Yılın en çok beklenen filmlerinden biri. Tarihin en çok sevilen gruplarından birinin tanışma ve ünlü olma öyküsü. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sesinin biyografisi. 2019 Akademi Ödüllerinin en muhtemel adaylarından biri. Queen’in hikayesi.
Bohemian Rhapsody ile ilgili duyduğumuz bütün bu cümleler beklentimizi her geçen gün arttırdı. Yazın ilk fragmanı çıktığından beri, hatta böyle bir filmin yapılacağı haberi duyulduğundan ve dünyaca ünlü grubu canlandıracak oyuncuların seçildiği zamandan beri milyonlarca insan karşılaması çok zor bir beklenti içine girdi.
Böyle bir filmi yapmak büyük cesaret isterdi. Hele Freddie Mercury rolünü oynamayı kabul etmek, neredeyse delilik! En küçük hatanızda alacağınız milyonlarca kötü yorum, böylesine ikonik birinin taklidini yapıp bunu onun yüz binlerce hayranına beğendirip kabul ettirmek… Bu filme başlanırken bütün bu riskler alınmış, ve görüyoruz ki, bazen girilen riskler gerçekten de karşılığını alıyor.
Ünlü sanatçıların, özellikle de şarkıcıların ve grupların biyografileri Hollywood’un sıkça tercih ettiği bir film türüdür. Nowhere Boy, Walk The Line, The Doors, Ray gibi filmler de bunun en iyi örnekleri. Ama ne yazık ki böyle filmlerin gerçekten başarılı olduğunu ve çoğunluk tarafından iyi yorum aldığını nadiren görebiliyoruz. Bazen gerçek olaylardan fazla uzaklaşıldığı söyleniyor, bazen oyuncunun yeterince iyi olmadığı düşünülüyor, bazen sanatçıların bütün yönleriyle ele alınmaması eleştiriliyor, yani gerçekten yaşanmış ve çok fazla kişi tarafından belli kısımları tecrübe edilmiş bir hikayenin beyazperdeye uyarlanacak hale getirilmesi ve bunu canlandıracak doğru insanların seçilmesi gerçekten de çok zorlu bir iş.
Bohemian Rhapsody’i de yılın, hatta belki de tüm zamanların en iyi filmlerinden biri yapan şey de, bütün bu bahsettiklerimin bir arada başarılmış olması. Daha giriş sahnesinin, Live Aid konserinin hemen öncesi oluşu, milyonlarca insanın orada Queen’in çalmaya başlamasını beklemesi, Freddie’nin sahneye çıkışı… Salona girip yerinize oturduğunuzda ve bu sahneler gözlerinizin önünde aktığında, izlemek üzere olduğunuz filmin sıradan bir film olmadığını, hatta o filmde anlatılacak hiçbir şeyin sıradan olmayacağını fark ediyorsunuz. Böyle bir grubun hikayesi de sıradan olmamalı zaten.
Queen’in hikayesinin yanında Freddie’nin derinliklerine de inen filmde, belki de yıllardır gözümüzde “Dünyanın en iyi sesi” olarak etiketlediğimiz, çok sevdiğimiz ama aslında kim olduğuna çok da kafa yormadığımız birinin en insani yönlerini görüyoruz. Yaptıkları işi mükemmel yaptıkları için artık efsaneleşmiş insanların sorunu da bu aslında; yapılan işin mükemmelliğine o kadar odaklanıyoruz ki, onu yapan kişiyi tanımaya vaktimiz kalmıyor. Filmin yönetmeni Bryan Singer da bu eksikliği fark etmiş olacak ki Freddie’nin ortaya çıkardığı efsanelerin yanında onun yalnızlığını, eksikliklerini, kaçıp kurtulamadıklarını, mutluluklarını, pişmanlıklarını, en çıplak haliyle olduğu kişiyi anlatmak için çok büyük bir çaba sarf etmiş. Aynı çabayı, Freddie’yi canlandıran Rami Malek de gösterince ortaya olabilecek en gerçek haliyle bir hikaye çıkmış.
Daha bunu söylemek için çok erken ama bana sorarsanız Rami Malek şimdiden Oscar’ın en güçlü adaylarından biri. Freddie Mercury’e dönüşmeyi başarma yolunda sarfettiği hem fiziksel hem de mental çaba görmezden gelinecek gibi değil. Sonuçta Akademi Ödülleri’nin tek amacı o yılın en iyilerini ödüllendirmek değil, aynı zamanda bu en iyilerin tarihe geçmesini sağlamak. Malek’in bu performansı da birçok yönüyle tarihe geçmeyi hak ediyor.
Filmi bu kadar güzel yapan yalnızca Malek’in performansı da değil tabii ki. Grubun bütün üyelerinin özenle seçilmiş olması, filmde tek bir repliğin bile öylesine ya da anlamsız olmaması, sahnelerin doluluğu, şarkıların yazılma aşamalarına bolca yer verilmesi, grubun arasındaki bağın ne kadar kuvvetli olduğunun dört üye tarafından da böylesine bir uyumla gösterilmesi ve daha saymayı unuttuğum çok fazla ayrıntı bir araya gelince ortaya inkar edilemeyecek kadar güzel bir eser çıkmış.
Bohemian Rhapsody’i hala izleyemediyseniz size tavsiyem, hemen en yakınınızdaki sinemanın en yakın seansına bilet alıp izlemeniz. Ne kadar yoğun olursanız olun, bu özellikle de sinemada izlenmesi gereken filme gittiğinize kesinlikle pişman olmayacaksınız. Hepinize bol filmli ve mutluluk dolu haftalar diliyorum sevgili sinemaseverler!
Kaynaklar:
https://www.elitedaily.com/p/the-bohemian-rhapsody-cast-vs-queen-show-how-uncanny-the-film-really-is-13058688
https://www.imax.com/news/Experience-Bohemian-Rhapsody-in-IMAX
https://people.com/movies/bohemian-rhapsody-cast-versus-real-life/
https://www.smoothradio.com/artists/queen/bohemian-rhapsody-live-aid-video-scene/
https://mashable.com/article/bohemian-rhapsody-reviews-critics/#6yer3ZyJmZq7