Son zamanlarda sosyal medyada popülerleşen çekim yasası tekniklerine hepimiz aşinayız. Kimi çeşitli fiziksel ritüelleri gerektirirken kimisi ise sadece oturduğunuz yerden istediğiniz her şeyi elde edebileceğiniz umudunu aşılıyor sizlere. Bu yazımda çekim yasası kurallarına uygun onlarca şarkıya sahip olan Marina Diamandis’in en sevdiğim dört şarkısını sizlere sunuyor olacağım.
- “Oh No!”
Kendisi de başarı konusunda takıntılı olan Marina’nın bu şarkısı aslında başarıyı elde etmekten başka hiçbir faktörü hayatında istemeyen bir ana karakter şarkısı olarak adlandırılabilir. Şarkı arkadaşlığın ve aşkın gereksiz olduğu gerçeğiyle başlıyor karakterimiz için. Tam bu noktada Marina’nın üniversite yıllarındaki kişiliğiyle karşı karşıya kalıyoruz. Marina sadece başarmaya odaklanan biri olarak ilişki kurmakta bir hayli zorlandığını ve yalnızlığı tercih ettiğini belirtiyor röportajlarında. Başarılı olmak istese de zihinsel sağlığı ona engel teşkil edebiliyor ve bu şarkıda “tam olarak en kötüsü gibi hissettiği için en iyisi gibi davrandığını” belirtmesiyle de kendini gösteriyor.
- “Primadonna Girl”
Şarkının temasında genel olarak “that girl” yani o kız akımının sözlerle müziğe yerleştirilmiş haline tanık oluyoruz. Karakterimiz tek istediğinin dünyalar olduğunu dile getiriyor çok küçük bir dilek dileyip elde edememişçesine… Karşı tarafa sorulan sorular da dünyaların neler olduğunu kavramamıza yardımcı oluyor: kocaman bir pırlanta yüzük, her zaman dizlerinin üzerinde ve onun için her şeyi yapmaya hazır bir aşık mesela. Sözlerle tamamen kendimi bağdaştıramasam da anlatılmak istenenin bir noktada doğru olduğunu kabul etmek durumundayım. Ne yazık ki kimi zaman dünyaları istemek sizi karşı tarafın gözünde değerli kılıyor.
- “I Love You but I Love Me More”
Tam anlamıyla özgüvenin, asaletin ve kendi başına bir birey olarak kendini çok sevebilmenin cesaretini barındırıyor bu şarkı kendi içerisinde. Ayrıldığınız her kim ise (bir dost veya sevgili) neden geri dönmemeniz gerektiği bir kez daha hatırlatılmış oluyor sizlere. Sevginin her daim yetmeyeceği gerçeği, değişim umuduyla geri dönüşün benliğe verdiği zararlar da cabası, tabii ki! Sözlerde değil de davranışta anlam aramak gerektiğini, insanların bir noktada hep aynı kişi olarak kalacağını anlamak için dinlenmesi gereken şarkılardan…
- “Venüs Fly Trap”
Marina bu şarkısında kendi değerini bilen ve standartlarını hiçbir durumda, hiç kimse için değiştirmemeye kararlı olduğunu haykıran bir kadın olarak çıkıyor karşımıza. Alçakgönüllülüğün abartıldığı noktalarda insanların bir adım öne çıkıp asıl oldukları kişiyi temsil edebilme hakkını savunuyor aslında. İki farklı çiçeği de tam bu noktada karşılaştırıyor: Venüs sinek kapanı ve şebboy çiçeği. Venüs sinek kapanı (ismini Roma aşk tanrıçası Venüs’ten almıştır) gösterişin ve çizilen sınırları aşmanın simgesiyken şebboy kendi içinde utangaçlığı ve saf düşüncelere kapılışı barındırır. Şarkıcı kendini utanmaya gerek duymadan olduğu gibi göstermek istediğini söylerken güzelliğini, zekasını ve elindeki gücü de vurgulamadan geçmiyor.
KAYNAKÇA
https://open.spotify.com/intl-tr