Roy ailesi dünyanın en büyük medya şirketlerinden birinin sahibidir. Televizyon kanalları ve gazetelerin yanında eğlence dünyasında da devasa oyun parkları ve lüks yat turları yer alır. Dışarıdan bakıldığında her ne kadar güçlü bir krallık gibi gözükse de, aile bireylerinin birbirleriyle olan problemli ilişkileri, baba Logan Roy’un rahatsızlanması üzerine iyice gün yüzüne çıkar.
HBO’nun ilk sezonu 2018’de yayınlanan draması, 2019’da yayınlanan ikinci sezonu ile üçüncü sezona dair beklentileri oldukça yükseltti. Bu yıl Emmy ve Altın Küre ödüllerine damgasını vuran dizi, her iki ödül töreninde de En İyi Drama Dizisi ödülünü kazanmakla kalmadı, Altın Küre Drama Dizilerinde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü Brian Cox’a verirken, Emmy Ödüllerinde ise Bir Drama Dizisinde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü Jeremy Strong evine götürdü. Bu dikkat çeken ve uzun yıllar konuşulacak gibi gözüken dizinin karakterlerine, şimdi gelin daha yakından bakalım.
Shiv Roy, Logan Roy’un dört çocuğu içinde en küçük olanı. Siyasete olan merakı ve bazı senatörlere yakınlığı ile biliniyor. Bu sebeple her ne kadar önemli miktarda hissesi olsa da şirket kararlarına fazla müdahil olmuyor. Karakteri her ne kadar ilk bölümlerde Six Feet Under’ın Claire’ini andırsa da, ilerleyen bölümlerde göreceksiniz birbirlerinden bambaşka iki karakter. Shiv, yakın zamanda parklar müdürü olan Tom Wambsgans ile evlenme hazırlıkları yapıyor. Tom, aile için feda edilebilir ancak sadık bir karakter. Fazla zekâ parıltısı göstermeyen, ancak gücü yettiğine acımasızca davranmayı da kendine hak gören, sinir bozucu, düşük seviye bir nobran.
Roman ya da babasının hitabıyla Romulus, dizide izlemekten en zevk aldığım karakter diyebilirim. Zeki olmasına rağmen ailenin şımarık çocuğu olmaktan vaz geçmeyen, sorumluluktan kaçan ve aldığı en basit işi bile batırma potansiyelinde birisi. Şirketteki önemli pozisyonuna rağmen kararları genelde onun yerine babasının yıllardır sağ kolu olan Frank Vernon alıyor. Karakteri neden bu kadar sevdiğimin cevabı ise karaktere can veren Kieran Culkin’in oyunculuğunda gizli. Bir Emmy de o hak etmişti oysa, artık seneye.
Üçüncü çocuk, Kendall Roy, şirketin potansiyel CEO adayı. Uzun yıllar şirkette ve babasının takdirini kazanmaya çalışan efendi ve çalışkan çocuk. Ancak, dizinin diğer karakterlerine oranla fazla pasif duruşu olması, onu şirket hayatında başarısız kılıyor. Babası gibi yırtıcı olmaması hem şirketin diğer hissedarlarında, hem de yönetim kurulunda güven uyandırmıyor. Üstüne üstlük uyuşturucu bağımlılığı problemi var. Dolayısıyla en ilgi çekici karakterlerden ve karakteri canlandıran Jeremy Strong da ödül törenlerinde boy göstererek karakterin hakkını verdiğini ispatlıyor. Connor Roy, kardeşlerin en büyüğü olmasına rağmen şirkette hiçbir rolü olmayan birisidir. Zenginliğin getirdiği imkanları sonuna kadar kullanan, bu sırada da hiçbir kaotik olaya karışmayan bir karakter olsa da, kendisiyle yalnızca parası için birlikte olan sevgilisi Willa ile ilişkileri izlemeye değerdir.
Başta şirkete yeni giren Greg olmak üzere, Gerri, Stewy ve Rhea gibi pek çok ilgi çekici karakteri de barınıdran dizinin gelecek sezonlar için çok umut vaat ettiğini söyleyebilirim. Ayrıca, Nicholas Britell tarafından bestelenen jenerik müziğinin oldukça başarılı olduğunu belirtmesem bu inceleme eksik kalırdı. Sonuç olarak izlenmeye değer olduğunu çoktan ispatlamış olan Succession, gelecek sezonları adından çok daha fazla söz ettireceğe benziyor.
Kullanılan kaynaklar: