Bazı insanlar aşkı anlamaya çalışırlar. Nasıl bir duygu olduğunu veya böylesine güçlü bir hissin aslında var olup olmadığını çözmeye uğraşırlar. Ancak bazıları vardır ki, onlar için aşk hayatın kendisidir. Nasıl hayatı anlamayı veya çözmeyi bir kenara bırakıp, sadece yaşıyorlarsa; aşkı da aynı bu şekilde kaygılanmadan, sonunu düşünmeden sadece yaşamayı arzu ederler. Her ne kadar kimileri için hayatın anlamı, aşık olduğu kişiyle evlenip mutlu bir yuva kurmak olsa da; kimisi için çocukken keşfettiğin ve adeta hazine değerinde olan kurmaca bir oyundan ibarettir; tıpkı Sophie ve Julien’in keşfettikleri gibi…

2003 yapımı olan “Cesaretin Var Mı Aşka?” (Love Me If You Dare / Jeux d’enfants) adlı Fransız filmi, Sophie (Marion Cotillard) ve Julien’in (Guillaume Canet) çocukluk yıllarında keşfettikleri bir oyunla yaşamlarına nasıl yön verdiklerini ve bu sırada birbirlerine duydukları aşkı, sevgiyi oyun ve gerçek arasında gidip gelerek nasıl hep bir arada kalmaya çalıştıklarını romantik, komik ve duygusal bir dille anlatıyor.

Julien, annesinin hastalığını kabullenmeye çalışırken; en büyük destekçisi Sophie’dir. Her ne kadar Julien’in babası Sophie ile oğlunun arkadaşlığını onaylamasa da yaşadıkları bu zor ve acı günlerde Julien’in yüzünü sadece Sophie güldürebilmektedir. Julien’in adeta hazine değerinde olduğunu düşündüğü sevimli bir kutu, arkadaşlıklarının sembolü haline gelmiştir. Kendi masum hayal dünyalarında bu kutu ile birbirlerine cesaret gerektiren sözler verdirerek adeta yarışırcasına oynayan ikili, büyüdükleri zaman artık bu oyunun hayatları için tehlikeli olabileceğinin farkına varırlar. Zaman zaman birbirlerinden uzak durmaya çalışsalar da; çocukken keşfettikleri bu oyun, her ne yaşarlarsa yaşasın, onları sonsuza dek birbirine bağlayacaktır.

Yönetmenliğini ve senaristliğini Yann Samuell’in üstlendiği “Cesaretin Var Mı Aşka?” (Jeux d’enfants) adlı Fransız filmi, bu iki sevgilinin gözünden aşka farklı bir bakış açısı getirirken; bu ikilinin çocukken kurdukları masum hayal dünyalarını yönetmenin sanatsal değere sahip çekimlerle anlatması filmi ilgi çekici hale getiriyor ve sinemaseverlerin beğenisini kazanıyor. Marion Cotillard ve Guillame Canet’in yakaladıkları kusursuz uyum -ki bu uyumda ikilinin gerçek hayatta evli olmalarının etkisi büyük- ile de gerçek bir aşk filmi izlemenin keyfini yaşatıyor.

Eğer siz de aşka farklı bir pencereden bakmak ve böylesine güçlü bir hissi anlamaya gerek duymadan sadece yaşamanın nasıl bir duygu olduğuna ve bu şahane çiftin hikayesine tanık olmak iserseniz, bu filmi kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.

Leave a Reply