Son derece sıradan, bir o kadar da ilginç ve heyecanlı konusuyla BBC’nin eğlenceli projesi “Being Human”, bir vampirin, bir kurt adamın ve bir hayaletin hayata tutunmalarını aslında tekrar yaşamaya çalışmalarını, insan olma çabalarını anlatıyor.
Üçüncü sezonunu devirmiş ve önümüzdeki sene dördüncü sezonuyla tekrar karşımızda olacak olan dizi aslında son derece basit bir soruya cevap arıyor, hayatımızı geri nasıl alırız? Dizi üç karakterin “normal” olma çabaları ki bu uğurda komşularla verilen çay partileri, sevgili edinmeler, hatta hayalet karakterin eski nişanlısına son derece sevecen bir şekilde musallat olması gibi bir vampir, bir kurt adam ve bir hayaletin ev arkadaşlığını anlatıyor.
Son bir senedir temiz olan, yani kan içmeyen vampir Mitchell, her dolunayda tam teşekküllü bir canavara dönüşen George ve üçlünün yaşamakta olduğu evde daha önceki sahiplerinden biri olan ve trajik bir şekilde o evde hayatını kaybeden ki orda hayatını ilginç bir şekilde devam ettirmekte olan hayalet Annie aslında son derece ilginç unsurlarına rağmen son derece sıradan bir profil çiziyorlar, bir noktaya kadar aslında lanetlenmiş olan üçlü hayata devam etmeye çalışıyor sadece. Vampir cemiyeti ve orda dönen entrikalarla, bir kurt adamın içindeki canavar ve normal hayatı arasında denge kurma, bir ilişki yürütme çabası ve bir hayaletin eski defterleri kapama arayışı dizinin senaryosunun temelini oluşturmakta.
Peki aslında son derece sıradan olmaya çalışan insanların hikayesini anlatan bir dizi nasıl bu kadar sürükleyici olabiliyor? Dizinin vampir olma, kurt adam-insan varoluşunu sürdürme ve ölümden sonra hayata yaklaşımı dizinin en renkli kısımlarını oluşturuyor. Ev arkadaşlarının, hayalet Annie’yi gittikleri diskoda 80lerde ölmüş haliyle 80lerde sıkışıp kalmış bir hayaletle baş göz etmeye çalışması gibi unsurlarıyla Being Human, absürt olmakla son derece gerçekçi olmak arasında çok güzel bir çizgiye oturttuğu konusunu ve olay akışını bir sezonda altı veya sekiz bölüm yayınlayarak tadında, abartmadan izleyiciye sunmakta.
Elbette bahsedilmesi gereken en önemli unsurlardan biri dizinin Amerikan ve İngiliz versiyonlarının birbirlerinden inanılmaz uzakta oluşu. Amerikan versiyonu bu normal hayata adapte olma ve haliyle olayın absürtlüğünü ama bir o kadar gerçekçi olma durumunu yansıtmakta başarılı olamıyor. İngiliz versiyonunda bir hayaleti bir diğeri ile baş göz etmek gibi unsurlar komik ama son derece olağan hissi verirken, Amerikan versiyonu bu noktada çuvallıyor ve diziyi aslında bu denli başarılı yapan o hissi yansıtmakta sınıfta kalıyor.
Eğlenceli, garip ve sürükleyici bir macera, bir ev arkadaşlığı izlemek isteyenler için, hatta türe son derece ön yargılı olanlar için dahi İngiliz Being Human kaçırılmaması gereken bir seyirlik.
gizem
dizinin adı ne