Hangi şehirde yaşarsak yaşayalım, ne işle meşgul olursak olalım, içinde bulunduğumuz şehirlerin ritmine tutulmamak mümkün değil. Kalabalık meydanlarda ya da trafiğin tam ortasında şehir bize bambaşka bir atmosfer yaratırken; sessiz sokaklardan geçip dar kaldırımlardan yürürken çok daha farklı bir enerjiyle doluyoruz. Attığımız her adımda, ister kulaklık takıp kendimizi bir film sahnesinde hayal edelim ister mekânlardan sokağa sızan müzikler yolculuğumuza eşlik etsin, farklı tarzda kente karışan birçok şarkıya kulak veririz. Bunun yanında, kendi müziğini paylaşmak isteyen alternatif sokak sanatçılarına rastlayabilir, bir an olsun günlük koşuşturmacalarımızdan sıyrılıp yeni yorumlar keşfedebiliriz.
Bütün bunlarla gelmek istediğim nokta Fatih Akın’ın “İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek” adlı 2005 yapımı filmini sizlerle paylaşmak istemem. Genel hatlarıyla filmi özetlemem gerekirse, bir müzik belgeseli tadında ilerleyen yapım İstanbul’un birbirinden farklı türlerde müzik yapan sanatçılarını, müziklerini ürettikleri farklı semtlerde izleyici karşısına çıkarıyor. İstanbul’u bu müzikler eşliğinde dolaşıyoruz ve birçok farklı kültürden insanın müzik ile nasıl bir ortak paydada buluşabildiklerini görüyoruz. İstanbul’un bu müzik hikâyesinde Sezen Aksu, Duman, Orhan Gencebay ve Müzeyyen Senar gibi tüm Türkiye tarafından tanınan sanatçılara ve gruplara yer verilirken bunun yanında Mercan Dede, Baba Zula, Replikas, Ceza gibi alternatif isimlere de yer veriliyor. Bu isimleri kendi ortamlarında, stüdyolarında ve sahnelerinde görmek, organik bir müzik zevki yaşamamıza fırsat sunuyor ve çeşitli müzik kültürlerinin doğu- batı senteziyle nasıl harmanlanabileceğini görmek açısından güzel bir örnek oluşturuyor.
Özellikle Selim Sesler ve türkülerimizden etkilenerek Türkiye’ye yerleşen Brenna MacCrimmon’un birlikte ortaya koydukları performans, müziğin hiçbir ayrım yapmadan dünyanın dört bir yanındaki insanları bir araya getirebilecek güçte olduğunu gösteriyor. Gerçekten izlerken etkilenmemek elde değil.
Her sanatçının müziğe ve yaşadığı şehre olan bakış açılarını görmek gerçekten keyifli bir 90 dakika geçirmenizi sağlıyor. Bütün bu farklı kültürlerden, yaşam tarzlarından ve arka planlardan çıkan müzikler birbirlerine dokunuyor ve şehrin havasına karışıyor. İçinde yaşayanların ise ne kadar derin bir nefes alacağı kendi ellerinde. Popüler kültürün rüzgârına kapılmak çoğu zaman dinleyicilere daha kolay gelebilir; fakat daha hızlı tüketildiği de aşikâr. Bu sebeple önyargılardan sıyrılmak ve çeşitliğe açık olmak kentin sesini kaybetmemesi açısından büyük önem taşıyor.
Sezen Aksu’nun filmde yer alan ve filmle aynı ismi taşıyan şarkısı
“İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek” başından sonuna kadar temposunu düşürmeyerek hem bilmediğim müzisyenlerle tanışmamı sağladı hem de sahip olduğumuz müzik kültürüne daha sıkı bağlanmam yönünde bir aydınlanma yaşamama sebep oldu. Sizler de İstanbul müzik kültürünü daha yakından tanımak ve farklı soluklar bulmak isterseniz, mutlaka izlemeniz gereken bir film olduğuna inanıyorum. Film bittikten sonra Ankara için böyle bir film çekilse hangi sanatçılara yer verirdim diye de düşünmeden kendimi alıkoyamadım. Peki ya siz, sizin şehrinizde kimler yer alırdı?
Kaynak:
https://www.imdb.com/title/tt0459242/reviews?ref_=tt_urv
Görsel Kaynaklar:
Kapak Fotoğrafı: http://www.beyazperde.com/filmler/film-60648/fotolar/detay/?cmediafile=18426498