Bir insan hem gurme, hem aşçı, hem gezgin ve hem de yazar olabilir mi? Anthony Bourdain sayesinde buna çok iyi cevap verebiliriz; tabii ki de olabilir. Gezerek, farklı kültürleri görerek, bütün bunları çok iyi bir şekilde kağıda da dökebiliriz. Aynı zamanda, bütün bunları da birçok televizyon programına da dönüştürebiliriz. Anthony Bourdain bunları çok güzel bir şekilde bizlere gösteriyor. Diğer gurmelere nazaran, Anthony Bourdain sadece yemekleri tatmakla ve eleştirmekle kalmayıp, o yemeğin hikayesini, o ülkenin kültürünü ve politik durumunu bizlere sunuyor.

Peki, kim bu Anthony Bourdain ve nerden çıktı? Bir zamanlar, New York’ un kuzeydoğusunda ünlü bir restoranı olan “Brasserie Les Halles” ‘ te ünlü bir şefken, neden her şeyi bırakıp başıboş bir gezgin gibi yaşamayı seçti? Bunun bir tek cevabı olabilir; o da yemek tutkusu. Anthony Bourdain’ın zamanında, Fransız Rivierası’ ında tattığı bir istiridye ile dünyaya bakış açısı değişmiş ve o günden sonra, değişik ülkeleri gezip, değişik kültürleri tanıyıp, değişik tatlar denemek istemiş.

Anthony Bourdain’ ı bu kadar sevmemin nedeni sadece değişik yemekleri tanıtması değil elbette. Ülkemizde gurme olarak nitelendirilen birçok insanın Fransa’ nın ve dünyanın en bilindik yemeği olan soğan çorbasını, İtalyan yemeği olarak lanse edilen Penne Arabiata’ yı (oysa bildiğimiz kıymalı salçalı makarna olan), yahut artık gözümüze sokulan sushileri bize devamlı tanıtmaları ve paraya dayalı bir eleştiri yapmalarından usandım; fakat Anthony Bourdain’ın, Fransa’ dan tutun, Türkiye, Lübnan ve hatta Latin Amerika ülkelerinden Paraguay’ a her çeşit ülkenin adetlerinden ve lezzetli ya da değil yemek kültürlerinden bahsetmesi, cidden çok hoş vakit geçirmenizi sağlayabilir.

“Anthony Bourdain: No Reservations” adlı televizyon programını izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Program ile ilgili birçok şeyi açıklamak isterdim ama bu sadece benim anlatmam ile olmaz ama sizlere küçük bir özet geçebilirim. Mesela Anthony Bourdain Türkiye ‘ ye geldiği zaman, benim de sık gittiğim yerlerden biri olan Fatih’ teki Kadınlar Pazarı’nda Sur Kebapçısı’na gitmesi ve orada Siirt’ in ünlü yemeklerinden olan perde pilavı ile ardından saç tava istemesi… Benim de aynı menüyü tercih ettiğim düşünülecek olursa; izleyicilerin damak tadıyla paralel hareket ediyor olması gerçekten takdire şayan. Eminim ki, bu yazıdan sonra ağzınız sulanmıştır ama benim naçizane tavsiyem; her yerde yemek yemeyin; Anthony Bourdain izleyin ve sonra karar verin.

Leave a Reply