bir zaman bu Ocak ayının ilk günü. Derdi kederi bir önceki yıla gömerek yeni bir kitap sayfası açıyormuş gibi heyecanlanıyorum. Yenilik ve umut kadar güzel şeyler yok bu dünyada, biliyorum. Benim gibi nostalji tutkunu ve hayatını çoğu zaman geriye bakarak geçiren birisi için bile güzel. Ancak, dediğim gibi, iyi mi yapıyorum yoksa kötü mü bilinmez ama ben anılarıyla yaşayan birisiyim. Belki siz de öylesinizdir diye sizinle paylaşmak istediğim bazı şeyler var.
Önümüzde bizi bekleyen yepyeni yılın ışıltısıyla gözlerimiz kamaşır ve geçmişi unutuveririz. Her ne kadar 2016 en sevdiğim yıllardan olmasa da arkama baktığımda yüzümü güldürecek, yanağımın kenarındaki çizgilere biriktirdiğim onlarca muhteşem anım var ki “Oh be kurtulduk bu yıldan!” diyecek kadar vefasız olamıyorum sanırım. O yüzden ben bu yılın ilk gününde size 2017’de yanınızdan ayırmamanız için 2016’dan birkaç güzel şey armağan ediyorum. Umarım keyifle okursunuz.
Danimarkalı Kız
2016’da beni en heyecanlandıran film şüphesiz ki Danimarkalı Kız (The Danish Girl) olmuştu. Tarihte bilinen ilk transseksüel olan Lili Elbe ile bu yılda tanıştım. Eddie Redmayne’e Her Şeyin Teorisi filminden sonra daha fazla hayran olamam derken bu filmin sonunda saygım bir kat daha arttı. Leonardo DiCaprio’nun “En İyi Erkek Oyuncu” Oscar ödülünü almasına üzülecek kadar beğendiğim oyunculuğu -Eddie Redmayne de adaylar arasındaydı- 2016’dan 2017’ye geçerken unutamayacaklarım arasında. Kostümleriyle beni büyülü dünyasında ağırlayan Paco Delgado’nun başarısı da ikinci sırada. Eğer hala izlemeyenleriniz varsa sizin de hayatınızda yeni bir pencere aralamanız için bu filmi 2016’nın miras listesine eklemiş bulunuyorum.
Cafe Society
Benim gibi Woody Allen tutkunu birisi için muhteşem bir yıl olduğunu söyleyebilirim. Cannes Film Festivali’nin açılış filmi olan Cafe Society’i 2016’nın tozlu raflarına gömmek çok acı verici olurdu. Kristen Stewart’a bakış açımı değiştiren, muhteşem film müzikleriyle çalma listelerimde değişmez yerini alan bu filmden bahsetmeden yeni bir yıla başlayamazdım. Sepya rengi bir hayat hikayesini caz eşliğinde Woody Allen’dan dinlemek her sene elde edebileceğimiz bir lüks değil. Bu filmi de 2017’nin soğuk bir akşamında kahvemizle ne izleyeceğiz diye sorarsanız aklınıza gelmesi umuduyla buraya not ediyorum.
Shirley
Aslında Sumru Yavrucuk bu tek kişilik oyununu 2016’dan önce oynamaya başladı. Benim bu oyunla karşılaşmam 2016’ya denk geldi ki izledikten sonra ne kadar geç kaldığımı fark edip inanılmaz pişman oldum. Önümüzdeki sene de oynamaya devam ettiğini bildiğim için gönül rahatlığıyla bahsedebiliyorum. Shirley Valentine ile bir ilkbahar akşamı Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde tanıştım ve tanıştığıma da çok memnun oldum. Onun hikayesini bir kere de daha dinlemek isterdim. Bu yüzden 2017’ye geçerken yanıma onu da alıyorum. Mutsuz rutininin dışına çıkmayı başarabilmiş ve adımlarını artık daha sağlam atan bir kadının hikayesine her yıl ihtiyacımız var.
JR
2016’da şahit olduğum ve unutamayacağım kültür sanat etkinliklerinden bir tanesi olan JR at the Louvre projesini de sepetime atıyorum. Fransız sokak sanatçısı ve fotoğrafçı JR’ın Louvre Piramidini optik oyunuyla yok ettiğini görmek 2016’da başıma gelen en güzel şeylerden bir tanesiydi. Ne yazık ki bu proje 27 Haziran tarihinde sona erdi ama geriye binlerce fotoğraf ve sayısız fikir kaldı. Gidip yerinde görenler ya da fotoğraflardan bu yanılsamaya düşenler için akıllarda yeni ışıklar yandı belki de. Belki de gördüklerimiz çoğu zaman yanılsamalardan ibarettir. Koskoca Louvre Piramidi bile yanıldığına göre…
Vanity Fair-Ünlülerin Gizli Yetenekleri
Bu sene kendimi tanımamda bana yardımcı olan şeylerden biri de Vanity Fair’in bir projesi oldu. Ünlülerin ufak yeteneklerini sergilediği videolardan oluşan bir gizli yetenek tiyatrosu bu. Bundan neden bu kadar etkilendim ben de tam olarak bilmiyorum ancak işlerimizin peşinde koştururken yeteneklerimizin farkına varmanın ve kendimizi tanımanın önemini keşfettiğim için oldukça mutluyum. Özellikle bu videoda Jennifer Lawrence’in mimiklerini ustaca kullanışı bana bu yıl en çok ilham veren şeylerden oldu. Yanımızda bu da bulunsun ki 2017’de kendimize bir şeyleri katmayı unutur ve ufak yeteneklerimizi gözardı edersek bu proje bize kendimizi keşfetmemiz gerektiğini söylesin.
İşte geçmişinden kopamayan ben, 2017’de nostalji çantama ve yıllar geçse de unutmayacaklarım listeme bunları attım. Gözlerimizi kapatıp atlamadan önce arkamıza bakıp geride bıraktıklarımızı görmekte her zaman fayda vardır. Yeni yılda unutmamanız gereken bu ufak kültür sanat listesi de benden sizlere naçizane bir yeni yıl armağanı olsun. Güle güle gidin, görün, izleyin, bakın.
Görsel Kaynakları
screenjabber.com/reviews/cafe-society-2016-movie-review/
violetapurple.com/2016/05/30/jr-au-louvre
www.karsiyakalife.com.tr
kitaplikkedisi.com/guzelseyler/edebiyat-severler-icin-kitaptan-yilbasi-agaci