1970’lerde doğmuş rap. Kısacası, Amerika’nın kuruluşundan upuzun bir zaman sonra. Yani düşününce, kafanızda Donald Trump’ın Eminem şarkıları söylerkenki hali canlanamıyorsa ya da Obama’nın rap performanslarını görmediyseniz, rap yapan bir Amerikan başkanı da tanımamışsınızdır. Amerika’ya başkanlık etmiş altı kişinin New York’ta her gün rap yaptıklarını duysanız da büyük ihtimalle şaşırırsınız. “Ama bu adamlar ölmedi mi?” sorusunun cevabı, tabi ki de evet! Ama bu adamların sonsuza kadar yaşayabileceği bir yere hapsolduklarını düşünürsek, bir yandan da hayır! Çünkü Broadway’de her gün Hamilton müzikalinde, Amerika’nın kuruluş hikayesi anlatılıyor. Hem de bu müzikal bildiğimiz müzikallerden değil; çünkü tüm oyuncular rap yapıyor.
Hamilton, 2015 yılından itibaren Broadway’de sergilenmeye başlanmış olan, Lin Manuel Miranda’nın yazdığı, bestelediği ve de Hamilton olarak sahne aldığı, 2016 Tony Ödülleri sahibi bir müzikal. Parçaları öyle parçalar ki rap sevmeyene bile bu türü sevdirmeyi bile becerebilirler. Hatta dinlerseniz, kendinizi dilinizin zor döndüğü kelimeleri bile öğrenirken bulabilirsiniz. Müzikalin konusu, Amerikan kolonilerinin birleşip kendi anayasasını oluşturması ve bugün bildiğimiz “Amerika Birleşik Devletleri” olmaya giden yolda attığı adımlar. Peki neden müzikalin adı “Muhteşem Amerika”, “Amerika Tarihi” ya da daha gösterişli bir şey değil? Çünkü Hamilton, Amerika’nın kurucularından olan, ancak tarihte diğer kurucular kadar adından söz edilmemiş biri. Aslında oldukça önemli, çünkü kendisi Amerika’nın mali sistemini kurmuş bir isim. Kısacası bugün Amerika’yı Amerika yapan gücü sağlayan adamlardan. Aslında Lin Manuel Miranda’nın Washington değil de Hamilton diye bir müzikal yapmasının nedeni, Amerika’yı kuran diğer insanların aksine Hamilton’ın kaderin birkaç cilvesi (ve kendi müthiş hataları) nedeniyle hiç başkan olmamış olması. Ancak şu an, kendisinin Amerika’da Trump’tan bile daha popüler olduğunu söylemek mümkün.
Hamilton, hem Alexander Hamilton’ın hayatını anlatıyor, hem de Amerika kurulurken neler yaşandığını gösteriyor. Lin Manuel Miranda biraz işin içine dram ve gerilim katmış olsa da tüm olaylar uzun tarih araştırmalarına dayanarak senaryolaştırılmış. Hatta Hamilton’ın hayatını anlatan bir kitabı okuduktan sonra Miranda’nın aklında bu parlak fikir belirmiş. Tanımayanlar ve 2017 Temmuz ayına kadar hiç boş yeri bulunmayan bu müzikali izleyemeyenler için, müzikale dair kısa bir özet yerinde olur:
Hamilton, hayata aslında yenik başlamış olan, ancak büyük hayallere sahip bir yetim. Büyük hayaller derken gerçekten büyük, çünkü aklında Amerika gibi bir devleti kurmak ve de özgürlüklerini kazanmak var. Bunu yapmak için ise gereken paraya kesinlikle sahip değil. Bu yüzden üç kız kardeş olan Schuyler kardeşlerden Eliza ile evleniyor, ama bir yandan da kızın ablası Angelica ile aralarında bir ilişki olduğuna dair tarihi belgeler var. Hamilton, Washington’ın komutası altında özgürlük için savaşırken, aklında da özgürlüğe dair makaleler yazmak var. Zaferlerinin ardından devleti kurma aşamasında bütün mali sistemi de o oluşturuyor. Ancak Hamilton bir devlet adamı olduğu kadar sırları da olan biri. Yasak bir ilişki içine giriyor ve bunun ortaya çıkma riskini anladığı anda da bu ilişkiyi anlattığı bir yazıyı gazetede yayımlayarak kendi geleceğini bitiriyor. Kısacası, kurtulmaya çalışırken adını Amerikan Başkanları arasına yazdırma şansını elinden kaçırıyor. Hamilton’ın hayatı bunun dışında da oldukça trajik. 21 yaşındaki oğlu, babasının ismini savunmak adına girdiği bir düelloda hayatını kaybediyor ve Hamilton da tam olarak oğlunun öldüğü yerde rakip partiden olan Aaron Burr tarafından vurularak öldürülüyor. Aslında hikayesi çok da sahne şovuyla süslenip seyirci önüne koyulabilecek neşeli hikayelerden değil. Ancak sahtekârlıkları, yalanları kadar yaptığı iyi işlerle de Hamilton, bir ülkenin tarihini yazan isimlerden biri.
Bu müzikalin şu anda Amerika’nın en gözde müzikali olduğunu söylemek mümkün. Ancak bunun nedeni elbette ki Hamilton’ın trajik hayatı değil, Broadway’e yeni bir soluk getirmiş olması. Rap müzikalleri oldukça az. Bunun nedeni biraz da bu türün doğasından kaynaklanıyor, ancak Hamilton’da tüm kadınlar ve erkekler deli gibi rap yapıyorlar. Bunun yanı sıra, modern dansla dolu sahneler var ve en önemlisi oyuncular her dil, din ve ırktan. Hatta aynı ebeveynlere sahip olan Schuyler kardeşler bile üç ayrı ırktan oyuncular tarafından oynanabiliyor. Lin Manuel Miranda ise Alexander Hamilton rolü dahil, geriye kalan tüm erkek rollerinin de kadınlar tarafından oynanmasına açık olduğunu söylemiş. Kısacası bu, sadece bir ülkenin birleşmesine dair değil, tüm insanların nasıl birleşebileceğine dair bir müzikal. Burada oynayan herkes eşit ve hepsi özgür.
Günümüz rap müziğinden sıkılan ve “Bir Broadway orkestrası rap müzik yapsa neler olurdu?”sorusunun cevabını almak isteyenler için Hamilton biçilmiş bir kaftan. Müzikali canlı izlemek oldukça zor, çünkü biletler aylar önce bitiyor ve karaborsada milyar dolarlara satılanları var. Buna rağmen bu biletleri alan insanların da olduğunu belirtmek gerek. Ancak belki bu ilginç adamın hayatını öğrenme şansı bir gün bizim de kapımızı çalar. Ben bu şansa henüz sahip olamadım, ama eğer siz şovu izleme fırsatı bulan insanlardan olursanız, sadece adını tarih derslerinden duyduğunuz Amerikan başkanlarını görmeye değil, onları rap yaparken izlemeye de hazır olun.
GÖRSELLER:
http://www.broadway.com/shows/hamilton-broadway/
https://www.timeout.com/newyork/theater/hamilton-on-broadway
http://www.vulture.com/2016/06/watch-the-hamilton-tonys-performance.html
http://www.chicagotribune.com/entertainment/theater/hamilton/ct-hamilton-for-musical-theater-geeks-quiz-20161007-htmlstory.html