Müzikal tiyatro, dünya genelinde çok da erişilebilir olmayan bir sanat dalı. Broadway’e gidip müzikal izlemenin Amerika’da yaşamayan müzikalseverler için imkansız gibi gözükmesini bir yana bırakalım, elimizde bu müzikallere erişmek için cast albümlerinden başka bir araç kalmıyor. Tabii ki müzikallerin yasal olmayan yollarla çekilmiş; gözlük takmayanı bile Atasun Optik’e yönlendirecek kadar düşük kalitedeki kayıtlarını saymazsak. Neyse ki, ülkemizde müzikal kültürü çok güzel bir şekilde yayılmaya başlıyor. Biz bu yayılma alanı genişleyene kadar cast albümlerini dinlemeye devam mı etmeliyiz? Müzikaller sadece dinlenerek ne kadar iyi bir deneyim sunabilir?
Daha önce de incelediğim Hamilton müzikalini ele alalım. Hamilton, baştan sona aralıksız şarkılardan oluştuğu için müzikalin tamamını takip etmek oldukça kolay oluyor, bu noktada cast albümleri oldukça kullanışlı bir araç haline geliyor. Fakat aynı şey diyaloglu müzikaller için geçerli değil. Bu yüzden sizlerle varlığını çok yakın zamanda öğrendiğim müzikal türünü paylaşmak isterim: Podcast müzikaller. Bu müzikal türü radyo tiyatrosuna benzetebiliriz. Bu türün en iyi tarafı dinlerken “acaba bu şarkıda sahnede ne oluyor ve neyi kaçırıyorum” diye düşünmemize gerek kalmıyor, çünkü olup biten her şey yayında gerçekleşiyor. Bu, dünyanın dört bir yanına dağılmış insanlara eşit bir müzikal deneyimi sunuyor.
Peki nasıl başladı Podcast müzikaller? Podcast müzikallerin resmi başlangıcı olarak 2017 yılında Chris Littler ve Ellen Winter’ın yazdığı 36 Questions isimli 3 perdelik müzikal kabul ediliyor. Konusu, 2015 yılında New York Times’da yazılan “otuz altı soruda karşındaki insana aşık olma” üzerine yazılmış bir makaleden alınıyor. Bu müzikalin iki kişilik kadrosunda Jessie Shelton ve Hamilton’ın King George’u; Frozen’ın da Kristoff’u olarak hatırlayabileceğimiz Jonathan Groff rol alıyor. Konusu ise evli bir çiftin bu otuz altı soru aracılığıyla evliliklerini kurtarmaya çalışması.
Bu müzikaller, müzikalseverlere olan erişilebilirliğinin yanında; müzikal yazarlarına da oldukça serbest bir alan tanımış oluyor. Oyunun prodüksiyon ve sahne uyarlamasına harcamaya bütçesi olmayan pek çok girişimci yazara yeni bir kapı açıyor. Ayrıca ortaya çıkardıkları eser, yalnızca belli bir tabakaya tam olarak sunulabilmek yerine, herkese eşit kalitede bir sanatsal deneyim yaşatıyor.
Kaynakça:
https://ew.com/theater/2020/01/15/musical-theater-podcasts/
https://www.vulture.com/2017/07/36-questions-is-a-podcast-musical-done-right.html
