Araştırma şirketleri, her alanda gelişim ve değişim için bizlere önemli veriler sunmayı başarabilen kuruluşlar ve son zamanlarda çeşitli vesilelerle isimlerini çok duyar olduk. Türkiye’nin siyasi gündemi çok yoğun olduğundan olsa gerek, araştırma şirketlerinin çalışmaları daha çok o tarafta yoğunlaşmış durumda… Bu şirketlerin veri elde etmek için kullandıkları araçlar olan anketler, gerek tarihi referandum öncesinde, gerek sonrasında ülke gündemini meşgul eden en önemli konuların başında geliyor. Her ne kadar anketler ülkemizde daha çok politik eğilimleri tespit etmek için kullanılıyor olsa dahi, nadiren de olsa bazı araştırma şirketlerinin diğer alanlarda da çalışmalar ortaya koyduğu görülüyor.

2017’nin Şubat ayında İKSV tarafından yayımlanmış olan “Kültür-Sanatta Katılımcı Yaklaşımlar” raporunda özellikle GfK araştırma şirketi tarafından Haziran ve Eylül 2016 tarihlerinde elde edilen verilere yer verilmiş. Raporda yer alan veriler, etkinliklerin izleyici profilini tespit edebilmek adına oldukça çarpıcı ve yol gösterici nitelikte… Rapor yayımlanmadan önce de neredeyse herkesin sahip olduğu bir algı vardı ki Türkiye’de kültür-sanat etkinliklerine olan ilgi ne yazık ki çok geride kalmış durumda. Bu algı ise rapor ile birlikte inkarı mümkün olmayacak şekilde doğrulamış oldu.

Resim2

GfK araştırma şirketinin elde ettiği verilere göre “Evet, bilet satın alarak yılda bir veya daha fazla kültür-sanat etkinliğine katıldım,” cevabını verenlerin oranı haziran ayında %17 iken eylül ayında %24 olarak tespit edilmiş. Yani ortalama olarak 100 kişiden sadece 20’si, ücretli kültür-sanat etkinliklerine katılmış. Diğer taraftan ücretsiz kültür-sanat etkinliklerine katılım oranı ise bu iki ayda ortalama %10 olarak tespit edilmiş. En önemli veri ise “Hiçbir kültür-sanat etkinliğine katılmadım,” cevabını verenlerin oranı ile ortaya çıkmakta: haziran ayında bu oran %74 iken eylül ayında %64. Bu demek oluyor ki Türkiye’de 100 insandan yaklaşık 70’i hiçbir kültür-sanat etkinliğine katılmamış. Pastanın ezici çoğunluğuna sahip bu pay ise bir ülkemiz adına gerçekten vahim bir tabloyu ortaya koymakta. Bunun yanında GfK araştırma şirketi, kültür-sanat etkinliklerine katılımın eğitim seviyesinin yüksek olduğu gruplarda daha çok olduğuna da işaret etmekte. Yine ankete cevap verenlerin %82’sinin herhangi bir kültür-sanat alanı ile uğraşmadığına da raporda yer verilmiş durumda.

Resim3Araştırmaların sadece ortaya birtakım veriler koymak amacıyla yapıldığını iddia etmek kabul edilebilir değildir. Bizim için önemli olan nokta, kültür-sanat etkinliklerine karşı halkımızın duyduğu bu ilgisizliğin nedenlerini tespit edip bu engelleri aşmak konusunda çalışmalar yapmaktır. Bu verilerden önce, etkinliklere katılımın az olma sebeplerinin başında halkın ekonomik durumunun yetersiz oluşu akla gelebilirdi. Bu etmenin göz ardı edilemeyecek kadar önemli olduğu bir gerçek olsa dahi, verilerle de açıkça ortaya konduğu üzere ücretsiz kültür-sanat etkinliklerine katılım da bir hayli az. Ülkemizde kamu kurum ve kuruluşları tarafından ücretsiz veya çok ucuz olan çeşitli etkinliklerin yeteri kadar düzenleniyor olması da bu verilere eklenince, halkın ekonomik durumunun yetersizliğinden de öte bazı engellerin var olduğu kolayca anlaşılabilir.

