GazeteBilkent’in bu söyleşisinin konuğu başarılı arp sanatçısı Beste Toparlak. Almanya’da masterını bitirdi, şu sıralar bir CD hazırlığı içinde, doktora da yapacak… Bu sene de resital ve konserleri devam edecek. Onu hem BSO’da, hem başka sahnelerde izleyebileceğiz. Onunla sanat hayatından, arptan ve müzikten bahsettik. Arp gibi, “su damlası” misali bir röportaj oldu, keyifli okumalar dileğiyle…
GazeteBilkent: Piyano ile başlamışsınız, çok klişe olacak ama müziğe yeteneğiniz nasıl fark edildi? Ailenizde müzisyen var mı?
Annem ve babam mühendis fakat babam müziğe çok ilgili, o yüzden de ismim Beste. Müziğe yeteneğim kardeşimin doğumuyla fark edilmiş, ona hep kendi bestelediğim şarkıları söylermişim. Babamın görevi nedeniyle gittiğimiz Kazakistan’ın Almaty şehrinde Jeugeniya Yerova ‘dan piyano dersleri almaya başladım.
GazeteBilkent: Arpa nasıl yöneldiniz? Aklınızda olan bir enstrüman mıydı piyano çalarken, yoksa daha tesadüfi mi gelişti?
Türkiye’ye döndükten sonra 11 yaşında Hacettepe Konservatuvarı’nın kabul sınavlarına girdim. Piyano çalışmış olduğum için onu düşünüyorduk. Bahçede dolaşırken yukarıdaki odanın penceresinden bir ses duydum; bu sonradan adının arp olduğunu öğrendiğim sazın sesiydi. Ben de bu sazın çizgi filmlerde gördüğümüz, gökyüzünde bulutların üstünde çalınan lir olduğunu hayal ettim. Jüri ne çalmak istersin diye sorduğunda, piyano, ya da arp dedim. Çıkışta listede kazandığımı görünce ailecek ansiklopediden arpı araştırıyorduk.
GazeteBilkent: Arp sesi huzur, meditasyon, rahatlama, sakinleşme vs. ile bağdaştırılır. Sizce neden diğer enstrümanlara göre bu enstrüman insana başka bir (ya da daha çok) huzur veriyor?
Arp çok sesli bir enstrüman, yumuşak ve derin bir tonu var. Meditasyon için bile kullanılıyor. İlk defa duyanlar “su damlaları gibi” der genelde.
GazeteBilkent: Bildiğim kadarıyla Almanya’da master yapıyordunuz, devam ediyor musunuz yoksa bitti mi? Master’dan sonra ne yapmak istiyorsunuz?
Evet, masterımı geçen sene Almanya Hamburg Müzik ve Tiyatro Yüksek Akademisi’ni bitirdim. Viyana Filarmoni’nin arpisti solist Xavier de Maistre’nin sınıfından mezun oldum. Ardından resital ve konserlerim devam etti, solist olarak orkestralarla konçertolar seslendirdim ve orkestrada solo arpist olarak çalıştım.Bu yıl da bu şekilde devam edeceğim. Bir de CD hazırlıyorum. Daha sonra da çok beğendiğim başka bir hocayla doktora düzeyinde çalışmalarıma devam edeceğim.
GazeteBilkent: BSO ile konserler verdiniz, Bilkent deneyimlerinizi paylaşır mısınız?
Bilkent Senfoni Orkestrası’nda solist olarak John Williams’ın E.T. filminin müziği üzerine yazılmış solo arp ve orkestra için süiti Odeon’da, Bilkent Konser salonunda ise Reinhold Gliere’in arp konçertosunu seslendirdim. Bunların dışında orkestra konserlerinde arp sololarını çaldım. Bu konserlerde dünyaca ünlü şeflerle çalışma fırsatım oldu. Bilkent orkestrasının müzisyenleriyle birlikte çalmak çok güzel ve onur verici…
GazeteBilkent: Arp genel olarak orkestralarda, diğer enstrümanlara göre daha az mı kullanılıyor? Bunun nedeni nedir?
