İntikam, “Kill Bill”de izleyiciyi katanasına ve amacına saygıyla bakar halde bırakan Uma Thurman’dan; eşinin intikamını almak için fotoğraflarda, tekrar tekrar kendini keşfeden Guy Pearce’e, sayısız karakterle anlatılmış çok yönlü, dişli tırnaklı bir duygu. Sinemaseverlerin el pençe divan saygıyla takip ettikleri yönetmenler de, bu duyguyu bir seramik sanatçısının haşinlik ve yumuşaklık arasında gidip gelen dokunuşlarına benzer bir ustalıkla 35mm’ye yansıtıyorlar. İntikamın, sinemanın uzmanlık dallarından biri olduğu kesin ve Götz  Spielmann da kendi ustalığını kanıtlamak için norma kıyasla çok daha gündelik bir “rövanş” resmi çiziyor, onun başkarakteri Alex, soğuk yenmek zorunluluğu olmayan intikamın ifadesi oluyor.

Filmimiz Revanche, bir fahişe olan Tamara ile gizli sevgili olan Alex’in genelevin sahibi Konecny’nin acımasız yönetimi altındayken, Konecny’nin Tamara’yla cinsel ilişkiye girmek istediğini belli etmesi ve iki sevgilinin kaçmasıyla başlar. Alex , Tamara’nın borçlarını ödemek için banka soymak ister ve babasının çiftliğine yakın bir bankayı, boş bir tabancayla soyar. Ancak bu sırada arabanın yanına tamamen şans eseri bir polis memuru gelir. Polisle burun buruna gelince Alex, onu silahıyla tehdit eder ve Tamara’yla arabayla kaçarlar. Ancak polis arkalarından ateş eder ve yanlışlıkla Tamara’yı vurur. Arabayı ve hayallerini terk eden Alex, babasına yardımcı olmaya kasabaya iner. Hala Tamara’nın yasını tutmaktadır ve onu vuran polis Robert’ı öldürme fikrini saplantı haline getirir. Daha sonra babasına iyilik yapan ve aynı zamanda Robert’ın karısı olan Susanne ile tanışır ve bir noktada onunla birlikte olur.  Sonradan, eline polisi öldürme fırsatı geçse de, vazgeçmiş olduğunu fark eder ve onu öldürmez.

Filme ilk bakışta söylenebilecek olan şey, pek çok film ve dizide “kimsenin aramayacağı bir insan” addedilen kişiler olan fahişelere bambaşka bir bakış açısından yaklaşılmış olduğudur. Sosyal statü olarak çok aşağı görülen biri olmasına rağmen Tamara’nın hayatı çok büyük değer taşır ve ölümü de başkalarının hayatlarında devasa etkiler bırakır. Bu bakımdan hem insan hayatına hem de geçimini bedeni üzerinden yapan bu kadınlara saygı gösterilmiştir.

Filmdeki Tamara dışındaki karakterler ise, aynı çevrede olmalarına rağmen çok farklı ve çok ayrı hayatlar sürmektedirler, birbirlerinin gerçeklerinden habersiz yaşarlar. Buna en iyi örnek Susanne ve Robert’tır, yalnızca birlikte yaşadıkları evde hayatları kesişir. Susanne ve Robert, hayatlarında olan biteni paylaşmayı seçmezler. Bilinçli ve bilinçsiz seçimleriyle birbirlerinden hem ayrı düşmüşlerdir hem de birbirlerini anlamaktan çok uzaktırlar. Örneğin Robert, eşinin, onun bilerek ve isteyerek o kadını öldürdüğünü düşündüğüne inanır.

Filmde, adına yakışır şekilde, intikam üzerine yoğun düşünceler ortaya çıkartıyor. Robert’ın canını almayı takıntı haline getiren Alex, ne hukuk sistemine ne de polis teşkilatının “adaletine” inanıyor ki bu durumun onun aynı sistem tarafından marjinalleştirilmiş bir kişi olmasına dayanıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak Robert’in cezasını vermek konusunda çekiniyor da. Bunun birkaç sebebi olduğu görülüyor. Öncelikle hayatını alacağı insanı tanımaya çalışıyor ki bunu zaten yapmayacağı bir işi geciktirme çabası olarak görmek de mümkün. Onu takip edip hayatı hakkında bir şeyler öğrenmeye başladıkça istemeden eşiyle yakınlaşıyor. Kadın, onu eşi olmadığı bir akşam eve davet ettiğinde merak ve kuşku duyuyor Alex. Başka bir adam Susanne’ın teklifini ahlaksız veya tam tersi fazlasıyla çekici bulabilirken Alex için ikisi de olmuyor. İçinde hala yanmakta olan intikam isteği yüzünden onunla birlikte oluyor. Farkına varmadan Robert’ın hayatına güzellik ve anlam katabilecek belki de tek şey olan babalığı ondan alıyor. Robert’ın Alex ve Susanne’ın birlikteliğini öğrenip öğrenmediği bilinmiyor fakat bu esasen önem arz etmiyor çünkü iki akşam içinde olanlar özü itibariyle birlikteliklerini hep tehdit edecektir. Olur da bir gün Robert bunu öğrenirse hayatı yeniden temelden sarsılacak, üzerinde inşa edeceği her şey yerle bir olacaktır. Bu düşünceler ışığında Alex’in intikamını fazlasıyla aldığı da fark edilecektir. Sonuçta, bir insanı öldürmenin bazen merhamet olabileceği fikri veriliyor filmde.

Ayrıca filmde cinsiyet modelleri üzerine imgelendirme göze çarpıyor. Örneğin Alex’in filmin ikinci yarısında çoğunlukla fiziksel güç gerektiren odun kesme işi yaparken uzun uzun gösterilirken Susanne yemek ve temizlik yaparken veya cinsel ilişkideyken gösteriliyor. Keza, Tamara’nın karakterinin bel kemiği tamamen cinselliği üzerine kurulu. Aynı şekilde onun gerçekten ne hissettiğini, ne düşündüğünü öğrenemiyor izleyici.

Genel bağlamda film, uzun mekân çekimleriyle, kısa ve öz diyaloglarıyla seyirciye düşünme zamanı ve alanı tanıyor. Cinsiyet rolleri, cinsellik ve hatalar üzerine değişik tespitlerde bulunup olabildiğince parmağı göze sokmadan gösteriyor düşündürtmek istediklerini. Seyirciye suçluyu aratıyor, sonra neden arattığını sorgulatıyor çünkü aslında her iki karakter de birbirinin hayatının tepetaklak olmasına sebep oluyor; Alex, bankayı soyarak ve Tamara’yı da yanına alarak, Robert ise kendisinde bulduğu güvenle arabaya nişan alıp ateş ederek ve ıskalayarak.

Bütün bu detayların arasından bir figür, elinde akordeonuyla, seyirciyi tam kalbinden vuruyor: yaşlı Hausner. Elinde kalan zamana hayat sığdırmasını engelleyeceklerden tüm gücüyle kaçarak ve somurtan suratıyla neşeli şarkılar çalarak, her bir insanın içindeki direnci öne çıkartıyor. Yaşının engellerini bildiği yoldan aşıyor ve rutinin içinden sevdiği hayata tüm gücüyle tutunuyor.

 

Görseller

http://intheframefilmreviews.blogspot.com.tr/2012/03/100-movies-no-78-revanche.html

https://theworldonfilm.wordpress.com/tag/revanche/

http://www.rogerebert.com/reviews/revanche-2009

 

Yararlanılan Kaynaklar

http://www.rogerebert.com/reviews/revanche-2009

Leave a Reply