İKSV’nin raporunda detaylı bir şekilde incelenen bu engellerin başında “önyargılar” gelmekte. Ankete katılan bireylerin, etkinliklere katılmama nedenleri olarak “İlgimi çekmiyor, bilmiyorum, anlamıyorum, o etkinlik bizim kültürümüzle örtüşmüyor” gibi yanıtlar verdiğini görmekteyiz. Önyargılar, diğer engellerin yanında aşılması en zor olanı… Bu türden endişeleri yenmek adına bireyleri günlük hayatlarında böyle etkinliklerle daha sık karşılaştırmak ve bunların aslında düşündükleri gibi yabancı ve gereksiz bir uğraşı olmadığının farkına varmalarını sağlamak etkili bir yol olabilir. Tıpkı, Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası’nın İstanbul Sarıyer Pazarı’nda “Mozart Ne Arar Pazarda?” adıyla yaptığı etkinlikte görüldüğü gibi…

Raporda bahsedilen ve kültürel etkinliklere katılıma olan ilgisizlik konusunda dikkat çeken bir diğer pürüz ise “yoğun eğitim ve iş hayatı”dır. Bu noktada karşımıza çıkan izleyici kitlesini öğrenciler ve ailenin geçimini üstlenen bireyler oluşturuyor. Türkiye’de henüz eğitim sitemi tartışmaları devam ederken, ilkokul yıllarından itibaren öğrencilerin yoğun bir eğitim süreci içine girdiklerini söylemek pek de yanış olmaz. Buna bir de ülkemizde sanat eğitimi konusunda gösterilen ihmalin de eklenmesiyle öğrencilerin bu zamanlarda kültür-sanat etkinliklerine katılma konusunda ilgisiz kalmaları hiç de garip durmuyor. Öğrencileri bu sıkı temponun kucağına atmak yerine onları kültür-sanat alanlarına teşvik etmek bu problemi çözmek konusunda ilk adım olabilir. Diğer taraftan, ailenin geçimini sağlayan bireyler için de aynı sorunlar söz konusu… Onlar da iş hayatının bunaltıcı atmosferinden kurtulup kendilerini rahatlatacak etkinlikler için vakit aramalılar çünkü bu tür etkinlikler bireyleri belli zaman aralıklarıyla rahatlatıp verimli çalışma zeminini oluşturabilir.

iksv-1

Bireysel engellerin aşılması gerektiği gerçeğinin yanı sıra dünya devletlerinin birçoğunda kültür-sanat etkinliklerine katılımı teşvik etmek amacıyla yürütülen birtakım çalışmalar da mevcuttur. Bu noktada en güzel örneklerden birisi olarak İtalya hükümetinin geçtiğimiz yıl aldığı karar verilebilir. Buna göre, 18 yaşına basan gençlere 500 Euro verilecek ve bu para sadece konser, sinema, tiyatro biletleri ve kültürel gezilere harcanabilecektir. Bu tür teşviklerin ise kültür-sanat etkinliklerine katılımı artıracağı açıktır.

İKSV’nin Şubat 2017’de yayımladığı “Kültür-Sanatta Katılımcı Yaklaşımlar” adlı çalışması ile ortaya çıkan, ilginç olduğu kadar kültür-sanat alanında faaliyet gösteren kuruluşları üzerinde düşünmeye sevk eden bu veriler, önümüzdeki dönemlerde kültür-sanat etkinliklerine katılımı artırabilmek için yol gösterici nitelikte olması gerekir.

Kaynakça

http://t24.com.tr/files/20170213170858_kultursanattakatilimciyaklasimlar.pdf

Leave a Reply

2 comments

  1. Fikret Soyoğlu

    Ülkemizin sanata bakışını güzel ozetlemissin. Tebrikler

  2. Celalettin Yegenoglu

    En önemli tespitlerden bir tanesi eğitim sistemimizdeki kültür ve sanatı destekleyen faaliyetlerin eksik olduğu konusudur ki yazı da bu durum açıkça ortaya konulmuş.. Çocuklarımızı erken yaşlarda bu alana yönlendiremezsek maalesef ülkemizin kültür sanat alanında içine düştüğü bu olumsuz durumdan kurtulmamız imkansız.. Umarım ilerleyen dönemlerde bu alanda yeterince ilgi ve alaka gösterilir.. Aydınlatıcı yazı için tebrikler