Arp orkestraya daha geç eklendi. Berlioz Fantastik Senfoni ile birlikte besteciler orkestra eserlerinde daha çok arp kullanmaya başlıyorlar. Bugün artık orkestranın standart bir üyesi… Bunun arpın gelişimiyle de alakası var. Pedallı arpın icat edilmesiyle arpın imkanları ve becerileri de genişledi.
GazeteBilkent: Daha önce pek bu enstrümanı dinlememiş ama bu röportajla merak edecek insanlara birkaç beste önerebilir misiniz? Arpın klasikleri arasında gösterilen ya da sizin en çok etkilendiğiniz bir iki eser…
Handel Arp Konçertosu en meşhur arp klasiklerindendir. Benim favorilerim arasında ise iki Fransız besteci ve arpist Henriette Renie ve Marcel Tournier var. Henriette Renie’den solo arp için “Danse des Lutins”ı (Cinlerin Dansı’nı) önerebilirim. Bu parçanın kaydını Youtube’da benden de dinleyebilirsiniz.
GazeteBilkent: Sizin çaldıklarınızın arasında ben en çok “Norma” yı sevdim. Bu eser size neler hissettiriyor?
Aslında her eser, her çalışta başka bir şey hissettiriyor. En güzel tarafı, sürekli yenilenebiliyor olması…
GazeteBilkent: Çok genç bir sanatçı olarak ileriye yönelik en büyük amacınız / hayaliniz nedir?
Daha çok konser vermek. Öğrenmek, öğretmek; paylaşmak…
GazeteBilkent: Birçok yarışma, konser, turnelere katılıyorsunuz. Arp çal(-ış)mak günlük hayatınızın ne kadarını kapsıyor? Ciddi bir disiplin ve fedakarlık gerektiren bu durumda, yorulduğunuz anlarda nasıl motive oluyorsunuz, size ne güç verir?
Çoğunlukla günün yarısını kapsıyor. Bundan zevk alıyorum, motive oluyorum.
GazeteBilkent: Türkiye’de yeni nesilde arpa yönelen çok az kişi mi var yoksa biz mi tanımıyoruz? Cahilliğimi bağışlayın ama ben gençlerden bir tek sizi biliyorum.
Başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Mersin, Eskişehir’deki devlet konservatuvarlarında, bunun dışında benim gibi eğitimine devam etmek için yurt dışında okuyan birçok genç arkadaşım var. Onlar da yarışmalara hazırlanıyor, Senfoni orkestralarında çalıyor ya da eğitimci olma yolunda devam ediyorlar.
GazeteBilkent: Bu senenin geri kalanında sizi dinleyebileceğimiz konserler var mı? Önümüzdeki sezonda da BSO’da sizi görebilecek miyiz?
Evet, bu sene de BSO’da yer alacağım. Onun dışında Ankara’da şan-arp ve Rus bir arpist arkadaşımla 2 arp duo konserimiz olacak.
GazeteBilkent: Profesyonel hayatınız dışında, nasıl müzikler dinlersiniz?
Her tür müziği dinlerim; caz, elektronik, pop, rock… Akşamları drum&bass dinleyip koştuğumu itiraf etmeliyim.
GazeteBilkent: Klasik müzik dışında caza da ilgilisiniz sanırım. Bu alanda çalışmalar yapmaya devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Evet, konservatuvar yıllarından beri cazla ve elektronik müzikle ilgiliyim. Master’da HfMT Hamburg’un Bigband’ine dahil oldum. DJ Mario Basanov’un bir projesinde elektronik müzik üzerine arp doğaçlama konser verdik. Evimde çalıştığım enstrüman da zaten yarı-elektro bir arp…
GazeteBilkent: GazeteBilkent olarak sorularımıza cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederiz, bol konser, bol başarı ve mutluluk diliyoruz…
Ben teşekkür ederim!
