Merhaba sevgili Gazete Bilkent okurları. Bu yazımda sizlere müzik camiasında yeni yeni yer edinen, kendisini iyi ki bulmuşum, iyi ki tanımışım dediğim Mine Özgüle’den bahsetmek istiyorum. 14 Mayıs’ta yayınladığı “Başıma Gelenlerin” isimli ikinci single’ını, çıktığı dakikadan beri hüngür hüngür ağlayarak loop’ta dinliyorum, dinletiyorum. (Yurtta birlikte kaldığım oda arkadaşım şarkıya o kadar çok maruz kaldı ki, yanlışlıkla ezberlemiş bulundu Başıma Gelenlerin‘i. Pişman değilim; en son şarkıya eşlik ederken sarılıp ağlar halde bulduk kendimizi.) Her neyse, konuya gelelim.
Mine Özgüle aslında adını ilk kez çektiği kısa filmlerle duyurdu. “Bir Keresinde Tüm Seans Boyunca Sustum” isimli kısa filmiyle sanat camiasında isminden söz edilmeye başlandı. (Filme BluTV’nin arşivinden erişilebilir.) Kendisinin çok yönlü sanat kişiliği Bilgi Üniversitesi’nde eğitim gördüğü yıllarda şekillendi. Üniversitede senaryo yazımı, kurgu, kamera, tiyatro gibi alanlarda kendini geliştiren Özgüle’nin ilk filmi “Kapılar İçerden Kapanır”, 2020 yılında Directed By Women Turkey isimli film festivalinde ulusal kategorideki finalistlerden biriydi.
Yönetmen kişiliğinin yanı sıra Özgüle, şarkıcı kişiliğini de insanlarla paylaşma kararı aldı ve belli ki bu verdiği en doğru kararlardan biriydi. 2020’nin yazında paylaştığı “Gerin Bedenim” isimli şarkısıyla tanınırlığı biraz daha arttı ve böylelikle yavaş yavaş kendi dinleyici kitlesini oluşturmaya başladı. Mine Özgüle, müzik yoluyla anlaşılmak istedi ve bu gayeyle sanatını icra etmeye devam etti. Sosyal medyayı aktif kullanan Özgüle, şarkıları yayınlandıktan sonraki hislerini ve düşüncelerini sık sık sosyal medya aracılığıyla sevenleriyle paylaştı. Aldığı ilgiye, sevgiye, şarkısına gelen övgülere dair mutluluğunun yanında, her seferinde üstüne basarak belirttiği nokta şuydu: karşılıklı anlamanın ve anlaşılmanın verdiği o “yalnız değilmişim” hissiyatı.
Son single’ı “Başıma Gelenlerin”, Özgüle’nin sevenleri üstünde o kadar tuhaf bir etki yarattı ki (özellikle klibiyle birlikte), sosyal medya üzerinden herkes klibi gözyaşları içinde izlediğini belirtti (ben dahil.) Mine’nin terapi süreci sonrasında yazdığını söylediği bu şarkı, kendisinin birçok farklı anının harmanından oluşuyor diyebiliriz aslında. İlk saniyelerde birtakım çocuk sesleri duyuyoruz. Bunlar, babasının o daha küçükken çektiği videolardaki Mine’nin sesleri. (Görüntüleri izleme fırsatını da şarkının klibinde buluyoruz.) Şarkıyı dinlerken, şarkı sözlerinin arasına karışan başka sesler duyuyoruz. Duyduğumuz yine Mine’nin sesi, fakat “şarkıcı Mine Özgüle” karakterinden farklı bir Mine bu. Sanki birine bir şey anlatıyormuş, telefonda biriyle (bizimle?) konuşuyormuş da biz de anlattıklarını dinliyormuşuz gibi bir hissiyat yaratan seslerin, şarkıya sonradan eklendiği belli oluyor. Bunlar aslında, Mine’nin bilgisayarının webcam’i ile çektiği, günlük niteliği taşıyan videolardan birtakım kesitler. Kendisini şarkı söylerken duyuyoruz ve bir anda fonda başka bir Mine Özgüle beliriyor: “O kadar kelimelerin kalmadığı bir yerdeyim ki, yani… Çünkü o kadar çok şu an durduğum yerde bulundum ki…” diyerek bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Bütün bunlar şarkının çok dışında, ama aynı zamanda o kadar içinde ki.
Özgüle’nin bütün bu düşüşleri, sorgulamaları, kendisini kendisinin bile anlayamadığı anları… Bu şahitlik ettiğimiz o kadar özel, o kadar gerçek bir 3 dakika 45 saniye ki, şarkıyı dinledikten sonra o “Ben daha demin ne dinledim?” hissini içinizden atamıyorsunuz. (Sanki 3 dakika 45 saniye boyunca, en derinlerdeki benliğinizin bunca zaman bastırdığınız sesini dinlemişsiniz gibi?) Mine’nin müziğinin alıcısına geçirmek istediği o hissiyatı kelimelerle ifade edebileceğimi sanmıyorum, fakat şunu söylemeden geçmek istemiyorum: bu hissiyat çok güçlü. Mine öyle bir duygu yoğunluğuyla üretiyor ki sanatını, şarkılarını dinlerken bunu hissetmemek elde değil. Kendini bu yolla ifade etmeyi seçmiş olmasına minnettarım, çünkü Mine’nin neyden bahsettiğini biliyorum. “Pişmanlık gibi değil, kızgınlık gibi değil, gülümsemeyi öğrenebilsem sadece.” derken ne demek istediğini anlıyorum ve kalbimin en derininden hissediyorum bunun hüznünü. Bu yüzden Mine Özgüle iyi ki var, iyi ki bizimle, ve iyi ki üretmeye devam ediyor.
Dinlemek isterseniz diye aşağıya Başıma Gelenlerin‘in video klibini bırakıyorum. Umarım siz de kendisini seversiniz. Sevgiyle kalın.