Milena’ya Mektuplar aşkı anlatıyor gibi görünse de aslında korkunun bir ruhu nasıl esir alabildiğini anlatır. Mektupların her kelimesinde bu dehşet verici duyguyu görebilirsiniz. Kafka’nın aşkını uzaktan yaşamak zorunda kalması, Milena’nın zaten evli olması, umudun ne yazık ki var olamaması bu korkuya neden oluyor. Kafka’nın zaten karamsar doğasında korkunun hükümdar olması çok şaşılacak bir şey olmasa da, yazdığı kadar büyük bir aşkın sonunu getirmesi şaşırılacak şey. Milena’nın Kafka’ya yazdığı mektuplar elimizde olmamasına rağmen –Kendisi Kafka’nın arkadaşı Max Brod’dan, Kafka’nın vefatından sonra mektuplarını yakmasını istemiştir.- içerikten anlaşıldığı üzere Milena sık sık korkusunu eleştiriyor Franz’ın, ondan kurtulmasını öğütlüyor. Fakat ne bir eleştiri ne bir motivasyon bu korkulara son veremiyor. Kafka’nın korkusu her ne kadar yersiz olmasa da gün geçtikçe ilişkilerinin ilerleyememesinin sebebi oluveriyor. Kafka daha fazla mektup yazamayacağını, Milena’dan gelen mektupları, telgrafları okuyamayacağını düşünüyor. Mektuplarla başlayan sonunu göremediği aşkını mektuplarla bitiriyor. Nihayetinde korku kazanıyor.

 …senden uzakta yaşarken, korkuya bütünüyle teslim oluyorum, onun istediğinin ötesinde teslim oluyorum ve bunu hiçbir zorlama olmaksızın, büyük bir istekle yapıyorum, kendimi onun içine akıtıyorum. (Franz Kafka)

Kafka’nın mektupları neredeyse resmi denebilecek bir dille başlıyor. Milena Kafka’nın yazılarını çevirdiği için iş görüşmeleri bile denebilir hatta. Fakat bunun dışında farklı duyguların varlığı yavaş yavaş kendini gösteriyor. Bu o kadar doğal gerçekleşiyor ki insan Milena ve Franz’ın, daha birbirlerini bir kez görmelerine rağmen, samimiyetlerini doğal buluyor. Bu oluşan samimiyet ne kadar yavaş ve doğal gerçekleşiyorsa kaybolması o denli ani oluyor.  Senler, sizlere dönüşüyor. Milena, Bayan Milena oluyor. Aşk bitiyor mu bilinmez ama samimiyetin sınırı net bir şekilde çiziliyor. Mektuplar baştan sona, sahip olamadığını kaybetmenin ruhta nasıl bir yük oluşturduğunu gösteriyor. Öylesine bir yük ki Kafka’nın hastalığını ilerletecek, ömrünü kısaltacak kadar…

Bahsettiğim gibi Kafka’nın korkusundan sonra ilişkilerinin önündeki en önemli engel Milena’nın evli olmasıydı. Milena’nın da bir cümlesi var ki bu konuyla ilgili, Kafka’nın tekrar tekrar okumaktan kendini alamadığı:

Evet, haklısın, onu seviyorum. Ama F., seni de seviyorum. (Milena Jesenská)

Kafka Mektubunda özellikle “seni de” demesinin üzerinde durduğunu belirtmiş. Belki de oradaki “de” eki Franz’ın içinde isyanlara sebebiyet verse bile Kafka Milena’nın kendisine o şekilde yazmasa Milena olmayacağını yazmış,

…ve sen olmasaydın ben ne olurdum? (Kafka)

Milena’sız Frank… -Milena Franz Kafka’ya mektuplarında Frank diye hitap edermiş.-

Kafka yeri geldiğinde korkusundan mektupları okuyamadığını belirtiyor. Hatta Milena’dan her gün ona yazmamasını rica ediyor. Gelecek cümlelerden korkuyor. Bazı mektuplarını o an okuyabilecek gücü hissetmediğinde öylece bırakıyor, gücünü toplamayı bekliyor. Bu anlayış günümüze ilişki taktiği niteliğinde, gelen mesajları birkaç saat beklettikten sonra cevap vermek olarak gelmiş sanırım. Eee, büyük aşklar kolay yaşanmıyor.

Hep derler ya Kafka’nın Milena’sı diye, bu mektuplar Milena’nın Kafka’sı dedirtecek düzeyde.

Görsel Kaynaklar

https://listelist.com/milenanin-mektubu/

Leave a Reply